Translation of "Görüyor" in Arabic

0.007 sec.

Examples of using "Görüyor" in a sentence and their arabic translations:

Görüyor musunuz?

‫أترى هذا؟‬

Rüya görüyor mu? Eğer görüyorsa ne görüyor?

‫هل تحلم؟ إن كانت تحلم، فما الذي تحلم به؟‬

Larvaları görüyor musunuz?

‫أترى اليرقات هنا؟‬

Rakunu görüyor musun?

هل ترى الراكون؟

Kız erkeği görüyor.

ترى الفتاة الفتى.

Kadın öğrenim görüyor.

المرأة تقرأ

Onu görüyor musun?

هل تري هذا؟

Biraz yüksek olduğunu görüyor.

تبدو مرتفعة بعض الشيء.

Üstündeki sinekleri görüyor musunuz?

‫أترى كل هذا الذباب؟‬

Tomurcukların uçlarını görüyor musunuz?

‫أترون كل هذه الحواف‬ ‫الصغيرة للبراعم؟‬

İçindeki şeyleri görüyor musunuz?

‫هل ترى هذه المادة التي بالداخل؟‬

“Boyadığımız duvarları görüyor musunuz?

"أترون تلك الجدران التي ندهنها؟

Kurtarmaya değecek birini görüyor.

يرى الآن شخصاً يستحق المحافظة عليه.

Kazlar Tanrı'yı ​​görüyor mu?

هل الأوز يرىَ الله؟

Şu kırmızı noktaları görüyor musunuz?

أترون هذه النقاط الحمراء

Diyen bilgileri görüyor, duyuyor olurduk.

أجل! تمامًا كما توقعت! أجل!"

Küçük fıstık parçalarını görüyor musunuz?

‫أترى قطع الجوز الصغيرة؟‬

Fakat Hollywood beni öyle görüyor

ولكن هكذا رأتني هوليوود،

Hala imkansız görüyor musunuz acaba?

هل ما زلت ترى ذلك مستحيلاً؟

Anne ve babayı görüyor musunuz?

هل ترى الأب و الأُم؟

Onu sık sık görüyor musun?

هل تراه دائمًا؟

O orada. Onu görüyor musun?

ها هو. هل رأيته؟

Ama hemen ardından yaralanmış çocuğunu görüyor.

ولكنها رأت طفلها المصاب مباشرة بعد ذلك.

Durun. Baksanıza. Üstündeki sinekleri görüyor musunuz?

‫انتظر، انظر.‬ ‫أترى كل هذا الذباب؟‬

Bir vatozun, ayağının altında yüzdüğünü görüyor.

ورأى سمكة اسيتغراي تطوف تحت قدميه.

İkisi de yapay ışıkta iyi görüyor.

‫كلتاهما ترى جيدًا في الضوء الصناعي.‬

Güneşten dolayı oluşan gölgeyi görüyor musunuz?

‫هل ترون الظل الذي تخلفه بسبب الشمس؟‬

Hediye ekonomisinin bir parçası olarak görüyor.

الذي اعتبر الموت كجزء من النعمة الاقتصادية.

Fransızca ve web tasarımı eğitimi görüyor.

هو يدرس الفرنسية و تصميم المواقيع.

Arkadaşlarımdan biri yurt dışında öğrenim görüyor.

لي صديق يدرس في الخارج.

Herkes görüyor değil mi? Havalı değil mi?

الجميع يرى ذلك؟ جيد ؟

Yaprakların kenarındaki şu küçük şeyleri görüyor musunuz?

‫هل ترى هذه الحواف الصغيرة المسننة‬ ‫في الأوراق؟‬

Bundan çıkan süt benzeri şeyi görüyor musunuz?

‫أترى كل هذا السائل اللبني الذي يسيل منها؟‬

İlk defa sermaye sahipleri de zarar görüyor

وللمرة الأولى ، تضرر أصحاب رأس المال

Yani bizim kamera sistemimiz aslında bunu doğrudan görüyor.

لذا لا يتمكن نظام الكاميرا من رؤيته بشكل مباشر.

Bu lazer ışığın elimde nasıl göründüğünü görüyor musunuz?

هل ترون مؤشر توليد الضوء "الليزر" (laser) والبقعة التي يصنعها على يدي؟

- O, onda ne buluyor?
- O, onda ne görüyor?

ما الذي تراهُ هيُ فيه؟

Anne bir anlığına, bulanık bir şekilde sarı rengi görüyor,

لم تر الأم سوى لطخة ضبابية من اللون الأصفر

Ve su yosunları için hidroponik bir bahçe görevi görüyor,

تكون بمثابة حديقة صغيرة من الطحالب المائية

Benekli ağaç kurbağaları, geceleri birbirlerini dâhiyane bir şekilde görüyor.

‫لدى ضفادع الشجر المنقّطة طريقة مبتكرة‬ ‫لرؤية بعضها ليلًا.‬

Gölü ve taş ocağını görüyor musunuz? Oldukça uzak bir mesafe!

‫هل ترى هذه البحيرة والمحجر بالأسفل؟‬ ‫إنهما على مسافة بعيدة!‬

Fakat Saladin yapabilir. Ve şimdi önünde büyük bir vizyon görüyor.

لكن صلاح الدين كان قادرا على هذا، وطموحه الآن أصبح كبيرا

...minik erkek dişiyi kazanıyor. Gürültülü bir dünyada bazen sessiz kalmak iş görüyor.

‫وفاز الذكر الصغير على خصمه.‬ ‫في عالم مليء بالضجيج، أحيانًا يفيد الصمت.‬

Sanırım küçük sesleri fark ediyor, ışıkları görüyor, pencereden televizyona bakıyor, böyle şeylere dikkat ediyor.

‫لذا أظن أنه يلاحظ تلك الأصوات الخافتة،‬ ‫ويرى الأنوار‬ ‫والتلفاز عبر النافذة،‬ ‫يولي اهتماماً لتلك الأشياء.‬