Translation of "Tutmaya" in English

0.021 sec.

Examples of using "Tutmaya" in a sentence and their english translations:

Balık tutmaya gidelim.

Let's go fishing.

Bunu tutmaya çalışıyorum!

I'm trying to hold it!

Kısa tutmaya çalışacağım.

I'll try to keep it short.

Şapkalarını tutmaya çalış.

Hold onto your hats.

Olumlu tutmaya çalışıyorum.

I try to keep positive.

Sıcak tutmaya çalıştım.

I tried to keep warm.

Nefesimi tutmaya çalıştım

I tried to catch my breath.

Ben balık tutmaya gittim.

I went fishing.

Balık tutmaya gitmemizi önerdim.

I suggested that we go fishing.

Onu aşağıda tutmaya çalış.

Try to keep it down.

Bunu birlikte tutmaya çalışın.

Try to hold it together.

Balık tutmaya tahammül edemem.

I can't stand fishing.

Tom balık tutmaya gitti.

Tom went fishing.

Sadece meşgul tutmaya çalışıyorum.

I'm just trying to keep busy.

O balık tutmaya gitti.

He went fishing.

Bugün balık tutmaya gitmemeliydin.

You shouldn't have gone fishing today.

Tom ipi tutmaya çalıştı.

Tom held onto the rope.

Balık tutmaya gidebilir miyiz?

Can we go fishing?

Babam balık tutmaya gitti.

- My father went fishing.
- The father went fishing.

Baba balık tutmaya gitti.

Father has gone fishing.

Bunu aklımda tutmaya çalışacağım.

I'll try to keep that in mind.

Seni hayatta tutmaya çalışıyorum.

I'm trying to keep you alive.

Tom'u hayatta tutmaya çalışıyorum.

I'm trying to keep Tom alive.

Bunu kısa tutmaya çalışacağım.

I'll try to keep this brief.

Tom Mary'yi tutmaya çalıştı.

Tom held onto Mary.

Nehirde balık tutmaya gittim.

I went fishing in the river.

Bazen balık tutmaya gideriz.

- We go fishing once in a while.
- We sometimes go fishing.

Bir şeyi tutmaya çalış.

Hold onto something.

Tom balık tutmaya gitmedi.

Tom didn't go fishing.

Onlarla balık tutmaya gittim.

I went fishing with them.

Onunla balık tutmaya gittim.

I went fishing with him.

Onu hayatta tutmaya çalışıyorum.

I'm trying to keep her alive.

Gözlerini açık tutmaya çalış.

Try to keep your eyes open.

Tom gözyaşlarını tutmaya çalıştı.

Tom tried to hold back his tears.

Ben sözlerimi tutmaya çalışıyorum.

I try to keep my promises.

Biz sözlerimizi tutmaya çalışıyoruz.

We try to keep our promises.

Tom'la balık tutmaya gittim.

I went fishing with Tom.

Balık tutmaya gidiyor musun?

Are you going fishing?

Hemen balık tutmaya başladık.

We began catching fish immediately.

Ben balık tutmaya gitmedim.

I didn't go fishing.

Balık tutmaya gitmek istedim.

I wanted to go fishing.

Gözlerimi açık tutmaya çalıştım.

I tried to keep my eyes open.

Bir günlük tutmaya başladım.

I've started keeping a journal.

Sami çocuklarını tutmaya kararlıydı.

Sami was determined to keep his children.

Tom'u mutlu tutmaya çalış.

Try to keep Tom happy.

Yarın balık tutmaya gidelim.

Let's go fishing tomorrow.

Bizimle balık tutmaya gel.

Come fishing with us.

- Çocuklar balık tutmaya devam etti.
- Oğlanlar balık tutmaya devam ettiler.

The boys continued to fish.

Menisküs, dizleri dengede tutmaya yarar,

The meniscus helps stabilize the knee

Mümkünse, balık tutmaya gitmek istiyorum.

I'd like to go fishing if possible.

