Translation of "Alır" in Portuguese

0.025 sec.

Examples of using "Alır" in a sentence and their portuguese translations:

- Erken kalkan yol alır, er evlenen döl alır.
- Erken kalklan yol alır.

- Deus ajuda quem cedo madruga.
- O pássaro madrugador é que apanha minhoca.
- O pássaro madrugador é quem pega minhoca.

O vitaminler alır.

Ele toma vitaminas.

Süpermarketten ne alır?

O que ele compra no supermercado?

Bu zaman alır.

Isso leva tempo.

Tıraş zaman alır.

Barbear leva tempo.

Çay alır mısınız?

Você toma chá?

O, anahtarları alır.

Ele recebe as chaves.

Beni istasyondan alır mısın?

- Você pode me buscar na estação?
- Você pode me pegar na estação?

Mesajını alır almaz geldim.

Eu vim assim que recebi sua mensagem.

Bu şeyler zaman alır.

Essas coisas levam tempo.

O elbiseler satın alır.

Ele compra roupas.

Yönetim önemli kararlar alır.

A administração toma decisões importantes.

Fransızca öğrenmek zaman alır.

- Aprender francês leva tempo.
- Demora para aprender francês.

Lütfen bunu alır mısınız?

Você poderia pegar isso, por favor?

Biraz kahve alır mısın?

- Você quer um pouco de café?
- Você quer café?

Herkes hak ettiğini alır.

Todos têm o que merecem.

O ilaç satın alır.

Ele compra medicamentos.

Tom genellikle istediğini alır.

Tom geralmente recebe o que ele pede.

Vöggr onu alır, Hjorvard'ı yönetir.

Vöggr atende e conduz Hjorvard.

Biraz daha pasta alır mısın?

- Você quer mais um pouco de bolo?
- Você quer mais bolo?

Biraz daha bira alır mısınız?

Você quer mais cerveja?

Erken başlayan erken yol alır.

Quanto mais cedo você começa, mais cedo termina.

Dedem her gün ilaç alır.

Meu avô toma remédio todo dia.

O her sabah duş alır.

Ela toma banho todas as manhãs.

Yemek pişirmek çok zaman alır.

- Cozinhar demora muito.
- Cozinhar leva bastante tempo.

O, yüksek bir maaş alır.

Ele recebe um alto salário.

O, komşusundan ödünç araba alır.

Ele empresta o carro do vizinho.

O, Tom'dan roman ödünç alır.

Ela empresta novelas de Tom.

Tom her gün duş alır.

Tom toma banho todos os dias.

Tom kendisini çok ciddiye alır.

Tom se leva demasiadamente a sério.

Bu ne kadar zaman alır?

- Quanto tempo isso duraria?
- Quanto tempo isso levaria?

Ablam her gün duş alır.

- Minha irmã mais velha toma banho todo dia.
- Minha irmã mais velha toma um banho todos os dias.

Erken kalkan erken yol alır.

O pássaro madrugador apanha a minhoca.

Tom Fransızcada iyi notlar alır.

O Tom tira boas notas em francês.

Mary bunu göz önüne alır.

Mary levará isto em consideração.

Onlar süpermarkette sebze satın alır.

Elas compram legumes no supermercado.

Akıllı insanlar hatalarından ders alır.

Pessoas inteligentes aprendem com seus erros.

Bu tür şeyler zaman alır.

Esse tipo de coisa leva tempo.

Bu antlaşma barışı garantiye alır.

Este tratado assegura a paz.

Tom her zaman istediğini alır.

Tom sempre consegue o que quer.

Bunlardan birini kim satın alır?

Quem compraria algum desses?

Tom istediği her şeyi alır.

Tom consegue tudo o que ele quer.

Ofisim şehir merkezinde yer alır.

Meu escritório está localizado no centro.

O her şeyi hafifçe alır.

Ele leva tudo na brincadeira.

Brezilya, Güney Amerika'da yer alır.

O Brasil está localizado na América do Sul.

O, roman okumaktan keyif alır.

Ela gosta de ler romances.

O her şeyi ciddiye alır.

Ele leva tudo a sério.

O, genellikle sabah duş alır.

Geralmente ela toma banho de manhã.

Tom her sabah duş alır.

O Tom toma banho todas as manhãs.

- Bir fincan çay içmek ister misin?
- Bir fincan çay alır mısınız?
- Bir bardak çay alır mısınız?
- Bir bardak çay alır mıydın?

Gostaria de tomar uma xícara de chá?

Evin bu kısmı, sabah güneşini alır.

Este lado da casa pega o sol da manhã.

Bir bardak daha süt alır mısın?

Quer outro copo de leite?

Evlilik hayatına alışmak uzun zaman alır.

- Demora muito para se acostumar à vida de casado.
- Demora muito tempo para se acostumar à vida de casado.

Tom her gün duş alır mı?

O Tom toma banho todos os dias?

Sabırlı olun lütfen. Bu zaman alır.

Seja paciente, por favor. Leva algum tempo.

