Translation of "Soledad" in Turkish

0.005 sec.

Examples of using "Soledad" in a sentence and their turkish translations:

Soledad es independencia.

Yalnızlık bağımsızlıktır.

Tenemos que tratar la soledad.

Yalnızlığa bir çözüm bulmalıyız.

No podemos vivir en soledad.

Tek başımıza yaşayamayız.

La soledad no es una elección.

Yalnızlık bir seçim değildir.

Entonces la soledad nos está matando

Yalnızlık bizi öldürüyor

También mostramos la soledad en las relaciones,

Ayrıca ilişkilerdeki yalnızlığı,

No hay nada peor que la soledad.

Yalnızlıktan daha kötü bir şey yok.

La soledad nos lleva a conectarnos con otras personas.

Yalnızlık bizi diğer insanlarla iletişime geçmeye iter,

Esos diez y pico de años de profunda soledad.

derin bir yalnızlık içinde geçirmemiş olsaydım.

La peor soledad es estar desprovisto de sincera amistad.

En kötü yalnızlık, samimi bir dosttan mahrum olmaktır.

Creo que podemos invertir fundamentalmente las tendencias de la soledad,

Yalnızlık eğilimlerini esasen tersine çevirebileceğimize inanıyorum

Y la soledad del hombre se cuenta en esta película

ve insanın yanlızlaşması anlatıldı bu filmde

¿Si amamos la soledad, ella también se irá algún día?

Yalnızlığı çok seversek bir gün o da çekip gider mi?

No se debe confundir soledad con aislamiento. Son dos cosas separadas.

Yalnızlık ile izole edilmeyi birbirine karıştırmamak gerek. Bunlar iki farklı şey.

El primer paso para superar esta forma de soledad ya fue tomado.

bu yalnızlık biçiminin üstesinden gelmesi için ilk adım atılmış oluyor.

Y el estigma que está ahí hoy es hablar sobre la soledad.

Ve bugünkü damga ise yalnızlıkla alakalı.

La soledad y el aislamiento tienen un profundo impacto en la salud.

Yalnızlık ve tecritin içe işleyen sağlık etkileri var.

- Me gusta estar solo.
- Me gusta estar sola.
- Disfruto de la soledad.

Tek başıma olmayı seviyorum.

Y que estuvimos presos con mucha soledad y para mantenernos vivos, tuvimos que...

Hapiste olmak büyük bir yalnızlık çekmek demekti. Hayatta kalmak için

Yo no quise ir; preferí quedarme en casa a disfrutar de mi soledad.

Gitmek istemedim; evde kalıp yalnızlığın keyfini çıkarmayı tercih ettim.

Pensar y re-pensar mucho. Y le debemos mucho a esos años que pasamos en soledad.

bol bol düşünmek ve yeniden düşünmek zorundaydık. Yalnızlık içinde geçirdiğimiz o yıllara çok şey borçluyuz.

[Mujica] Mucho de lo que hoy te digo nació en aquel tiempo de soledad en la cárcel.

Şimdi sana söylediğim şeylerin çoğu o dönemde, hapishanedeki tecrit sırasında doğdu.