Okul günlerimde balık tutmaya giderdim.

I used to go fishing in my school days.

Yağmur yağmasa balık tutmaya giderim.

If it were not raining, I would go fishing.

Boksör başını aşağıda tutmaya çalıştı.

The boxer tried to keep his head down.

Tom Mary'yi sıcak tutmaya çalıştı.

Tom tried to keep Mary warm.

Dün nehirde balık tutmaya gittim.

I went fishing in the river yesterday.

Bill günaşırı balık tutmaya gider.

Bill goes fishing every other day.

O, günaşırı balık tutmaya gider.

He goes fishing every other day.

O dışarı balık tutmaya gitti.

- He went out fishing.
- He went fishing.

Asla gece balık tutmaya gitmedim.

I've never gone fishing at night.

Bizimle balık tutmaya gelir misin?

Would you like to come fishing with us?

Ruhsatın olmadan balık tutmaya gitmemelisin.

You aren't supposed to go fishing without a license.

Geçen pazartesi balık tutmaya gittim.

I went fishing last Monday.

Göllerde balık tutmaya gider misin?

Do you go fishing in lakes?

Tom kilosunu düşük tutmaya çalışıyor.

Tom is trying to keep his weight down.

Okul zamanımda balık tutmaya giderdim.

I used to go fishing in my school days.

Planını gizli tutmaya karar verdi.

He made up his mind to keep his plan secret.

Arada bir balık tutmaya gideriz.

We go fishing once in a while.

Amcam balık tutmaya çok düşkündür.

My uncle is very fond of fishing.

Tom günlük tutmaya karar verdi.

Tom has decided to keep a diary.

Çocukken nehirde balık tutmaya giderdim.

I used to go fishing in the river when I was a child.

Uyarımıza rağmen balık tutmaya giderdi.

He would go fishing in spite of our warning.

Onu tutmaya çalışmamı ister misin?

Would you like me to hold onto it?

Biz birlikte balık tutmaya giderdik.

We used to go fishing together.

Neden balık tutmaya gitmek istiyorsun?

Why do you want to go fishing?

Balık tutmaya gitmek ister misin?

Do you want to go fishing?

Ben onları hayatta tutmaya çalışıyorum.

I'm trying to keep them alive.

Ben onu hayatta tutmaya çalışıyorum.

I'm trying to keep him alive.

Ölüm orucu tutmaya karar verdim.

I decided to fast to death.

Ben balık tutmaya gideceğimi düşündüm.

- I thought I'd go fishing.
- I thought that I'd go fishing.

Jim iskeleden balık tutmaya gitti.

Jim went fishing from the pier.

Biz onu düz tutmaya çalışıyoruz.

We're trying to keep it straight.

Tom, Mary'yi sakin tutmaya çalışıyor.

Tom is trying to keep Mary calm.

Elimden geldiğince çok tutmaya çalışıyorum.

I try to keep as many as I can.

Tom balık tutmaya gitmek istedi.

Tom wanted to go fishing.

Sık sık balık tutmaya giderim.

I often go fishing.

Tom da balık tutmaya gitti.

Tom also went fishing.

Tom bugün balık tutmaya gitti.

Tom went fishing today.

Dün neredeyse balık tutmaya gidiyordum.

I almost went fishing yesterday.

Balık tutmaya çok sık gitmem.

I don't go fishing very often.

Tom ile balık tutmaya gidelim.

Let's go fishing with Tom.

Sami erkek kardeşini tutmaya çalıştı.

Sami tried to get hold of his brother.

Tom balık tutmaya gitmiş olmalıydı.

- Tom must've gone fishing.
- Tom must have gone fishing.

Tom gözlerini açık tutmaya çalıştı.

Tom struggled to keep his eyes open.

Tom planı basit tutmaya çalıştı.

Tom tried to keep the plan simple.

Yüzmeye ya da balık tutmaya gidebilirsin.

You may go swimming or fishing.