Translation of "Erkek" in English

0.008 sec.

Examples of using "Erkek" in a sentence and their english translations:

Bir erkek.

A male.

Erkek arkadaşınım.

I'm your boyfriend.

Erkek çalışmalıdır.

The man must work.

Erkek ol!

Be a man.

- Erkek kardeşini düşün.
- Erkek kardeşini düşün!

- Think of your brother.
- Think about your brother!

Tom Mary'nin erkek arkadaşının erkek kardeşidir.

Tom is Mary's boyfriend's brother.

- O benim erkek kardeşim.
- Bu benim erkek kardeşim.
- Bu erkek kardeşim.

- That's my brother.
- That is my brother.

Oradaki erkek çocuk Tom'un erkek kardeşi olmalı.

That boy over there will be Tom's brother.

- Bir erkek gibi davran.
- Erkek gibi davran.

- Act like a man.
- Act like a man!

- Bu benim erkek kardeşim.
- Bu erkek kardeşim.

This is my brother.

Tom, Mary'nin eski erkek arkadaşının erkek kardeşidir.

Tom is Mary's ex-boyfriend's brother.

- Erkek arkadaşı Türk.
- erkek arkadaşı bir türk

Her boyfriend is Turkish.

- Erkek arkadaşını tanıyorum.
- Onun erkek arkadaşını tanıyorum.

I know her boyfriend.

Tom'un erkek kardeşi kız kardeşimin erkek arkadaşıdır.

Tom's brother is my sister's boyfriend.

''Erkek çocuktur yapacak.''

"Boys will be boys."

Rakip bir erkek.

It’s a rival male.

Erkek, yavruları bulursa...

-If he finds her cubs... -[puma snarling]

Erkek yine geldi.

The male is back.

erkek ve kadın.

the male and the female.

Kadın erkek eşitliği,

The equality of woman and man,

Tam bir erkek.

You are quite a man.

Erkek kardeşlerim yunuslardır.

My brothers are dolphins.

Erkek erkeğe konuşalım.

Let's talk man to man.

Erkek kardeşin nerede?

- Where is your brother?
- Where's your brother?

Erkek kardeşim sağlıklı.

My brother is healthy.

Erkek kardeşim yüzmez.

My brother doesn't swim.

Erkek kardeşim zengindir.

My brother is rich.

Erkek kardeşim nerede?

- Where is my brother?
- Where's my brother?

Erkek kardeşin nasıl?

How's your brother?

Erkek arkadaşımı bekliyorum.

I'm waiting for my boyfriend.

Erkek arkadaşı Türk.

Her boyfriend is Turkish.

Erkek kardeşimi arıyorum.

- I am calling my brother.
- I'm calling my brother.

Erkek arkadaşıma söyleme.

Don't tell my boyfriend.

Erkek kardeşine vuramazsın.

You cannot hit your brother.

Erkek kardeşim aptaldır.

My brother is stupid.

Erkek kardeşlerim var.

I have brothers.

Erkek kardeşimle çıkıyor.

She's dating my brother.

Erkek çocukları yaralandı.

The boys were injured.

Erkek kardeşinle evlenmeliydim.

I should have married your brother.

Erkek kardeşim yok.

I don't have any male siblings.

Erkek kardeşimden utanıyordum.

I was ashamed of my brother.

Zavallı erkek kedi.

Poor tomcat.

Erkek kardeşini tanıyorum.

I know your brother.

O, erkek kardeşimin.

It's my brother's.

Çince öğretmenim erkek.

My Chinese teacher is a man.

Biz erkek çocuklarız.

- We are boys.
- We're boys.

Erkek kardeşim öğretmendir.

My brother is a teacher.

Erkek çocuğu sessizdi.

The boy was quiet.

Tom'un erkek kardeşiyim.

I'm Tom's brother.

Erkek kardeşim yaptı.

My brother did.

Erkek kardeşimi kıskandım.

I was jealous of my brother.

Erkek kardeşim öldü.

My brother has died.

Erkek arkadaşım ağlıyordu.

My boyfriend was crying.

Erkek kardeş misiniz?

Are you brothers?

Erkek kardeşini ara.

Call your brother.

Erkek arkadaşın nerede?

Where's your boyfriend?

Arkadaşlarımın çoğu erkek.

Most of my friends are guys.

Erkek kardeşlerin nerede?

Where are your brothers?

Erkek kardeş yazıyor.

- The brother writes.
- The brother is writing.

Erkek kardeşler yazıyorlar.

The brothers write.

Erkek kardeşim kötüdür.

My brother is evil.

Erkek kardeşim yüzsüzleşti.

My brother got cheeky.

Erkek kardeşimle sinemadaydım.

I was at the movies with my brother.

Bu erkek kardeşim.

- He is my brother.
- This is my brother.
- He's my brother.
- That's my brother.
- That is my brother.

Bu, erkek çocuktur.

This is the boy.

Erkek çocukları iyi.

The boys are fine.

Erkek arkadaşım gazeteci.

My boyfriend is a journalist.

Erkek kardeşimden bahsediyorum.

I am talking about my brother.

Erkek kardeşine benzemiyorsun.

You don't look like your brother.

Erkek kardeşin hasta.

Your brother is sick.

Erkek kardeşini tanımıyorum.

I don't know your brother.