Translation of "Alınacak" in English

0.006 sec.

Examples of using "Alınacak" in a sentence and their english translations:

Ele alınacak.

- It'll be handled.
- We'll work on that.

Bu ele alınacak.

That'll be addressed.

Hikayeden alınacak ders nedir?

What's the moral of the story?

Tom muhtemelen askıya alınacak.

- Tom is likely to be suspended.
- Tom will likely be suspended.

On siyahi profesör işe alınacak,

hire 10 black professors,

Sorun kısa sürede ele alınacak.

The problem will soon be dealt with.

Bu, dikkate alınacak bir seçenektir.

This is an option to consider.

Pek örnek alınacak birisi olmadım.

I haven't been much of a role model.

Tom hafife alınacak biri değil.

- Tom is not to be trifled with.
- Tom isn't to be trifled with.

Gözönüne alınacak çok şeyimiz var.

We have a lot of things to consider.

Bu hikayeden alınacak ders nedir?

What's the moral of this story?

Kararlar nasıl ve nerede alınacak?

How and where are decisions going to be made?

Fıkralar alaya alınacak şey değil.

Jokes are no laughing matter.

Alınacak zor bir kararım var.

I have a tough decision to make.

Dikişleriniz birkaç gün sonra alınacak.

Your stitches will be removed in a few days.

Temasta bulunduğu herkeste karantina altına alınacak

The contact will be quarantined for everyone

Her masal, alınacak bir dersle biter.

Every fable ends up with a moral.

Alınacak şeylerin bir listesini yapmak zorundaydım.

I had to make a list of things to buy.

Alınacak çok önemli bir kararımız var.

We have an important decision to make.

Senin yerine alınacak kimse zaten seçildi.

- Your replacement has already been picked.
- Your replacement has already been chosen.

Bu hikayeden alınacak dersi anladın mı?

Did you understand the moral of this story?

Hâlâ satın alınacak birçok şeyim var.

I still have a lot of things to buy.

Tom hafife alınacak bir adam değildir.

Tom isn't a man to be trifled with.

O, mükemmel şöhretiyle örnek alınacak bir kişidir.

He is an exemplary person with an excellent reputation.

Bazı öksüzler evlatlık alınacak, ama hepsi değil.

Some orphans will be adopted, but not all.

Alınacak bir karara son tahlilde akılla değil, duygularla varılır.

Opinion is ultimately determined by the feelings, and not by the intellect.

- Mizah güldüren bir konu değildir.
- Mizah alaya alınacak şey değil.

Humor is no laughing matter.

- Sorun sonraki toplantıda halı üzerinde olacak.
- Sorun bir sonraki toplantıda ele alınacak.

The problem will be on the carpet at the next meeting.

Fadıl her boş anı, Leyla'ya satın alınacak bir hediye için interneti araştırmakla geçirdi.

Fadil spent every spare moment searching the web for a gift to buy Layla.

- Tom'un alınacak çok önemli bir kararı vardı.
- Tom'un vereceği çok önemli bir karar vardı.

Tom had a very important decision to make.