Translation of "Balık" in English

0.009 sec.

Examples of using "Balık" in a sentence and their english translations:

- Ben balık severim.
- Balık severim.

- I like fish.
- I love fish.

Balık dükkanında canlı balık satıyorlar.

They sell live fish at the fish store.

- Onlar balık yediler.
- Balık yediler.

They ate fish.

Balık, lütfen.

Fish, please.

Balık kızartıyorum.

- I am frying fish.
- I'm frying fish.

Balık istiyorum.

I would like some fish.

Balık pahalıdır.

Fish is expensive.

Balık yiyeceğim.

I'll eat fish.

Balık lezzetliydi.

The fish was delicious.

Balık yüzebilir.

The fish can swim.

Balık denizdedir.

The fish are in the sea.

Balık burcuyum.

I'm a Pisces.

- Bu bir balık.
- O bir balık.

- It's a fish.
- It is a fish.

- Bir balık değil.
- O, balık değil.

- It's not a fish.
- It isn't a fish.

- Bu balık lezzetlidir.
- Bu balık lezzetli.

This fish is delicious.

- Birçok balık öldü.
- Bir sürü balık öldü.

- A lot of fish perished.
- Many fish died.
- A lot of fish died.

- Bir balık değil.
- Bu bir balık değil.

- It's not a fish.
- It isn't a fish.
- That is not a fish.
- This is not a fish.
- This is not fish.
- This isn't a fish.

- Ben bir balık isterim.
- Bir balık istiyorum.

I'd like a fish.

- Çocukken balık yiyemezdim.
- Çocuk iken balık yiyemezdim.

As a child, I couldn't eat fish.

- Tom, Balık burcu değil.
- Tom, Balık değil.

Tom isn't a Pisces.

Balık zamanı! Evet.

It's fish time! Oh, yeah. Oh!

Akşam yemekleri balık

they're going to have fish for dinner,

Kayıp Balık Nemo

Finding nemo

Ya balık izlerinin?

and fish tracks...

Balık denizde yaşar.

The fish lives in the sea.

Balık sever misiniz?

- Do you like fish?
- Do you like eating fish?

Bir balık yüzebilir.

A fish can swim.

Biraz balık istiyorum.

- I'd like some fish.
- I would like some fish.

Balık yüzmeden olmaz.

Fish gotta swim.

Thomas balık yemez.

Thomas does not eat fish.

Ben balık severim.

I like fish.

Bana balık pişirdi.

She cooked some fish for me.

İki balık yakaladım.

I caught two fish.

Dün balık yedim.

I ate fish yesterday.

Balık ızgara yapıyorum.

- I am grilling fish.
- I'm grilling fish.

Balık tutmak eğlencelidir.

Fishing is fun.

Balık yemekten usandım.

I'm sick of eating fish.

Balık tutmaya gidelim.

Let's go fishing.

Balık avlamaya gidiyorum.

I'm going fishing.

Balık sipariş etmedim.

I didn't order fish.

Hobim balık tutmaktır.

My hobby is fishing.

Bir balık var.

- It's a fish.
- This is a fish.
- That is a fish.
- That's a fish.

Balık kavağa çıkınca!

- When pigs fly!
- When pigs fly.

Onlar balık tutabilirler.

They can fish.

O bir balık.

- That is a fish.
- That's a fish.

Okyanusta balık doludur.

Fish abounds in the ocean.

Sudan çıkmış balık.

A fish out of water.

Balık kötü kokuyor.

The fish smells bad.

Balık baştan kokar.

A fish rots from the head down.

Balık avına gitmeliydim.

- I should've gone fishing.
- I should have gone fishing.

Balık avı nasıldı?

How was the fishing?

Gölde balık tutuyorum.

I am fishing on the lake.

Bu balık lezzetli.

This fish is delicious.

Balık yer misin?

Do you eat fish?

Balık bugün ucuz.

Fish is cheap today.

Balık tutmayı seviyorum.

I like fishing.

Balık temiz sudadır.

The fish is in clear water.

Balık kaçmak istiyor.

The fish wants to escape.

Yunuslar balık değildir.

Dolphins aren't fish.

Balık sevmez misin?

Don't you like fish?

Balık kroketlerini seviyorum.

I like fish sticks.

O balık sevmiyor.

She doesn't like fish.

Balık yüzmek istiyor.

Fish wants to swim.

Balık çok tazeydi.

The fish was very fresh.

Bir balık tuttum!

I caught a fish!

Balık ister misin?

Do you want fish?

Köpekbalıkları balık yer.

Sharks eat fish.

Hiç balık yakalamadım.

I didn't catch any fish.

Bunlar balık değil.

These aren't fish.

Balık tutmayı severim.

- I like fishing.
- I like to fish.
- I love fishing.

Tom balık sevmiyor.

Tom doesn't like fish.

Balık suda değil.

The fish is not in the water.

Foklar balık yer.

Seals eat fish.

Balık avlamaya gidiyor.

She's going fishing.

Balık tutar mısın?

Do you fish?

Balık hâlâ çiğ.

The fish is still raw.

Balık yemekten hoşlanırım.

I like to eat fish.

Bu balık büyüktür.

This fish is big.