Translation of "Alır" in Chinese

0.010 sec.

Examples of using "Alır" in a sentence and their chinese translations:

Bu zaman alır.

这需要时间。

Lütfen bunu alır mısınız?

請你拿這個好嗎?

Biraz kahve alır mısın?

喝點咖啡嗎?

Biraz daha bira alır mısınız?

你想再喝些啤酒嗎?

Her gün mobilyanın tozunu alır.

她每天擦拭家具的灰塵。

O, özel piyano dersleri alır.

她上私人鋼琴課。

Dedem her gün ilaç alır.

我爷爷每天吃药。

O her sabah duş alır.

她每天早上都冲澡。

Yemek pişirmek çok zaman alır.

做饭太费时间了。

Japonya kuzey yarımkürede yer alır.

日本位於北半球。

Her zaman pahalı elbiseler alır.

她總是買昂貴的衣服。

O, Tom'dan roman ödünç alır.

她向Tom借一些小說。

Gözlerimizin karanlığa alışması zaman alır.

我们的眼睛需要时间来适应黑暗。

Bu ne kadar zaman alır?

要多长时间?

Ablam her gün duş alır.

我姐姐每天都会洗澡。

Erken kalkan erken yol alır.

早起的鸟儿有虫吃。

- Bir fincan çay içmek ister misin?
- Bir fincan çay alır mısınız?
- Bir bardak çay alır mısınız?
- Bir bardak çay alır mıydın?

你想要一杯茶吗?

Geri dönerken bir şey alır mısın?

你不介意的路上捡东西回来?

Bir dilim tart daha alır mısın?

你要再來一塊餡餅嗎?

Tren saatte 20 mil yol alır.

- 这两火车时速20千米。
- 这列火车时速20英里。

Arabanın arka koltuğu üç yolcu alır.

车后座可以坐三个人。

İşi bitirmek onun iki saatini alır.

我想他得花兩個小時才能把工作做完。

Beni yarın sabah yedide alır mısın?

你明早7点来接我吗?

Yabancı bir dilde uzmanlaşmak yıllar alır.

學外語要花好幾年的時間才能學得精通。

Maaşımı alır almaz sana geri ödeyeceğim.

一领到工资就把钱还给你。

Haftada bir kez piyano dersleri alır.

她每周上一次钢琴课。

Kız kardeşim her sabah duş alır.

我姐姐每天都会洗澡。

Bu kitap İngiltere'deki yaşamı ele alır.

这本书关于生活在英国。

Sabırlı olun lütfen. Bu zaman alır.

请耐心点,这要花时间。

Maria haftada bir kez piyano dersleri alır.

瑪麗亞每週上一次鋼琴課。

O mektubu alır almaz New York'a gitti.

他一拿了信就去了紐約。

Karım yakındaki bir süpermarketten sebze satın alır.

我老婆在附近的超市买蔬菜。

O, her zaman onun yanında yer alır.

- 他總是跟她站在同一邊。
- 他總是支持她。

Tom arabasına haftada iki kez yakıt alır.

湯姆每週幫車子加兩次油。

Babam akşam yemeğinden önce bir duş alır.

我的父親在晚飯前洗澡。

Bu yalnız hasta dikiş dikmekten zevk alır.

這個孤獨的病人從縫紉中得到樂趣。

Sabırlı ve ısrarcı ol. Bu şeyler zaman alır.

耐心地坚持下去,这些事急不来。

Kız kardeşim haftada iki gün piyano dersleri alır.

我妹妹每周上两次钢琴课。

- Erken uyarılan erken önlem alır.
- Tedbiri elden bırakma.

- 凡事豫則立。
- 凡事要預先準備好。

Sabırlı ve kararlı ol. Böyle şeyler zaman alır.

耐心地坚持下去,这些事急不来。

Buradan Hilton Oteline gitmek ne kadar zaman alır?

從這裡到希爾頓飯店要花多久時間?

"Biraz daha kahve alır mıydınız?" "Hayır, teşekkürler. Yeterince içtim."

“你想再来点咖啡吗?”“不,谢谢。我够了。”

O her zaman öğretmeninin söylediği her şeyi not alır.

她總是把老師說的話一字不差地記下來。

Lütfen bu postayı alır almaz bana bir cevap gönder.

收到此邮件后请尽快给我答复。

- Ada Japonya'nın batısında yer alır.
- Ada Japonya'nın batısına doğru uzanır.

这个岛屿位于日本的西边。

Bunun niçin işe yaramayacağını sana açıklamak çok fazla zamanımı alır.

给你解释这为什么行不通要花很多时间。

Birisi bana içtiğin her sigara ömründen yedi dakika alır dedi.

有人告訴過我,我們每抽一根煙,壽命就會縮短七分鐘。

- Biraz daha sos ister misin?
- Biraz daha sos alır mıydınız?

你想再來些醬汁嗎?

Benim deneyimlerime göre, Fransızca dil bilgisini öğrenmek bir yıl alır.

根據我的經驗,掌握法語語法需要一年的時間。

Tom çok sık öğle yemeğinden sonra bir saat şekerleme alır.

汤姆很经常在午饭后小憩一小时。

Tom şirketin yalnızca isim olarak başkanıdır. Tüm önemli kararları oğlu alır.

汤姆名义上市公司的领导。他儿子做所有重大决策。

- İstasyondan eve yürüyerek gitmek sadece beş dakika alır.
- İstasyondan eve yürümek sadece beş dakika alır.
- İstasyondan eve yürümek sadece beş dakika sürer.
- İstasyondan eve yürüyerek gitmek sadece beş dakika sürer.

從車站步行到那房子只需要五分鐘的時間。