Examples of using "Para" in a sentence and their turkish translations:
Onlara eve gelmelerini söyle.
Şuna bak!
Dur!
Tom'a bakmak için geri döndüm.
Şuna bak.
Bu sizin için.
Onu bana gönder.
bizim için at onları için tırtıl
Bana bak.
Kenara çekil!
Arkana bak!
Onlara sor.
Eve git.
Onları arayacağız.
Eve gitmem söylendi.
Eve git dedim.
Japonya'ya öğretmek için değil yazmak için geldim.
Onu bana getirin.
Tamam, geri çekil!
Tamam. Geri çekil!
getirdiklerini duyduk.
Aşağıya mı?
Avusturalya'ya
Ne için?
İleri!
Dur!
Gölgelerden çıkıp aydınlığa dönmeleri için.
Pekâlâ, aşağı ve sağa doğru iniyoruz.
camiye değil eve koşardık
Ben acele ile eve gittim.
Tom'a bakma. Bana bak.
Arkadaşlarımızı görmek için eve gittik.
Sana yalan söylemek için hiçbir nedenim yok.
Şikayet etmeyi kes.
Bu turistler içindir.
Burada mı yoksa paket mi istersiniz?
O benim işime yaradı.
O senin için.
Boston'a gideceğim.
Bunu ona verme. Bana ver.
Yaşamak için çalış; çalışmak için yaşama!
Yaşamak için çalışın, çalışmak için yaşamayın.
Tom sana bakmayı sürdürüyor.
Biz onu arayacağız.
Çalışabilmek için odama gidiyorum.
Erkek ve kadın şapkaları satılıktır.
Ona telefon ettim.
Yemek için yaşıyorum, ve yaşamak için yemiyorum.
Tom müzik öğrenimi için Boston'a gitti.
O benim için.
İstanbul'a gideceğim.
- Boston'a iş aramaya geldim.
- Boston'a iş bulmaya gelmiştim.
- Boston'a iş bakmak için gelmiştim.
Eve gitmekte özgürsün.
Partiye geri dön.
- Tom sana yalan söyledi.
- Tom size yalan söyledi.
Doğum günün kutlu olsun! Doğum günün kutlu olsun! Mutlu yıllar, sevgili Mary! Doğum günün kutlu olsun!
Herkes için zaman var.
Bunu Tom'a yaptırabilir miyim?
- Ölmeye hazırım.
- Ölmek için hazırım.
Tom, Avustralya'ya gitmeyi dört gözle bekliyor.
Ne zaman geleceğini onlara söyledin mi?
Onlar konuşmaya hazır mı?
Bu sizin için değil.
Onlara söylemeliyim.
- Elveda demek için annemi aradım.
- Hoşçakal demek için anneme telefon ettim.
- Seni takip etmeye hazırım.
- Sizi takip etmeye hazırım.
Sana kahve yaptım.
Yiyecek bir şey ister misin? Yiyecek bir şey ister misin?
yiyecek taşıdım, içine yiyecek koyup ağaçlara astım.
peki, Trump hiç durur mu? tabi ki de durmuyor
Yaşamak için yeriz, yemek için yaşamayız.
Çekinme.
O, müzik okumak için Avusturya'ya gitti.
İngilizce öğrenmek için yurt dışına gitti.
Sadako, onlara gülümsedi.
Gitmek için hazır mıyım?
Yatmaya gitmek için çok erken.
Onları bana göster.
Onu bana göster.
Öğrencileri odanın içine çağırdı.
- Onu aradın mı?
- Ona telefon ettin mi?
Hiçbir şey ebediyen sürmez.
Bu ne için kullanılır?
Bunu benim için yap.
Arabaya geri dön.
Hey, bana bak.
Tom bir ziyaret için Boston'a geliyor.
Gökyüzüne bak.
Oraya gitme.
Parlak kelebekler oradan oraya uçtu.
Bu Tom ve Mary içindi.
Tom Mary'ye şarkı söyledi.
Temiz hava almak için dışarı çıktı.