Translation of "Tratar" in Turkish

0.023 sec.

Examples of using "Tratar" in a sentence and their turkish translations:

¡Tienes que tratar!

Denemek zorundasın!

¡Tratar con cuidado!

Dikkatli tutun.

Déjame tratar otra vez.

- Tekrar deneyeyim.
- Yine deneyeyim!
- Gene deneyeyim!

Tenemos que tratar la soledad.

Yalnızlığa bir çözüm bulmalıyız.

Y para tratar estos problemas,

Bu sorunları da çözebilmek için

Poderlo tratar como una enfermedad.

bir hastalık gibi ele almalıyız.

Tom es difícil de tratar.

Tom'u idare etmek zor.

Es difícil tratar con Tom.

Tom'la uğraşmak zordur.

Eso es extremadamente difícil de tratar.

tedavisi aşırı zor şeyler.

No tiene caso tratar de escapar.

Kaçmaya çalışmanın faydası yok.

Deberías tratar de optimizar tu tiempo.

Zamanını en iyi şekilde kullanmaya çalışmalısın.

¿Cómo vamos a tratar este asunto?

Bu sorunla nasıl başa çıkmalıyız?

tratar de arrebatar ese mercado, conocerlo, organizarlo,

piyasada hâkim olmaya çalışmalı, onu tanıyıp düzenlemeliyiz

Debemos tratar de conservar nuestros recursos naturales.

Doğal kaynaklarımızı korumaya çalışmalıyız.

Ella estaba cansada de tratar de convencerlo.

Onu ikna etmeye çalışmaktan yoruldu.

Yo no sé como tratar con niños.

Çocuklarla nasıl başa çıkacağımı bilmiyorum.

Ella es una persona difícil de tratar.

O ilgilenmesi zor bir insandır.

Deberíamos tratar a los otros con sinceridad.

Başkalarına samimi davranmalıyız.

Un problema tal es difícil de tratar.

Böyle bir sorun ile uğraşmak zordur.

Él es bueno para tratar con niños.

Çocuklarla ilgilenmede iyidir.

Tom es un hombre difícil de tratar.

Tom üstesinden gelinecek zor bir adamdır.

Tom no quiere tratar este problema ahora.

Tom şu anda bu sorunla ilgilenmek istemiyor.

Para digitalizar la empatía para tratar este problema.

empatiyi dijitalleştirmekte ve bu soruna çözüm bulmakta kullanabiliriz.

No debo tratar de sobrepasar a un león...

Bir aslandan koşarak kurtulmaya çalışmamalıyım

Es tratar de ponerme fuera de la ecuación.

kendimi denklemden çıkarmak.

Y el tratar de proporcionar respuestas y soluciones

muhtemel sonucun başarısızlık olduğu probleme bile

Para tratar de retrasar la propagación del cáncer.

yavaşlatmanın mümkün olup olmadığını görmeye karar verdik.

Podrías tratar de ser un poco más civilizado.

- Biraz daha medeni olmayı deneyebilirsiniz.
- Biraz daha medeni olmayı deneyebilirsin.

Es vergonzoso tratar tan cruelmente a un niño.

Bir çocuğa çok zalimce davranmak utanç verici.

Pensé que íbamos a tratar de ser amigos.

Arkadaş olmayı deneyeceğimizi sandım.

Deberíamos tratar de entendernos el uno al otro.

Biz birbirimizi anlamaya çalışmalıyız.

No tiene caso tratar de resolver este problema.

Bu sorunu çözmeye çalışmanın faydası yok.

¿Deberíamos ir y tratar de encontrar a Tom?

Gitmemiz ve Tom'u bulmaya çalışmamız gerekiyor mu?

Tom no sabe tratar apropiadamente a sus empleados.

Tom çalışanlarına düzgün bir şekilde nasıl davranacağını bilmiyor.

A veces, Tom puede ser difícil de tratar.

