Examples of using "Superfície" in a sentence and their turkish translations:
Yüzeye olabildiğince hızlı çıkıp...
Bu yüzey engebelidir.
Bu çok ciddi bir arazi!
...ve yüzey sularını aydınlatıyor.
dipteki zengin besinleri kaldırarak burayı dünyanın
Birdenbire, yüzeye doğru uzandı.
Bu masanın yüzeyi pürüzsüz.
Denizaltı sonunda yüzeye çıktı.
Modifiye bir uzvuyla yüzeye vuruyor.
...yüzeydeki güçlü akıntılar tarafından dağıtılsınlar.
dış yüzeyindeki buzul erimeye başlıyor
İnsanlar, metal gibi, sadece yüzeyde parlar.
Deniz dünyanın yüzeyinin çoğunu örter.
mars yüzeyinden kopan bazı parçalar dünyaya düşmüştü
Ama bırakmadı. Elimin üstünde yüzeye geldi.
Dünya'nın yüzeyinin dörtte üçü sudur.
Titan'ın yüzeyindeki yerçekimi 0.14 g'dir.
Dünya'nın dörtte üçü sularla kaplıdır.
Ülke dünya yüzeyinin küçük bir bölümünü kaplar.
Deniz dünya yüzeyinin yaklaşık dörtte üçünü kapsamaktadır.
Güneş batarken, yüzey serinliyor.
Yeni Ay'ın oluşturduğu gelgitten faydalanarak binlerce soydaşıyla beraber yüzeye çıkıyor.
Gölgenizi suyun yüzeyinden uzak tutmak için dikkat etmelisiniz.
Bir yeraltı madeni, yüzeydeki sıcaklıktan 20-30 derece daha serin olabilir.
Kamera, bu ceket gibi koyu bir yüzeyin içinde ve bir renk tüm çerçeveyi karanlığa gömüyor.
Güneş batıyor. Fokların avladığı balıklar derinlerden yukarı çıkıyor.
büyük pramit'in tabanının yüzeyi pramit'in yarısının iki katına bölünürse pi sayısı çıkıyor karşımıza