Translation of "Peor" in Turkish

0.014 sec.

Examples of using "Peor" in a sentence and their turkish translations:

- El tuyo es peor.
- El vuestro es peor.
- La tuya es peor.
- La vuestra es peor.

Seninki daha kötü.

- Podría ser peor.
- Todo podría ser peor.

Daha kötü olabilirdi.

- Lo peor terminó.
- Ya pasó lo peor.

En kötüsü bitti.

Temíamos lo peor.

En kötüsünden korkuyorduk.

Sucedió lo peor.

En kötü şey gerçekleşti.

Esperaba algo peor.

Daha kötüsünü bekliyordum.

Hoy fue peor.

Bugün daha kötüydü.

- Me ha ido peor.
- He hecho peor que esto.

Daha kötü yaptım.

- ¿Estás preparado para lo peor?
- ¿Estás preparada para lo peor?

En kötüsü için hazır mısın?

- Necesitamos prepararnos para lo peor.
- Debemos prepararnos para lo peor.

En kötüsü için hazır olmalıyız.

- Se pone peor.
- Empeora.

Bu daha da kötüleşiyor.

Me temía lo peor.

En kötüsünden korktum.

Ya pasó lo peor.

En kötüsü geride kaldı.

¿Se podría poner peor?

Bu daha kötü olabilir mi?

Podría ser mucho peor.

Bu çok daha kötü olabilir.

Esto es mucho peor.

Bu çok daha kötü.

Seré tu peor pesadilla.

En kötü kabusun ben olacağım.

Me esperaba lo peor.

En kötüsünü bekliyordum.

Sos peor que yo.

Sen benden daha kötüsün.

Lo hemos hecho peor.

Daha kötüsünü yaptık.

Tom espera lo peor.

Tom kendini en kötüsüne hazırlıyor.

- Este es el peor de todos.
- Esta es la peor de todas.

Bu hepsinin en kötüsüdür.

Estaba mucho peor, en 2012,

Yine 2012 Londra Olimpiyatları açılışında,

Las hembras lo tienen peor.

Dişi tavukları daha da kötüsü bekler.

Para mejor o para peor.

iyi ya da kötü yönde.

La situación es peor aún,

daha da kötüleri olmakta,

O peor, ¿comenzará el saqueo?

Ya da çok daha kötüsü, yağmalar mı başlayacak?

Estamos preparados para lo peor.

Biz en kötüsü için hazırız.

Tom miente peor que Mary.

Tom Mary'den daha kötü bir yalancıdır.

Lo peor está por venir.

Henüz en kötüsü gelmektir.

Va de mal en peor.

O gittikçe kötü oluyor.

Estoy preparado para lo peor.

Ben en kötüsüne hazırım.

Tenemos que esperar lo peor.

En kötüsünü beklemek zorundayız.

Estoy preparada para lo peor.

En kötüsü için hazırım.

Va a ir a peor.

Daha kötü olacak.

No sé qué es peor.

Ben neyin daha kötü olduğunu bilmiyorum.

Para peor, comenzó a llover.

Daha da kötüsü, yağmur yağmaya başladı.

Lo peor ya ha pasado.

En kötüsü zaten bitti.

No puede ir a peor.

Daha kötü olamaz.

Tú eres tu peor enemigo.

Sen, kendi en kötü düşmanınsın.

- Nada es peor que la guerra.
- No hay nada peor que la guerra.

Hiçbir şey savaştan daha kötü değildir.

- Lo peor del verano es el calor.
- Lo peor del verano es la calor.

Yazla ilgili en kötü şey sıcaklık.

- ¿Qué es lo peor que podría suceder?
- ¿Qué es lo peor que podría pasar?

Olabilecek daha kötü şey nedir?

De hecho, me hizo sentir peor.

Aslında, sayesinde kendimi daha da kötü hissettim.

Lo que resta es aún peor.

Bu noktadan sonra, sadece kötüye gidiyor.

Deberías estar preparado para lo peor.

En kötüsü için hazır olmalısınız.

Se estaba mejor cuando era peor.

Bu daha kötüyken, biz daha iyiydik.

Su condición podría haber sido peor.

Onun durumu daha kötü olabilirdi.

¡Esto es peor que una bomba!

Bu bir bombadan daha kötü!

