Translation of "Alır" in Dutch

0.018 sec.

Examples of using "Alır" in a sentence and their dutch translations:

Tom steroidler alır.

Tom neemt steroïden.

O ekmek alır.

Hij koopt brood.

Gücü olan istediğini alır.

- Macht is recht.
- Macht geeft recht.

Şam, Suriye'de yer alır.

- Damacus bevindt zich in Syrië.
- Damacus ligt in Syrië.

Fince öğrenmek zaman alır.

Fins leren kost tijd.

O ilaç satın alır.

Hij koopt geneesmiddelen.

Dinlenmek biraz zaman alır.

Het duurt even om zich te ontspannen.

O elbiseler satın alır.

Hij koopt kleding.

Yönetim önemli kararlar alır.

De administratie neemt belangrijke beslissingen.

Kalp, göğüste yer alır.

Het hart bevindt zich in de borst.

O ekmek satın alır.

Ze koopt brood.

O kolayca soğuk alır.

Ze is gemakkelijk verkouden.

- Birçok dil İngilizceden kelime alır.
- Birçok dil, İngilizceden kelime ödünç alır.

Veel talen lenen woorden uit de Engelse woordenschat.

Vöggr onu alır, Hjorvard'ı yönetir.

Vöggr pikt het op, haalt Hjorvard erdoorheen.

Dürüstlük uzun vadede karşılığını alır.

Eerlijk duurt het langst.

Biraz daha pasta alır mısın?

Neem je nog meer gebak?

O her sabah duş alır.

Zij gaat elke ochtend onder de douche.

O, yüksek bir maaş alır.

Hij verdient een hoog salaris.

Erken kalkan erken yol alır.

- De morgenstond heeft goud in de mond.
- Morgenstond heeft goud in de mond.

Bu ne kadar zaman alır?

Hoelang duurt het?

Köln, Ren üzerinde yer alır.

Keulen ligt aan de Rijn.

Her seyirci bilet satın alır.

Iedere toeschouwer koopt een kaartje.

Tom televizyon izlemekten zevk alır.

Tom kijkt graag tv.

O, karaborsadan tütün satın alır.

Hij koopt de tabak op de zwarte markt.

Bir dilim tart daha alır mısın?

Wilt ge nog een stuk taart?

Tom her gün duş alır mı?

Doucht Tom dagelijks?

Sabırlı olun lütfen. Bu zaman alır.

Wees geduldig alsjeblief, dat heeft tijd nodig.

O, ormanda uzun yürüyüşlerden zevk alır.

Hij beleeft plezier aan lange boswandelingen.

O sadece ikinci el giysiler alır.

Ze koopt alleen tweedehands kleding.

Kız kardeşim her sabah duş alır.

Mijn zus gaat elke ochtend onder de douche.

Bu gezegen iki yıldızı yörüngesine alır.

Deze planeet draait om twee sterren.

Bir fincan daha kahve alır mısınız?

- Wil je nog een kop koffie?
- Wil je nog een kop koffie drinken?
- Ga je nog een kop koffie drinken?

Patronuna bir Noel hediyesi alır mısın?

- Geef je je baas een kerstcadeau?
- Geeft u uw baas een kerstcadeau?
- Geven jullie je baas een kerstcadeau?

İşte bu yüzden ağzın “o” şeklini alır.

Dit is waarom je mond een "o" vormt

Kıllarındaki kimyasal alıcılarla yaklaşan kurbanının kokusunu alır.

Door haar chemisch receptieve haren ruikt ze haar slachtoffers naderen.

- O elbiseler satın alır.
- Kıyafet satın alıyor.

Hij koopt kleding.

Tom ne kadar sıklıkta Fransızca dersleri alır?

Hoe vaak heeft Tom Franse lessen genomen?

Teknolojinin hazır olması 5-10 yıl alır.

- Het zal tussen vijf en tien jaar duren vooraleer de technologie klaar is.
- Het zal vijf tot tien jaar duren voor de technologie zo ver is.

Tom sık sık arkadaşlarından para ödünç alır.

