Translation of "Superfície" in Turkish

0.010 sec.

Examples of using "Superfície" in a sentence and their turkish translations:

Fui rapidamente à superfície.

Yüzeye olabildiğince hızlı çıkıp...

Esta superfície é irregular.

Bu yüzey engebelidir.

Esta superfície não é brincadeira.

Bu çok ciddi bir arazi!

... iluminando as águas à superfície.

...ve yüzey sularını aydınlatıyor.

Trazem à superfície nutrientes do fundo

dipteki zengin besinleri kaldırarak burayı dünyanın

De repente, ele procura a superfície.

Birdenbire, yüzeye doğru uzandı.

A superfície desta mesa é polida.

Bu masanın yüzeyi pürüzsüz.

O submarino finalmente veio à superfície.

Denizaltı sonunda yüzeye çıktı.

Com um membro modificado, ele bate na superfície.

Modifiye bir uzvuyla yüzeye vuruyor.

Para serem dispersos por correntes fortes na superfície.

...yüzeydeki güçlü akıntılar tarafından dağıtılsınlar.

A geleira em sua superfície externa começa a derreter

dış yüzeyindeki buzul erimeye başlıyor

As pessoas, como os metais, só brilham na superfície.

İnsanlar, metal gibi, sadece yüzeyde parlar.

O mar cobre grande parte da superfície do globo.

Deniz dünyanın yüzeyinin çoğunu örter.

Algumas peças quebrando da superfície de Marte caíram na terra

mars yüzeyinden kopan bazı parçalar dünyaya düşmüştü

Mas não o fez. Ficou na mão até à superfície.

Ama bırakmadı. Elimin üstünde yüzeye geldi.

Três quartos da superfície da terra são cobertos por água.

Dünya'nın yüzeyinin dörtte üçü sudur.

A Gravidade na superfície de Titã é de 0,14 g.

Titan'ın yüzeyindeki yerçekimi 0.14 g'dir.

Três quartos da superfície da Terra estão cobertos por água.

Dünya'nın dörtte üçü sularla kaplıdır.

A terra ocupa a menor porção da superfície da terra.

Ülke dünya yüzeyinin küçük bir bölümünü kaplar.

O mar cobre cerca de três quartos da superfície da Terra.

Deniz dünya yüzeyinin yaklaşık dörtte üçünü kapsamaktadır.

Com o sol a pôr-se, torna-se mais fresco à superfície.

Güneş batarken, yüzey serinliyor.

Ajudados pela maré da lua nova, muitos milhares da sua espécie sobem até à superfície.

Yeni Ay'ın oluşturduğu gelgitten faydalanarak binlerce soydaşıyla beraber yüzeye çıkıyor.

E tenho de ter atenção à minha sombra. Se a minha sombra se notar na superfície,

Gölgenizi suyun yüzeyinden uzak tutmak için dikkat etmelisiniz.

Uma mina subterrânea pode ser até seis graus mais fresca do que a temperatura à superfície.

Bir yeraltı madeni, yüzeydeki sıcaklıktan 20-30 derece daha serin olabilir.

A câmera aparece em uma superfície escura - como esta jaqueta, e uma cor obscurece todo o quadro.

Kamera, bu ceket gibi koyu bir yüzeyin içinde ve bir renk tüm çerçeveyi karanlığa gömüyor.

À medida que o Sol se põe, os peixes de que os ursos-marinhos se alimentam vêm à superfície.

Güneş batıyor. Fokların avladığı balıklar derinlerden yukarı çıkıyor.

Se a superfície da base do pramit grande for dividida em duas vezes a metade do pramit, o número pi será exibido.

büyük pramit'in tabanının yüzeyi pramit'in yarısının iki katına bölünürse pi sayısı çıkıyor karşımıza