Tom'la ilgilenmek ara sıra zor olabilir.

En lugar de tratar los problemas que nos aquejan,

yüzümüze bir gülümseme yerleştiririz,

Y tratar de hacerlo divertido y fácil de explorar.

eğlenceli ve keşfetmesi kolay olmak.

Hay que tratar de vivir como viven las mayorías.

çoğunluk gibi yaşamayı denemen gerekir.

Una infección viral sin tratar puede dañar al corazón.

Viral enfeksiyona dikkat edilmezse kalbe zarar verebilir.

Aquel profesor tiene habilidad para tratar a los alumnos.

Öğretmen, öğrencilerle iyi başa çıkıyor.

En la política hay que tratar de elegir, queridos compañeros,

Sevgili yoldaşlar, politikada

Deberías tratar de hacerte el hábito de usar tus diccionarios.

Sözlüklerini kullanma alışkanlığı oluşturmaya gayret etmelisin.

El hombre estaba acostumbrado a tratar esta clase de heridas.

Adam bu tür yarayı tedavi etmeye alışkındı.

Tenemos que tratar con el mismo problema año tras año.

Aynı eski sorunla her yıl uğraşmak zorundayız.

Si quieres hacer eso, no voy a tratar de detenerte.

Bunu yapmak istiyorsan, seni durdurmaya çalışmayacağım.

Tiene que estar loco para tratar a sus padres así.

Ailesine böyle davrandığı için deli olmalı.

Uno no puede ser siempre perfecto. Lo importante es tratar.

Her zaman mükemmel olunmaz.Önemli olan çabalamaktır.

Supongo que podríamos tratar de encontrar a Tom nosotros mismos.

Sanırım Tom'u kendimiz bulmaya çalışabiliriz.

La compañía ha enviado varios agentes para tratar el asunto.

Şirket konuyu görüşmek için birkaç temsilci gönderdi.

Necesité mucho coraje para tratar de comer esa extraña comida.

Ben o garip yemeği yemeyi denemek için çok cesarete ihtiyacım vardı.

Pensé que iba a tratar de comer comida mejicana hoy.

Bugün Meksika yemeği yemeyi deneyeceğimi düşündüm.

Que estén comprometidos para cambiar la manera de tratar la adicción.

ve opiyat bağımlılığına yaklaşımımızda değişiklik yapmaya kararlı olmalıyız.

Y a tratar de aprender un poco sobre cosas más generales,

matematik zihnimden çıkmama ve gerçek matematikçilerle

Pero esto no es suficiente para tratar de destruir lo turco

ama bu yetmiyor Türklüğü de yok etmeye çalışıyor

- Él es difícil de tratar.
- Es difícil llevarse bien con él.

Onunla iyi geçinmek zordur.

Habiendo fallado dos veces, William ya no quería tratar otra vez.

İki kez başarısız olduktan sonra, William tekrar denemek istemedi.

Hay un problema con la impresora. Voy a tratar de arreglarlo.

Yazıcı ile ilgili bir sorun var, onu deneyip onaracağım.

Sé que no es fácil, pero al menos tienes que tratar.

Bunun kolay olmadığını biliyorum, ama en azından denemelisin.

¿Cuál es el mejor modo de tratar con la gente estúpida?

Aptal insanlarla uğraşmak için en iyi yol nedir?

Dudo que Tom siquiera esté interesado en tratar de aprender ruso.

Tom'un Rusça öğrenmeye çalışmakla ilgilendiğinden bile şüpheliyim.

Y no todos quieren tomar drogas para tratar afecciones de salud mental.

herkes akıl sağlığı durumlarını tedavi etmek için ilaç almak istemeyebilir.

"Comiencen a tratar a las personas con amor y respeto ahora mismo.

"Şu an bu insanlara sevgi ve saygıyla davranmaya başlayın.

