Translation of "Onlar" in English

- Onlar öğretmen.
- Onlar öğretmendir.
- Onlar öğretmenlerdir.

- They are teachers.
- They're teachers.

- Onlar sarı.
- Onlar korkak.

- They are yellow.
- They're yellow.

- Onlar kurtarılamaz.
- Onlar kaydedilemez.

They cannot be saved.

- Onlar doğru.
- Onlar hatasız.

They're correct.

- Onlar bebek.
- Onlar bebekler.

They're babies.

- Onlar unutmayacaklar.
- Onlar hatırlayacaklar.

They'll remember.

- Onlar sarhoştular.
- Onlar sarhoştu.

They were drunk.

- Onlar kazandı.
- Onlar kazandılar.

They did win.

- Onlar aynılar.
- Onlar benzerler.

They're the same.

- Onlar gelecekler.
- Onlar gelecek.

- They're coming.
- They'll come.
- They will come.

- Onlar genç.
- Onlar gençler.

They're young.

- Onlar yüzüyorlar.
- Onlar yüzerler.

- They are swimming.
- They swim.

- Onlar uyuyordu.
- Onlar uyuyorlardı.

They were sleeping.

- Onlar öğretmen.
- Onlar öğretmendir.

They're teachers.

- Onlar yalvarıyorlardı.
- Onlar dileniyorlardı.

They were begging.

- Onlar neredeydi?
- Onlar neredeydiler?

Where were they?

Onlar deliler, onlar Romalılar!

They're crazy, those Romans!

- Onlar etyemezler.
- Onlar vejetaryen.

- They are vegetarians.
- They're vegetarians.

- Onlar dezavantajlılardı.
- Onlar dezavantajlıydı.

They were disadvantaged.

- Onlar polis.
- Onlar polis memuru.
- Onlar emniyet mensubu.

They're cops.

- Onlar mutlular.
- Mutlular.
- Onlar mutlu.

- They are happy.
- They're happy.

- Onlar kaçtılar.
- Onlar firar ettiler.

They escaped.

Onlar kaya değil. Onlar maden.

They're not rocks. They're minerals.

- Onlar kardeştir.
- Onlar kız kardeşler.

They're sisters.

- Onlar korkmuşlardı.
- Onlar korkmuştu.
- Korkmuşlardı.

- They were frightened.
- They were scared.

- Onlar hareket etmiyorlar.
- Onlar taşınmıyorlar.

They're not moving.

Onlar onlar hakkında konuşuyor mu?

Are they talking about them?

Onlar yaklaştığında, onlar silahlarını ateşledi.

When they got close, they fired their guns.

- Ağladılar.
- Onlar ağladılar.
- Onlar ağladı.

They cried.

- Onlar korkak.
- Onlar birkaç ödlektir.

They're a bunch of cowards.

- Onlar sizi kullanıyorlar.
- Onlar seni kullanıyorlar.
- Onlar sizi kullanıyor.
- Onlar seni kullanıyor.

They're using you.

- Onlar bizi kandırdı.
- Onlar bizi aldattı.
- Onlar bizi kafesledi.
- Onlar bizi kekledi.

They deceived us.

- Onlar sahilde karşılaştı.
- Onlar sahilde buluştu.
- Onlar sahilde tanıştı.

They met on the beach.

Onlar yetişkinler.

They are grown-ups.

Onlar annedir

They are mothers

Onlar mutfaktalar.

They are in the kitchen.

Onlar kavun.

They are melons.

Onlar çamurlu.

They are muddy.

Onlar yönetilemez.

- They are out of hand.
- They cannot be governed.

Onlar güzel.

They are pretty.

Onlar öğretmenler.

- They are teachers.
- They are professors.
- They're teachers.

Onlar işteler.

They are at work.

Onlar güreşçiler.

They are wrestlers.

Onlar meşguller.

They have been busy.

Onlar komşu.

They are next door neighbors.

Onlar selamlaştılar.

- They exchanged greetings.
- They exchanged hellos.

Onlar sanatçılar.

They are artists.

Onlar doktordur.

- They are doctors.
- They're doctors.

Onlar pilotturlar.

They are pilots.

Onlar gidiyorlar.

- They are going.
- They're going.

Onlar izliyor.

- They are watching.
- They're watching.

Onlar dinlemedi.

- They didn't listen.
- They did not listen.

Onlar girmedi.

They did not enter.

Onlar memnundu.

They were satisfied.

Onlar yaşlı.

- He is old.
- They are very old.
- They're old.

Onlar Rus.

- They are Russian.
- They're Russian.

Onlar meşgullerdi.

They were busy.

Onlar hediye.

- These are gifts.
- Those are gifts.

Onlar sınıfta.

- They are in class.
- They are in the classroom.

Onlar Hıristiyanlar.

They are Christians.

Onlar konuşuyorlar.

- They're talking.
- They are talking.
- They're having a conversation.

Onlar yoldalar.

They are in the way.

Onlar içeride.

They're inside.

Onlar şarkıcıdır.

They are singers.

Onlar koşuyor.

- They run.
- They are running.

Onlar sinirlendiler.

They became nervous.

Onlar seviştiler.

They made love.

Onlar burada.

- They are here.
- They're here.

Onlar galipti.

- They won.
- They were victorious.

Onlar sıkıldı.

- They are bored.
- They're bored.

Onlar tehlikede.

They're in danger.

Onlar saftı.

They were naive.

Onlar öğrendi.

They found out.

Onlar duşta.

They're in the shower.

Onlar kazandı.

They won.

Onlar Kanadalıdır.

- They are Canadian.
- They're Canadians.

Onlar eğleniyorlar.

- They're enjoying themselves.
- They're having fun.

Onlar etkilenmedi.

- They were not impressed.
- They were unimpressed.
- They weren't impressed.

Onlar etkilenmemişti.

They were unimpressed.

Onlar cezalandırılmalı.

They must be punished.

Onlar kimin?

Whose are they?

Onlar benim.

Those are mine.

Onlar oyalıyorlar.

They're stalling.

Onlar gitti.

- They're gone.
- They've gone.

Onlar pahalı.

They're expensive.

Onlar harika.

They're cool.

Onlar geliyor.

They're coming.

Onlar silahlı.

They're armed.

Onlar eğlendiler.

They enjoyed themselves.