Translation of "Bulanık" in English

O biraz bulanık.

That's a little out of focus.

Bu resim bulanık.

This picture is blurry.

Uzak şeyler bulanık görünür.

Distant things look blurred.

Tom bulanık suya baktı.

Tom looked into the murky water.

Bulanık sularda balık tutmaya mı çalışıyorsun?

Are you trying to fish in troubled waters?

Bu pirinç ocağı bulanık mantık kullanır.

This rice cooker uses fuzzy logic.

Bu fotoğraf çok bulanık. Yüzünü ayırt edemiyorum.

This photo is too blurry. I can't make out your face.

Anne bir anlığına, bulanık bir şekilde sarı rengi görüyor,

The mother only sees the blur of yellow for a second,

Olası yan etkiler arasında bulanık görme ve nefes darlığı bulunmaktadır.

Possible side effects include blurred vision and shortness of breath.

Her şey bulanık görünüyor. Yeni bir gözlüğe ihtiyacım olduğunu düşünüyorum.

Everything looks blurry. I think I need a new pair of glasses.

Bu tasarım için bulanık renkler kullanmak iyi bir fikir değil.

Using muddy colors for this design is not a good idea.