O, deri eşyalar alır ve satar.

Ele compra e vende produtos de couro.

Yabancı bir dilde uzmanlaşmak yıllar alır.

Leva-se anos para dominar uma língua estrangeira.

Bu kitabı benim için alır mısın?

- Será que o senhor poderia levar este livro para mim?
- Você poderia pegar este livro para mim?

Bazı insanlar sigarayı bıraktıklarında kilo alır.

Algumas pessoas engordam ao parar de fumar.

O sadece ikinci el giysiler alır.

- Ela compra apenas roupas usadas.
- Ela só compra roupas usadas.

Yaya olarak ne kadar zaman alır?

Quanto tempo leva para ir a pé?

Bu salon iki bin kişi alır.

Nesse auditório cabem duas mil pessoas.

Bu gezegen iki yıldızı yörüngesine alır.

Esse planeta orbita duas estrelas.

Kız kardeşim her sabah duş alır.

Minha irmã toma banho todas as manhãs.

Bu kitap İngiltere'deki yaşamı ele alır.

Este livro é sobre a vida no Reino Unido.

Lütfen bana biraz ekmek alır mısınız?

Você poderia comprar pão para mim, por favor?

Ailesi için yemek pişirmekten keyif alır.

Ele adora cozinhar para sua família.

Haftada bir kez piyano dersleri alır.

Ela assiste a aulas de piano uma vez por semana.

Tom arada bir Mary'den haber alır.

Tom escuta a Mary de vez em quando.

Kıllarındaki kimyasal alıcılarla yaklaşan kurbanının kokusunu alır.

Com recetores químicos nos pelos, deteta o cheiro da presa a aproximar-se.

Bir yabancı dili iyi konuşmak zaman alır.

Falar bem uma língua estrangeira leva tempo.

İstasyona yaya olarak gitmek bir saatini alır.

Você leva uma hora para ir a pé para a estação.

Merhaba, benim. Gelip beni istasyondan alır mısın?

Alô, sou eu. Você poderia vir me buscar na estação?

Maria haftada bir kez piyano dersleri alır.

Maria tem aulas de piano uma vez por semana.

O her zaman zamanında gelmeyi garantiye alır.

Ele sempre faz tudo para chegar no horário.

Büyük kız kardeşim her sabah duş alır.

Minha irmã mais velha toma banho todas as manhãs.

- O elbiseler satın alır.
- Kıyafet satın alıyor.

Ele compra roupas.

Teknolojinin hazır olması 5-10 yıl alır.

Serão necessários cinco a dez anos para a tecnologia estar pronta.

O, her zaman onun yanında yer alır.

Ele sempre fica do lado dela.

Erkek kardeşim pul koleksiyonundan büyük keyif alır.

Meu irmão tem muito prazer em sua coleção de selos.

Tom arabasına haftada iki kez yakıt alır.

Tom põe gasolina no carro duas vezes por semana.

Tom sık sık pahalı kıyafetler satın alır.

- O Tom compra roupas caras, de vez em quando.
- De vez em quando, o Tom compra roupas caras.

Bu kitap atomik güç kullanımını ele alır.

Este livro lida com os usos do poder atômico.

Bazı insanlar sigara içmeyi bıraktıklarında kilo alır.

Algumas pessoas ganham peso quando param de fumar.

Utangaç öğrenciler çoğunlukla daha düşük notlar alır.

Alunos tímidos geralmente recebem notas mais baixas.

Babam akşam yemeğinden önce bir duş alır.

Meu pai toma banho antes do jantar.

Tom her sabah kahvaltıdan önce duş alır.

Tom toma um banho toda manhã antes do café da manhã.

Tom ne kadar sıklıkta Fransızca dersleri alır?

Com que frequência Tom assiste a aulas de francês?

Taksiyle istasyona gelmek yaklaşık otuz dakika alır.

Leva uns trinta minutos para chegar na estação de táxi.

Bunu yapmak bir günden fazla zamanımızı alır.

Vai demorar mais de um dia para nós fazermos isso.

Tom sık sık Mary'den kitap ödünç alır.

O Tom pega livros emprestados com a Mary de vez em quando.

Teknolojinin hazır olması beş on yıl alır.

Serão necessários cinco a dez anos para a tecnologia estar pronta.

Öğrencilere şeyleri nasıl açıklayacağını öğrenmek sadece kısa bir zaman alır. Eğer öğrenmezsen çok daha uzun zaman alır.

Demora apenas pouco tempo para aprender a explicar coisas a estudantes. Demora muito mais para aprender quando não o fazer.

Aynı zamanda o görüntüleri kim alır bilmiyorum ama?

Eu também não sei quem recebe essas imagens, mas?

"Bir dilim daha pasta alır mısın?" "Evet, lütfen."

"Você quer outro pedaço de bolo?" "Sim, por favor."

Sabırlı ve ısrarcı ol. Bu şeyler zaman alır.

Seja paciente e persistente. Estas coisas levam tempo.