Translation of "örnek" in English

Örnek ver!

Give examples.

- Tom örnek oluşturdu.
- Tom örnek oldu.

Tom led by example.

- Davranışlarımla örnek oluyorum.
- Örnek bir hayat yaşıyorum.

I lead by example.

Bir örnek vereyim.

Let me give you an example.

Başka bir örnek,

Another example.

Birkaç örnek vereyim.

Here are some examples,

Kayaçlardan örnek alınıyor

sampling rocks

Diğer örnek? Empati.

The next example? Empathy.

Örnek ister misiniz ?

Want an example?

İşte bir örnek.

- Here is an example.
- Here's an example.

Örnek cümleyi silme.

Don't erase the sample sentence.

Hiç örnek yok.

There are no examples.

İşte birkaç örnek.

Here are a few examples.

Onlar örnek değil.

They're not examples.

Bir örnek ver.

Exemplify.

- Bir örnek oluşturmam gerekiyor.
- Bir örnek oluşturmak zorundayım.

I have to set an example.

- Bana bir örnek verebilir misin?
- Bir örnek verebilir misiniz?

Could you give an example?

- Bir örnek vermeme izin ver.
- Size bir örnek vereyim.

Let me give you an example.

- İyi bir örnek düşünemiyorum.
- İyi bir örnek aklıma gelmiyor.

I can't think of a good example.

Hemen bir örnek vereyim.

Let me just give you an example.

Size birkaç örnek göstereceğim

I'm going to show you a couple of examples --

Aramalarımızdan küçük bir örnek.

So here's an example, just a snippet of one of our calls.

Somut bir örnek vereyim.

Let me give you a concrete example.

Size iki örnek vereyim.

Let me give you two examples.

Size bir örnek vereyim.

Let me give you an example of that.

Şöyle bir örnek verelim.

Want an example?

Arjantini örnek olarak alalım,

In Argentina, for instance,

Bir örnek için yazdı.

He wrote away for a sample.

Örnek yeterince saf değil.

- The sample is not pure enough.
- The sample isn't pure enough.

Bana bir örnek ver.

Give me an example.

Uygun bir örnek düşünemiyorum.

I can't think of a suitable example.

Çok sayıda örnek verilebilir.

Numerous examples can be given.

Günde kaç örnek ekleyebilirsin?

How many examples per day can you add?

Bu, harika bir örnek.

This is the perfect example.

Bana bir örnek göster.

Show me an example.

Ben örnek olmak zorundaydım.

I had to set an example.

Size bir örnek göstereyim.

Let me show you an example.

Tom bir örnek öğrenci.

Tom is a model student.

Diğerleri için örnek olmalısın?

You ought to set an example for the others.

Sana birkaç örnek verebilirim.

I can give you several instances.

Örnek en iyi kuraldır.

Example is the best precept.

Bu örnek bir cümledir.

This is an example sentence.

Bir örnek bulmak kolay.

It's easy to find an example.

Sana bir örnek vereyim.

I'll give you an example.

Lütfen bir örnek ver.

Please give an example.

Bu örnek cümle silindi.

This example sentence was deleted.

Korkarım kötü örnek oldum.

- I'm afraid I've set a bad example.
- I'm afraid that I've set a bad example.

Bize bir örnek ver.

Give us an example.

Bu bir ticari örnek.

It's a commercial example.

Çocuklarına iyi örnek göstermelisin.

You should set a good example to your children.

Bu kötü bir örnek.

It's a bad example.

Birkaç örnek alıntım var

I've just got a representative couple of quotes here

Örnek bir cümle ekliyorum.

I am adding an example sentence.

Kötü bir örnek verdin.

You gave a bad example.

Bu sadece bir örnek.

This is just one example.

O sadece bir örnek.

That's just one example.

Tom örnek bir mahkûm.

Tom is a model prisoner.

Sana birkaç örnek vereceğim.

I'll give you a couple examples.

Somut bir örnek düşünelim.

Let's consider a concrete example.

Birçok başka örnek var.

There are many other examples.

Bir örnek verebilir misin?

Can you provide an example?

Tom örnek bir kocadır.

Tom is an exemplary husband.

Örnek olarak liderlik etmeliyiz.

We should lead by example.

Fadıl örnek bir öğrenciydi.

Fadil was a model student.

Tom bir örnek öğrenciydi.

Tom was a model student.

Tom'a kötü örnek oluyorsun.

You're a bad influence on Tom.

Tom örnek bir mahkumdu.

Tom was a model inmate.

Sami örnek bir tutukluydu.

Sami was a model prisoner.

Tom örnek bir koca.

Tom is a model husband.

Bazıları seni örnek alıyor.

Some people look up to you.

Benim örnek cümlelerimi çalma.

Do not steal my example sentences.

- Çocuklarına iyi bir örnek vermelisin.
- Çocuklarınıza iyi bir örnek vermelisiniz.

- You should give a good example to your children.
- You should set a good example for your children.

- Bana bir örnek daha ver.
- Bana farklı bir örnek ver.

- Give me another example.
- Give me a different example.

- Herhangi bir örnek düşünebilir misin?
- Aklına herhangi bir örnek geliyor mu?

Can you think of any examples?

Bir tür örnek çocuk oldum.

for Norwegian multiculturalism.

Bu kuralda, gazetecileri örnek alın.

In this case, take a cue from journalists.

Mesela, el yıkamayı örnek alalım.

Take handwashing, for example.

Başka bir örnek, bankacılık işindeyseniz

Another example, if you are in the banking business,

Lance Armstrong harika bir örnek.

Lance Armstrong is a perfect one.

Başka güzel bir örnek de

Another good example

Mesela size bir örnek vereyim

for example, let me give you an example

Buna günümüzden örnek verecek olursak

If we give an example of this today

İşte bir örnek: Western filmleri.

Here is an example: western movies.

Sen kötü bir örnek oldun.

You've set a bad example.

ABD örnek bir demokrasi ülkesi.

The United States is typical of the democratic countries.

Tatoeba'ya birçok dilde örnek ekliyorum.

I add examples to Tatoeba in many languages.

Bana farklı bir örnek ver.

- Give me another example.
- Give me a different example.

Bana bir örnek daha ver.

Give me another example.

Bilgisayarımda böyle yüzlerce örnek var.

I have hundreds of such examples in my computer.

O en iyi örnek değil.

That's not the best example.

Ücretsiz bir örnek ister misin?

Would you like a free sample?

Tom örnek bir iş yapıyor.

Tom is doing an exemplary job.

Açıkçası o kötü bir örnek.

- It's evidently a bad example.
- It's obviously a bad example.

Bu açıkça kötü bir örnek.

- It's an evidently bad example.
- It's an obviously bad example.