Examples of using "Tanto" in a sentence and their turkish translations:
Her neyse!
Daha iyi ya!
Ve tozlu.
Çok fazla çalışma.
Çok uzun zaman oldu.
Bu kadar çok kan asla görmedim.
Tom çok fazla içmezdi.
Senin kadar çok çalışıyorum.
Çok fazla uyumam.
Laurie'yi çok seviyorum.
Seni çok kıskanıyorum.
Bu o kadar büyük bir anlaşma değil.
Ben bu kadar değiştim mi?
Sen bana çok veriyorsun.
- Başım çok ağrıyor.
- Başım felaket ağrıyor.
Hem yağmur yağıyor hem de rüzgar esiyor.
O çok uzun zaman önce oldu.
Umursamazdım.
Büyük bir potansiyele sahipsin.
Tom'un çok fazla potansiyeli var.
Senden çok nefret ediyorum.
Herkes çok sıkı çalıştı.
Neden bu kadar çok nefret?
Aşırı şişmanlama!
Senden çok şey öğreniyorum.
Çalışmam gerektiği kadar çok çalışmıyorum.
Tom neden bu kadar çok yalan söylüyor?
Hem Tom hem de ben zenginiz.
Keşke bu kadar çok sigara içmesen.
Tabii şu sıralar çok değil.
Çok fazla sigara içmemelisin.
Eskisi kadar çok çalışmaz.
Niçin bu kadar uzun sürdü?
Nasıl bu kadar kilo verdin?
Benim hakkımda çok fazla endişelenme.
Tom ve Mary her ikisi de güldü.
Ben sana çok sarılmak istedim.
Tom benim için çok şey yaptı.
O kadar uzun beklemek istemiyorum.
Bu kadar endişelenme.
Tom ve Mary her ikisi de gülümsedi.
Neden bu kadar çok ağladın?
Bu kadar çok yememeliydim.
Hâlâ yapacak çok iş kaldı.
- Çok fazla ortak noktamız var.
- Çok fazla ortak yanımız var.
Tom ve ben her ikimiz de güldük.
Mary neden çok ağlıyor?
Ben o kadar çok uyumam.
Seni çok özlüyorum.
Ben o kadar çalışmam.
İstediğin kadar konuşabilirsin.
Yapacak çok şeyim var.
Onu o kadar biliyor musunuz?
Çok endişelenmemeye çalış.
Bu artık o kadar çok zarar vermiyor.
Tom yediğim kadar çok yedi.
- Seni çok özledim.
- Seni çok fazla özledim.
Neden bu kadar bağırdığımı bilmiyorum.
Onun hakkında o kadar çok düşünmüyorum.
Neden bu kadar uzun süre oradasın?
Neden sincapları bu kadar çok seviyorsun?
Bugün istediğin kadar yiyebilirsin.
Ben eskisi kadar çok ağır kaldıramam.
Bu kadar çok dondurma yememeliydin.
O kadar çok sigara içmemeni tercih ederim.
O, balıklar hakkında o kadar şeyi nasıl öğrendi?
- Seni çok özledim.
- Seni çok özledim!
Hem Nancy hem de Jane okulda yoktu.
Boston'u neden o kadar çok seviyorsun?
Yapmam gerektiği kadar sık piyanoyu pratik yapmıyorum.
Hem kedileri hem de köpekleri severim.
Tom o kadar çok para harcamamış olmayı diledi.
Çok fazla sigara içmekten, dişleri sararmış.
Ben eskiden olduğu kadar et yemiyorum.
Benim gibi sohbette kötü olan birinin
Yiyecek çok... ...zaman az.
sizlere paylaşmak istedim o kadar
Peki Karun bu kadar parayı nerede saklıyordu?
İstasyon oldukça uzaktır.
- O kadar çok yemeyin. Şişmanlarsınız.
- O kadar çok yeme. Şişmanlayacaksın.
Öylesine bir şoktu.
O kadar çok para asla görmemiştim.
Çok fazla zaman kaybettiğim için çok üzüldüm.
Hem İngilizce hem de Fransızca konuşur.
Tom bu kadar çok yememeliydi.
Bu kadar çok şeker yememeye çalışıyorum.
Bu kadar çok çalışmak zorunda değilsiniz.
Neden benden bu kadar çok nefret ediyorsun?
Kaldığın sürece kalmayı planlıyorum.
Hem Tom hem de Mary şaşkındı.
Harika bir partiyi kaçırmışsın!
Nasıl oluyor da bu kadar çok şey biliyorsun?
O çok fazla yemekten hastaydı.
Çok gürültücü olma, lütfen.
Tom ve Mary'nin her ikisi de Fransızca öğreniyorlar.