Translation of "Cobre" in Turkish

0.003 sec.

Examples of using "Cobre" in a sentence and their turkish translations:

Existem câmaras de cobre bloqueadas

kilitli bakır odaları var

Também existem câmaras de cobre seladas

birde mühürlü bakır odaları mevcut

Agora cobre a distância em 20 anos

mesafeyi 20 yılda kat ediyor artık

O garoto roubou a moeda de cobre.

Çocuk bakır sikkeyi çaldı.

O bronze é composto de cobre e estanho.

Bronz, bakır ve kalaydan oluşmaktadır.

O mar cobre grande parte da superfície do globo.

Deniz dünyanın yüzeyinin çoğunu örter.

- Não seja rigoroso demais consigo mesmo!
- Não se cobre tanto.

- Kendine bu kadar katı olma.
- Kendine karşı bu kadar katı olma.
- Bu kadar yüklenme kendine.

O mar cobre cerca de três quartos da superfície da Terra.

Deniz dünya yüzeyinin yaklaşık dörtte üçünü kapsamaktadır.

Passa despercebida na escuridão. Mas os passos ressoam no gelo que cobre o mar.

Karanlık gizlenmesini sağlıyor. Ama yere bastığında çıkan titreşimler buz denizinde yankılanıyor.

Minha avó colheu um punhado de grãos verdes, despejou-os em uma panela velha, torrou-os pacientemente, triturou-os em um almofariz de madeira com um pilão de cobre, comprimiu cuidadosamente o resultado em uma antiquada cafeteira húngara, colocou-a em um bandeja e, duas horas mais tarde, tínhamos café.

Anneannem bir avuç yeşil fasulyeyi çıkardı. Onları eski bir tavanın içine döktü. Sabırla onları kızarttı, bakır kulplu bir ahşap el değirmeninde öğüttü, sonucu eski moda bir Macar espresso makinesi içine sıktı, onu bir tepsiye koydu ve iki saat sonra, o kahveydi.