Hoy me siento peor que ayer.

Bugün dün hissettiğimden daha kötü hissediyorum.

No hay nada peor que eso.

Ondan daha kötü bir şey yoktur.

Me estoy preparando para lo peor.

En kötüsü için hazırlanıyorum.

Tengo el peor trabajo del mundo.

Dünyadaki en kötü işe sahibim.

Nada puede ser peor que eso.

Hiçbir şey ondan daha kötü olamaz.

Tom está preparado para lo peor.

Tom en kötüsü için hazır.

Tom lo hizo peor este año.

Tom bu yıl en kötüsünü yaptı.

Es peor de lo que pensaba.

Düşündüğümden daha kötü.

Eres la peor mentirosa del mundo.

Sen dünyadaki en kötü yalancısın.

¿Cuál es la peor situación posible?

En kötü durum senaryosu nedir?

Nos sumergiremos en una crisis peor.

Daha kötü bir krizin içine gireceğiz.

Te deberías preparar para lo peor.

En kötüsü için hazırlanmalısın.

Tienes que prepararte para lo peor.

En kötüsü için kendinizi hazırlamalısınız.

La situación está cada vez peor.

- Durum her geçen gün kötüleşiyor.
- Durum gün be gün kötüleşiyor.

Tom es su propio peor enemigo.

Tom, kendisinin en kötü düşmanı.

Tom se preparó para lo peor.

Tom kendini en kötüsüne hazırladı.

El peor virus es el capitalismo.

En kötü virüs kapitalizmdir.

Pero aún peor, mi médico me sentó

Fakat daha kötüsü, doktorum beni oturttu

"Podría ser peor; al menos soy blanco".

"Daha kötü olabilirdi. En azından beyazım."

La situación fue de mal en peor.

Durum gitgide daha da kötüleşti.

Es aún peor de lo que parece.

Göründüğünden daha da kötüdür.

Siempre debemos estar preparados para lo peor.

Her zaman en kötü için hazırlıklı olmalıyız.

El tiempo iba de mal en peor.

- Hava daha da kötüye gidiyordu.
- Hava gittikçe kötüleşiyordu.

Las cosas van de mal en peor.

- İşler gittikçe daha kötü bir hal alıyor.
- Meseleler gittikçe kötüleşiyor.

Fue el peor momento de mi vida.

Hayatımın en kötü anıydı.

¡Eso es lo peor que puedes hacer!

Yapabileceğiniz en kötü şey budur!

Este es el peor lugar del mundo.

Bu, dünyadaki en kötü yerdir.

Fue el peor día de mi vida.

Yaşamımın en kötü günüydü.

Pensemos en lo peor que podría pasar.

Olabilecek en kötü şeyi düşünelim.

Fui el peor estudiante en la clase.

Sınıftaki en kötü öğrenciydim.

No hay nada peor que la soledad.

Yalnızlıktan daha kötü bir şey yok.

Lo peor de Estambul es el tráfico.

İstanbul'un en kötü yanı trafiktir.

En lo peor, tendrá una nota media.

En kötü ihtimalle vasat bir not alır.

Gracias a Dios, lo peor ya pasó.

Allah'a şükür en kötüsünü atlattık.

El clima se ponía cada vez peor.

Hava gittikçe kötüleşiyor.

Él se ha preparado para lo peor.

O en kötüsü için hazırlık yaptı.

¿Qué es lo peor que podría suceder?

Olabilecek daha kötü şey nedir?

¡Quizás soy el peor cantante del universo!

Ben belki de evrendeki en kötü şarkıcıyım!

Hoy el clima está peor que ayer.

Bugün hava dünkünden daha kötü.

Jacob Coxey estaba listo para lo peor.

Jacob Coxey en kötüsü için hazırdı.

Lo peor del invierno es la nieve.

Kış hakkındaki en kötü şey kardır.

Es lo peor que nos ha pasado.

Bu, bizim başımıza gelen en kötü şey.

- Puedo ser tu mejor amiga o tu peor enemiga.
- Puedo ser tu mejor amigo o tu peor enemigo.

Ben senin en iyi arkadaşın ya da en kötü düşmanın olabilirim.

“He tenido la peor cita de mi vida”.

" Bu hayatımın en berbat buluşmasıydı"