Translation of "Sexo" in Turkish

Eu amo sexo anal.

Ben anal seksi seviyorum.

O sexo é prazeroso.

Seks zevklidir.

Sexo é importante para mim.

Seks benim için önemli.

Alguns animais mudam de sexo.

Bazı hayvanlar cinsiyet değiştirir.

Sexo não é um troféu.

Seks bir ganimet değildir.

Eles querem sexo, riqueza e fama.

Onlar seks, zenginlik ve ün istiyorlar.

Você faria sexo comigo por um milhão de dólares?

Bir milyon dolar için benimle seks yapmak ister misin?

Há muito sexo e violência nos filmes de hoje.

Bugünün filmlerinde çok fazla seks ve şiddet vardır.

Quando foi a última vez que você fez sexo?

En son ne zaman seks yaptın?

Alguém me convidou para fazer sexo e eu aceitei.

Biri beni seks yapmak için davet etti ve ben kabul ettim.

Meu namorado e eu fizemos sexo no primeiro encontro.

Erkek arkadaşım ve ben ilk buluşmamızda seks yaptık.

Nüzhet Gökdoğan é uma primeira acadêmica astrônoma do sexo feminino

Nüzhet Gökdoğan o bir gök bilimci ilk kadın akademisyen

- Quero fazer amor com ela.
- Quero fazer sexo com ela.

Onunla sevişmek istiyorum.

Muitos dos melhores chefes do mundo são do sexo masculino.

Dünyanın en iyi şeflerinin birçoğu erkektir.

Tom é contra o casamento entre pessoas do mesmo sexo.

Tom eşcinsel evliliklere karşıdır.

Os filmes nos dias de hoje estão cheios de sexo.

Filmler bugünlerde seks dolu.

- Tom e Maria fazem sexo cerca de uma vez por semana.
- O Tom e a Maria fazem sexo cerca de uma vez por semana.

Tom ve Mary haftada bir kez sevişirler.

Não discrimine as pessoas baseando-se em sua nacionalidade, sexo ou profissão.

İnsanlara milliyet, cinsiyet veya meslek temelinde ayrımcılık yapmayın.

Tom foi acusado de assédio sexual pelas suas colegas do sexo feminino.

Tom kadın meslektaşlarına cinsel tacizle suçlandı.

Um intelectual é uma pessoa que descobriu algo mais interessante que sexo.

Bir aydın, seksten daha ilginç bir şey keşfetmiş bir kişidir.

Um intelectual é alguém que descobriu algo mais interessante do que sexo.

Bir aydın, seksten daha ilginç bir şey keşfetmiş bir kişidir.

Taiwan será o primeiro país asiático a legalizar casamento entre o mesmo sexo.

Tayvan, eşcinsel evliliği resmi kılan ilk Asya ülkesi oldu.

Cinquenta e dois por cento das mulheres britânicas preferem chocolate do que sexo.

Britanyalı kadınların yüzde elli ikisi çikolatayı sekse tercih ediyor.

Dois alunos do sexo masculino dividindo um guarda-chuva? É uma situação bem estranha.

Bir şemsiyeyi paylaşan iki erkek öğrenci ha? Bu oldukça tuhaf bir durum.

Eu acredito que a liberação sexual foi completamente mal interpretada. O pornô mata o sexo.

Cinsel kurtuluşun tamamen yanlış anlaşıldığına inanıyorum. Porno seksi öldürüyor.

Mary ficou chocada quando foi informada de que Tom tinha feito sexo com a prima dele.

Mary, Tom'un kuzeni ile seks yaptığını öğrendiğinde şok oldu.

Todos os esqueletos foram decapitados, e a análise mostrou que eram todos do sexo masculino, a maioria

Tüm iskeletlerin kafaları kesilmişti ve analizler onların hepsinin erkek olduğunu, çoğunlukla

O amor é a resposta. Mas, enquanto a gente espera a resposta, o sexo formula umas perguntas muito interessantes.

Sevgi cevaptır. Ancak cevabı beklerken seks, bazı oldukça iyi sorular ortaya çıkarmaktadır.