Translation of "Görüyor" in Polish

0.010 sec.

Examples of using "Görüyor" in a sentence and their polish translations:

Görüyor musunuz?

Widzicie?

Görüyor musun?

Widzisz?

Rüya görüyor mu? Eğer görüyorsa ne görüyor?

Czy ma sny? Jeśli tak, to jakie?

Larvaları görüyor musunuz?

Widzicie czerwie?

Rakunu görüyor musun?

Widzisz tego szopa?

Kadın öğrenim görüyor.

Kobieta czyta.

Bahçeyi görüyor musun?

Widzisz ogród?

Onu görüyor musun?

Widzisz to?

Yıldızı görüyor musun?

Widzisz gwiazdę?

Şimdi görüyor musun?

Teraz widzisz?

Arabamı görüyor musun?

- Widzicie mój samochód?
- Widzi pan mój samochód?
- Widzi pani mój samochód?

Beni görüyor musun?

Czy mnie widzisz?

Üstündeki sinekleri görüyor musunuz?

Widzicie te muchy na tym?

Tomurcukların uçlarını görüyor musunuz?

Widzicie te małe końcówki pąków?

İçindeki şeyleri görüyor musunuz?

Widzicie to w środku?

Üniversitede tarih eğitimi görüyor.

On studiuje historię na uniwersytecie.

Yakında Tom'u görüyor olacaksın.

Wkrótce zobaczysz się z Tomem.

O şimdi eğitim görüyor.

On teraz uczy się.

Parktaki insanları görüyor musun?

Widzisz ludzi w parku?

Bir gül görüyor musun?

Widzisz różę?

Kyoto Üniversitesinde öğrenim görüyor.

On studiuje na uniwersytecie Kioto.

Küçük fıstık parçalarını görüyor musunuz?

Widzicie małe kawałki orzechów?

Onu sık sık görüyor musun?

Często się pan z nią spotyka?

Durun. Baksanıza. Üstündeki sinekleri görüyor musunuz?

Popatrzcie! Widzicie te muchy na tym?

İkisi de yapay ışıkta iyi görüyor.

Sztuczne oświetlenie działa na korzyść obu.

Güneşten dolayı oluşan gölgeyi görüyor musunuz?

Widzisz cień stworzony przez słońce?

Hediye ekonomisinin bir parçası olarak görüyor.

czyli jak na część ekonomii dawania.

Şu evi görüyor musunuz? O benimki.

Widzisz ten dom? To mój.

Herkes görüyor değil mi? Havalı değil mi?

Wszyscy to widzą? Świetnie!

Yaprakların kenarındaki şu küçük şeyleri görüyor musunuz?

Widzicie te maleńkie, zębate krawędzie liści?

Bundan çıkan süt benzeri şeyi görüyor musunuz?

Widzicie ten mleczny sok?

Şu evi görüyor musunuz? O benim evim.

- Widzisz ten dom? To jest mój dom.
- Widzisz ten dom? To mój dom.

Ve su yosunları için hidroponik bir bahçe görevi görüyor,

i działa jak ogród dla alg,

Benekli ağaç kurbağaları, geceleri birbirlerini dâhiyane bir şekilde görüyor.

Żaby Hypsiboas punctatus odnajdują się w pomysłowy sposób.

Gölü ve taş ocağını görüyor musunuz? Oldukça uzak bir mesafe!

Widzicie jezioro i kamieniołom? To daleko w dole!

Müzisyen hem Japonya hem de Amerika Birleşik Devletleri'nde büyük ilgi görüyor.

Ten muzyk cieszy się wielką popularnością zarówno w Japonii, jak i w Stanach Zjednoczonych.

...minik erkek dişiyi kazanıyor. Gürültülü bir dünyada bazen sessiz kalmak iş görüyor.

mały samiec zdobywa partnerkę. W głośnym świecie czasami lepiej milczeć.

Sanırım küçük sesleri fark ediyor, ışıkları görüyor, pencereden televizyona bakıyor, böyle şeylere dikkat ediyor.

a on zauważył mniejszy hałas i światła, telewizor przez okno. Zwraca na to uwagę.