Examples of using "Pozostać" in a sentence and their turkish translations:
Biz tetikte kalmalıyız.
Objektif kalmak zordur.
Orada bir hafta kalmayı planlıyorum.
Hastanede kalmak zorunda mıyım?
Hiçbiri sürünün güvenli ortamını bırakmak istemez.
Gerçeğin keşfi bilimin tek amacı kalmalıdır.
Bulunduğumuz yerde de kalabiliriz.
Demek buradan karşıya geçmemi ve yüksekte kalmamı istiyorsunuz?
Ona nasıl sağlıklı kalınacağına dair nasihat ediyor.
Tom ve Mary çocukların iyiliği için evli kalmak zorundalar.
Ama sıcak yağmur ormanı geceleri sayesinde karanlıkta da iş görebiliyor.
Hasta olma sana en azından evde kalmak ve film izlemek için mükemmel bir bahane verir.
O şu anda durdurulamaz fakat sorun onun kariyerinin zirvesinde ne kadar kalacağıdır.
Ek olarak yaşlılar birbirleriyle sosyalleşebilsin ve Amerikan hayatının aktif üyeleri olarak kalabilsinler diye birçok topluluk kurulmuştur.