Translation of "Tavır" in English

0.006 sec.

Examples of using "Tavır" in a sentence and their english translations:

Ve bu tavır,

And that attitude was,

Tom'un tavır sorunu var.

Tom has an attitude problem.

Şimdi bana mı tavır yapıyorsun?

Are you giving me an attitude now?

Bana karşı saldırgan bir tavır takındı.

He assumed an aggressive attitude toward me.

Herkes yasadışı yabancılar karşı düşmanca bir tavır aldı.

Everybody took a hostile attitude toward illegal aliens.

Bu aslında tavır ve bir tür şakadan hoşlanma meselesi.

It's actually the matter of fact attitude, and also the liking for some kind of a joke.

Ebeveynlerimiz orada değilken küçük erkek kardeşim tamamen farklı bir tavır alır.

When our parents aren't there, my younger brother takes on a completely different manner.

Bir tür… pişmanlık duymayan bir tavır sergiliyorlar, ama bu biraz üzücü: 'Evet,

They express a kind of… not regretful attitude, but it's sort of rueful: ‘Yeah, well, we're