Translation of "Alcanza" in Turkish

0.004 sec.

Examples of using "Alcanza" in a sentence and their turkish translations:

No me alcanza pagar tanto.

Çok fazla para ödeyemiyorum.

No me alcanza comprar eso.

Ben onu satın almayı göze alamam.

Por fin, nos alcanza para comprar una casa.

Sonunda bir ev bulabiliriz.

- ¿Me alcanzas la leche?
- ¿Me alcanza la leche?

Bana sütü uzatır mısın?

Empecé a notar que no alcanza con los eventos.

bu etkinliklerin yeterli olmadığının farkına varıyorum.

Hannibal lo persigue y lo alcanza dos días después.

Hannibal kovalıyor ve iki gün sonrasında ona yetişiyor.

No me alcanza una cámara arriba de 300 dólares.

Ben, 300 doların üzerindeki bir kamerayı maddi olarak karşılayamam.

Ella quiere comprar un coche, pero no le alcanza.

O, bir araba satın almak istiyor fakat göze alamıyor.

El nuevo proceso de producción alcanza un alto rendimiento.

Yeni üretim süreci, yüksek verim elde eder.

Nuestra compañía alcanza ventas anuales de mil millones de yenes.

Firmamızın yıllık satışları bin milyon yen'tir.

A los cien grados celcius el agua alcanza el hervor.

Su yüz derecede kaynar.

No me alcanza rentar una casa de este tipo en Tokio.

- Böyle bir evi Tokyo'da kiralamaya gücüm yetmez.
- Tokyo'da böyle bir ev kiralamaya bütçem elvermez.

- El que no llora no mama.
- El éxito no se alcanza fácilmente.

- Başarı kolayca gelmiyor.
- emeksiz yemek olmaz.

¿Cómo se alcanza el equilibrio entre el trabajo y la vida privada?

İş ve kişisel yaşam arasında bir dengeye nasıl ulaşabiliriz?

La falta de sueño poco a poquito alcanza a afectar la salud.

Uyku eksikliği yavaş yavaş sağlığı etkileyebilir.

- No me alcanza comprar un coche usado.
- No me puedo permitir comprarme un coche de segunda mano.

- Kullanılmış bir araba almayı göze alamam.
- İkinci el araba almaya param yetmez.
- İkinci el araba alacak param yok.

Vemos la estrella como lo éramos hace años. Porque esa imagen nos alcanza con la velocidad de la luz.

Yıldızın biz yıllar önceki halini görüyoruz. Çünkü o görüntü bize ışık hızıyla ulaşıyor.

- El asiento trasero del auto alcanza para tres personas.
- En el asiento de atrás del coche caben 3 personas.

Arabanın arka koltuğu üç yolcu alır.

- Poca gente alcanza a vivir para los cien años de edad.
- Pocas personas viven hasta los cien años de edad.

- Az sayıda kişi yüz yaşına kadar yaşar.
- Çok az kişi yüz yaşına kadar yaşıyor.

La civilización se parece a un niño: viene al mundo, alcanza la madurez, se hace mayor, envejece, y finalmente también muere.

Medeniyet, bir çocuğa benzer ki; dünyaya gelir, rüşdüne erer, büyür, ihtiyarlar ve sonunda da ölür.