Tom leent vaak geld van zijn vrienden.

Tom sık sık arabanı ödünç alır mı?

Leent Tom vaak jouw auto?

Bu fiil geniş zamanda hangi takıları alır?

Welke uitgangen heeft dit werkwoord in de tegenwoordige tijd?

Babam akşam yemeğinden önce bir duş alır.

Mijn vader neemt een bad voor het eten.

Tom unutmamak için her şeyi not alır.

Tom schrijft alles op zodat hij het niet vergeet.

Haftada bir kez yemek pişirme dersleri alır.

Ze neemt eens per week kookles.

Taksiyle istasyona gelmek yaklaşık otuz dakika alır.

Het kost ongeveer dertig minuten om naar het station te komen met de taxi.

Tom sık sık arkadaşlarından borç para alır.

Tom leent vaak geld van vrienden.

Çoğu işçi her yıl otomatik ödeme zammı alır.

De meeste werknemers krijgen elk jaar een automatische loonsverhoging.

Benim ülkem Akdeniz'in güneyinde, Kuzey Afrika'da yer alır.

Mijn land ligt in Noord-Afrika, ten zuiden van de Middellandse Zee.

Buradan Hilton Oteline gitmek ne kadar zaman alır?

Hoelang duurt het om van hier naar het Hilton-hotel te gaan?

Kız kardeşim haftada iki gün piyano dersleri alır.

Mijn zus heeft twee keer per week pianoles.

- Erken uyarılan erken önlem alır.
- Tedbiri elden bırakma.

Een gewaarschuwd mens telt voor twee.

Basra Körfezi, İran ve Arap Yarımadası arasında yer alır.

De Perzische Golf ligt tussen Iran (Perzië) en het Arabische Schiereiland.

- Hokkaido, kuzey Japonya'da bulunur.
- Hokkaido, kuzey Japonya'da yer alır.

Hokkaido ligt in het noorden van Japan.

- Ada Japonya'nın batısında yer alır.
- Ada Japonya'nın batısına doğru uzanır.

Het eiland ligt ten westen van Japan.

Bunun niçin işe yaramayacağını sana açıklamak çok fazla zamanımı alır.

Het zou me te veel tijd kosten om je uit te leggen waarom dat niet gaat werken.

- Biraz daha çay alır mısın?
- Biraz daha çay ister misiniz?

Wilt ge nog wat thee?

- Bir fincan çay daha ister misin?
- Bir fincan daha çay alır mısın?

- Wil je nog een kopje thee?
- Wilt u nog een kopje thee?

- Tom modern sanatı takdir ediyor.
- Tom modern sanattan hoşlanır.
- Tom modern sanattan zevk alır.

Tom waardeert moderne kunst.

- Buradan Hilton Oteline gitmek ne kadar zaman alır?
- Buradan Hilton oteline gitmek ne kadar sürer?

Hoelang duurt het om van hier naar het Hilton-hotel te gaan?

- Kır atın yanında duran ya suyundan ya huyundan alır.
- İtle yatan bitle kalkar.
- Körle yatan şaşı kalkar.
- Köpekle uyuyan pireyle kalkar.

Een vuile adem besmet 't reine glas.

Matematikçiler buna Fransızlarla müştereken sahiptir: onlara her ne söylemeye çalışıyorsan, onlar onu alır ve onu kendi tarzlarıyla çevirir ve onu tamamen farklı bir şeye çevirirler.

Dit is wat wiskundigen en Fransen gemeen hebben: wat je hen ook probeert uit te leggen, ze vertalen het op hun eigen manier en verdraaien het in iets wat helemaal anders is.

- Bir aile tartışmamız olduğunda, kocam her zaman benim yerime annesiyle taraftır.
- Aile tartışmamız olduğunda,eşim genellikle benim değil ailesinin tarafında yer alır.
- Ne zaman bir aile tartışmamız olsa kocam benim yerime her zaman annesinin tarafını tutar.

Als we thuis ruzie hebben, kiest mijn man niet mijn kant maar altijd die van zijn moeder.