Para tratar de entender por qué odian a la gente como yo,

ve benim gibi insanlardan neden nefret ettiklerini anlamaya çalışacaktım

Decidí tratar de aprender el esperanto, sólo para tener una experiencia nueva.

Sadece yeni bir deneyim kazanmak için Esperanto öğrenmeyi denemeye karar verdim.

Tom no tenía derecho de tratar a Mary así como lo hizo.

Tom'un Mary'ye o şekilde davranmaya hakkı yoktu.

Y tratar de que salga. Hay menos posibilidad de que me pique así,

Onu bu şekilde çıkartabilirim. Bu şekilde ısırılma ihtimalim daha az

Nunca lograron cruzar el río. El papel del mariscal se limitó a tratar

asla nehri geçemedi. Mareşal'in rolü,

- Es inútil intentar convencerle de eso.
- Es inútil tratar de convencerlo de eso.

Onun hakkında onu ikna etmeye çalışmanın faydası yok.

Podrías al menos tratar de ser más cortés, aunque no sea tu naturaleza.

Senin gibi olmasa bile en azından biraz daha kibar olmayı deneyebilirsin.

Sino que tienes que tratar a las personas con respeto y tener cuidados compasivos.

ama insanlara saygı ve anlayışla davranmak zorundasınız.

Ella parecía revolcarse en su miseria en vez de tratar de recuperarse del desastre.

O felaketten kurtulmaya çalışmak yerine kederi içinde debeleniyor gibi görünüyordu.

Existe una necesidad urgente de encontrar un método más efectivo para tratar esta enfermedad.

Bu hastalığı tedavi edecek daha etkili bir yönteme acil olarak ihtiyaç var.

- ¿Cómo puede uno tratar el mundo con seriedad cuando el mundo mismo es tan ridículo?
- ¿Cómo puede un hombre tratar al mundo con seriedad cuando el mundo en sí mismo es tan ridículo?

Dünyanın kendisi çok saçmayken birisi nasıl bu kadar ciddi olabiliyor!

Él transmite que sabe cómo tratar las ayudas y le dirá dónde se esconde el abeto.

aidsin tedavisini bildiğini ve ladinin nerede saklandığını da söyleyeceğini iletiyor

- Vamos a intentar tratar a los demás con respeto.
- Tratemos de tratarnos unos a otros con respeto.

Birbirimize saygıyla davranmaya çalışalım.

No creo que la gente deba temerles, pero hay que respetarlos. Debemos protegerlos y no tratar de matarlos.

Bence insanlar onlardan korkmaktansa saygı göstermeli. Onları korumalıyız ve öldürmeye çalışmamalıyız.

- Tom perdió la vida al tratar de salvar a Mary.
- Tom se murió tratando de rescatar a Mary.

Tom Mary'yi kurtarmaya çalışırken öldü.

Sí, quieren escapar, pero a veces causan daños colaterales al tratar de salir y vemos eso en los ataques.

kaçmak isterler ama bazen gitmeden biraz zarar vermek isterler. Saldırılarda bunu görüyoruz.

Hacer llegar tu mensaje es mucho más importante que tratar de decirlo exactamente como lo haría un hablante nativo.

Mesajınızı anlatmak bir yerlinin tam olarak söyleyeceği gibi onu söylemeye çalışmaktan çok daha önemlidir.

Si no empiezas a tratar a la gente con un poco más de respeto, la gente podría comenzar a evitarte como a la plaga.

Eğer insanlara biraz daha saygılı davranmaya başlamazsan, insanlar senden vebalı gibi kaçınmaya başlayabilir.

El ciempiés del bosque asiático puede ser malo, pero no es tan maligno. En la medicina china, usan su veneno para tratar ataques y lesiones de piel.

Asya orman kırkayağı zararlı olabilir, ama hepten kötü değildir. Zehri, Çin tıbbında nöbetleri ve cilt yaralarını iyileştirmek için kullanılır.