Translation of "Ders" in English

Ders çalışacağım.

I will study.

Ders vermem.

I don't give lessons.

Ders çalışıyor.

- He's studying.
- He is studying.

Ders başlayacak.

The lesson will start.

Ders tamamlandı.

Class is dismissed.

Ders nasıldı?

- How was class?
- How was your class?

Ders çalışacağız.

we will study .

- İlk ders kolay.
- İlk ders kolaydı.

The first lesson is easy.

- Ders can sıkıcıydı.
- Ders çok sıkıcıydı.

The lecture was boring.

- Ders sırasında Japonca konuşmamalısın.
- Ders sırasında Japonca konuşmamalısınız.
- Ders esnasında Japonca konuşmamalısın.
- Ders esnasında Japonca konuşmamalısınız.

You must not speak Japanese during the class.

Eğer ders çalışırsa

And I had to help her dream

Acı bir ders.

A painful lesson.

Gelecek ders nedir?

What is the next class?

Burada ders çalış.

- Do study here.
- Study here.

Ders iki kolaydır.

Lesson Two is easy.

Bu ders bitmez.

This lesson is endless!

Hatalarından ders almalısın.

You must learn from mistakes.

Ders onda başlıyor.

The class starts at ten.

Ders pazartesi başlayacak.

The lesson will begin on Monday.

Yarın ders olmayacak!

There will not be classes tomorrow!

Ders çalışmayı sevmem.

I don't like studying.

Ders de uyudum.

I went to sleep during the lesson.

Ders verir misiniz?

- Do you give lessons?
- Do you teach?

Ders beni aşıyordu.

The lecture was above me.

Ders sona erdi.

The lesson has ended.

Hadi ders çalışalım.

Let's study.

Ders esnasında konuşma.

Don't talk during class.

Ders için teşekkürler!

Thanks for the lesson!

Bana ders anlatma.

Don't lecture me.

Artık ders olmayacak.

There will be no lessons from now on.

Bugünkü ders sıkıcıydı.

Today's lesson was boring.

Ders kitabıma güvenemem.

I can't trust my textbook.

Birçok ders öğrendim.

- I have learned many lessons.
- I've learned many lessons.

Ders kitapları pahalı.

Textbooks are expensive.

Bugün ders yok.

There's no class today.

Ben ders veriyorum.

- I am teaching.
- I'm teaching.
- I teach.

Buradaki ders nedir?

What's the lesson here?

Bu ders sıkıcı.

This lesson is boring.

Evde ders çalışamazdım.

I could not study at home.

Bana ders vermeyeceksin.

You're not to lecture me.

Ders başlamak üzere.

The class is about to start.

Birlikte ders çalışalım.

Let's study together.

Ders Üç zor.

- Lesson Three is hard.
- Lesson Three is difficult.

Hiç ders çalışmazsın.

You never study.

Kuzenime ders veriyordu.

She was teaching my cousin.

- Ders sırasında Japonca konuşmamalısınız.
- Ders esnasında Japonca konuşmamalısınız.

You must not speak Japanese during the class.

- Ders çalışmaktan keyif alıyor musun?
- Ders çalışmaktan hoşlanır mısın?

- Do you like studying?
- Do you enjoy studying?

- O ders için kaydolalım.
- O ders için kayıt yaptıralım.

Let's register for that class.

-ders kitabındaki sırayla değil-

not the order it comes up in the textbook

öğrencilerinin ders dinlerken görüntüsünü

image of students listening to the lecture

Kız nerede ders çalışıyor?

Where is the girl studying?

Ders kitaplarını nereden alırız?

Where do we get the textbooks?

Ders kitabını dikkatle okumalısın.

You must read the textbook closely.

Kitapçıda ders kitapları satıyorlar.

They sell textbooks at the bookstore.

Bu en sevdiğim ders.

- This is my favourite subject.
- This is my favorite subject.

Ders 3'ü okuyalım.

Let's read Lesson 3.

Monika çok ders çalışıyor.

Monica does study a lot.

Monica çok ders çalışmaz.

Monica doesn't study a lot.

3. ders ile başlayalım.

Let's begin with Lesson 3.

- O çalışıyor.
- Ders çalışıyor.

- He's studying.
- He is studying.

Ders kitaplarının nerede saklıyorsunuz?

Where do you keep your textbooks?

Matematik en sevdiğim ders.

Mathematics is my favorite subject.

Ders çalışamayacak kadar açım.

I'm too hungry to study.

Sana bir ders öğreteceğim.

I'm going to teach you a lesson.

O, ders sırasında uyuyakaldı.

He fell asleep during class.

Bu son ders mi?

Is it the last lesson?

Ben parasız ders veremem.

I cannot teach for free.

20 yıldır ders veriyor.

He's been teaching for 20 years.

Daha fazla ders çalışmalısın.

You must study more.

O bana ders veriyor.

She is teaching me.

Burada ders çalışmaya çalışıyoruz.

We're trying to study here.

Tom ders sırasında uyuyakaldı.

Tom fell asleep during class.

Sana yarın ders veremeyeceğim.

- I will not be able to give you a lesson tomorrow.
- I will not be able to teach you tomorrow.

Bugün hiç ders yok.

- There's no class today.
- Today there is no lesson.

Sana özel ders verebilirim.

I could tutor you.

Ders sırasında çok sıkıldı.

She was very bored during the lecture.

Ders on ile başlayalım.

Let's start with Lesson Ten.

Sana bir ders vereceğim.

I'll teach you a lesson.

Bu iyi ders kitabıdır.

This is a good textbook.

O, ders sırasında uyuyordu.

He was asleep during the lesson.

İkinci ders çok kolaydır.

- The second lesson is very simple.
- The second lesson is very easy.

Ağustosta hiç ders yok.

- There are no classes in August.
- There is no school in August.
- There's no school in August.

Ders gerçekten de sıkıcıydı.

The lecture was really boring.

Değerli bir ders öğrendim.

I learned a valuable lesson.

Fransızca benim sevdiğim ders.

French is my favorite subject.

Bugün ders çalışmak istemiyorum.

I don't want to study today.

Ben özel ders alıyorum.

- I'm using a private teacher.
- I'm using a tutor.

Jeofizikçi okulda ders veriyor.

The geophysicist teaches in the school.

Ders zaten bitti mi?

Is the lecture already finished?

Öğrenciler gelmezse, ders başlamaz.

If students don't come, the lesson doesn't start.

Ders kitabını almayı unuttum.

I forgot to buy the textbook.

İki saattir ders çalışmaktayım.

I have been studying for two hours.

Konuşmacı ders notlarını düzenledi.

The speaker organized his lecture notes.

Bugün hiçbir ders yok.

There are no classes today.

Ders ne zaman başlar?

What time does class begin?