Translation of "Anne" in English

- Anne bitkindi.
- Anne yorgundu.

The mother was exhausted.

Anne, anne, sen kalbimin kraliçesisin.

Mother, mother, you are the queen of my heart.

"Ama anne!" "Bana 'anne' deme."

"But Mom!" "Don't 'mom' me."

Anne bağırdı.

Mummy cried.

Evdeyim, anne!

I'm home, Mom!

Anne nerede?

Where's Mum?

Anne bekliyor.

Mother is waiting.

Teşekkürler anne.

Thanks, Mom.

Anne dikiyor.

The mother sews.

Anne, açım.

- Mom, I'm hungry.
- Mum, I'm hungry.

Anne, evdeyim.

Mom, I'm home.

Anne imdada yetişiyor.

Mother comes to the rescue.

anne ne olur

what happens mom

anne kuralıdır çünkü

mother rule because

İyi geceler, anne.

Good night, Mom.

Anne, acele et!

Mom! Hurry!

Anne babamıza bakmalıyız.

We should look after our parents.

Anne kızını uyandırıyor.

The mother is waking up her daughter.

Anne, kedi nerede?

Mom, where's the cat?

Bak anne, okuyabiliyorum!

Look Mummy, I can read!

Ben iyiyim, anne.

I'm fine, mom.

Anne evden uzaktadır.

Mother is away from home.

Anne partimize gelmeyecektir.

- Anne will not come to our party.
- Ann will not come to our party.

Anne düşünceye dalmış.

The mother fell into deep thought.

Anne mutfakta yiyor.

Mom is eating in the kitchen.

Anne-babamıza bakılmalıdır.

Our parents should be taken care of.

Anne çocuğu öptü.

The mother kissed the child.

Anne kente gidiyor.

Mother is going to town.

Seni seviyorum anne.

I love you, Mama.

Nereye gidiyorsun anne?

Where are you going, Mom?

Anne, ben açım.

- Mom, I'm hungry.
- Mom, I am hungry.
- Mum, I am hungry.
- Mum, I'm hungry.

Anne, ilacımı almadım.

Mom, I have not taken my medicine.

Mary bir anne.

- Mary is a mother.
- Mary is a mom.

Anne bunu yapmadım.

Mom, I didn't do it.

Anne kapıyı açar.

Mum opens the door.

Anne, mendilim nerede?

- Mummy, where's my hanky?
- Mom, where's my handkerchief?

Anne, gitmek istemiyorum!

Mom, I don't want to go!

Anne-babamızı onurlandırmalıyız.

We should honor our parents.

Anne çocuklarını sever.

The mother loves her children.

Anne bebeğini öptü.

The mother kissed her baby.

Aptal olma, Anne.

Don't be foolish, Anne.

Anne mutfağa daldı.

Anne dashed into the kitchen.

Anne, buzdolabı soğutmuyor.

Mom, the fridge doesn't cool.

- Anne babam İngilizce konuşmuyor.
- Anne babam İngilizce bilmiyor.

My parents don't speak English.

- Ne berbat bir anne!
- Ne korkunç bir anne!

What an awful mother!

- Tom anne-babasının bakımına muhtaç.
- Tom anne-babasına muhtaç.
- Tom anne-babasına bağımlı.

Tom is dependent on his parents.

- O, anne babasının sözünü dinler.
- O, anne babasına sadıktır.

He is devoted to his parents.

- Anne, o bana tekme atıyor!
- Anne, o beni tekmeliyor!

Mom, he's kicking me!

Bir anne, evinin avlusunda

A mother is out in her front yard with her child

Anne çok iyi gidiyordu,

The mom was doing great,

Anne babamıza saygı göstermeliyiz.

We should respect our parents.

Anne babam Kyoto'da yaşıyorlar.

My parents live in Kyoto.

Anne, çocuğunu kucağına aldı.

The mother took her child in her arms.

Anne üniversitedeki kızını özledi.

The mother missed her daughter who was away at college.

Anne bebeğini dudaklarından öptü.

The mother kissed her baby on the lips.

Anne öğle yemeği hazırlıyor.

Mother is preparing lunch.

Sen bir anne olacaksın.

- You're going to be a mommy.
- You're going to be a mother.

Şimdi anne, ne oldu?

Now mother, what’s the matter?

Anne ve babalar suçludurlar!

The parents are criminals!

Anne tek başına yaşıyor.

My mother lives by herself.

Anne, sen bir sömürücüsün!

Mammy, you are an exploiter!

Anne babam tarafından sevildim.

- I am loved by my parents.
- I'm loved by my parents.

Anne babası Almanya'dan geliyor.

His parents came from Germany.

Anne babam kiliseyi bıraktılar.

My parents left the church.

O bekar bir anne.

She's a single mother.

Anne, Tom bana vuruyor!

Mom, Tom's hitting me!

Anne, Mary bana vuruyor!

Mom, Mary's hitting me!

Anne babanla görüşmek istemiyorum.

I don't want to meet your parents.

Anne babam evlenmemi istemiyor.

My parents don't want me to get married.

Tamam, anne, bunu anlıyorum!

Alright, mom, I get it!

Anne babanın tavsiyesini küçümsememelisin.

You must not look down upon parents' advice.

Senden harika anne olur.

You would make a great mother.

Anne, Tom benimle paylaşmayacak!

Mom, Tom won't share with me!

Anne, yüzmeye gidebilir miyim?

- Mom, can I go swimming?
- Mommy, may I go swimming?

Yüzmeye gidebilir miyim, anne?

Can I go swimming, Mother?

Anne ve babam Çinlidirler.

My parents are from China.

Anne babam beni anlamıyor.

My parents don't understand me.

Anne, çocukları için endişeliydi.

The mother worried about her children.

Anne babası şehir dışındaydı.

His parents were out of town.

Anne! Benimle Sam'i kıyaslama!

Mum! Don't compare me with Sam!

Anne kedi yavrularını korudu.

The mother cat protected her kittens.

Anne babam kavga ediyorlar.

- My parents are quarrelling.
- My parents are quarreling.

Bir anne çocuğu öptü.

A mother kissed the child.