Examples of using "Musimy" in a sentence and their turkish translations:
Biz dikkatli olmak zorundayız.
Burada beklemek zorundayız.
Gitmeliyiz.
Kaçmak zorundayız.
Beklemek zorundayız.
Kazanmak zorundayız.
Başlamamız gerekiyor.
Müdahale etmeliyiz.
En kötüsünü beklemek zorundayız.
Tamam, karşıya geçelim.
Acele etmeliyiz.
Biraz yardım çağırmalıyız.
Tamam, aşağı inmeliyiz. Hadi!
Bunun için helikopteri çağırmalıyız.
O yüzden bunu öncelik yapmanız lazım.
“Düzenlemeleri yapmamız lazım.
Bağlılık sürmeli,
Geleneklere saygılı olmalıyız.
Kısa süre içinde konuşmalıyız.
Yasaya uymak zorundayız.
Mutfağı temizlemeliyiz.
Gitmek zorunda değiliz.
Acele etmeliyiz.
Onları bilgilendirmeliyiz.
Saklanmak zorundayız.
Çabuk olmamız gerekir.
- Evi temizlemeliyiz.
- Evi temizlememiz gerekiyor.
Biz ciddi olarak konuşmak zorundayız.
Çiçekleri sulamak zorundayız.
Sınıfımızı temizlemeliyiz.
Vergiyi ödemeliyiz.
Hepimiz ölmek zorundayız.
Ne yapmalıyız?
Derhal ameliyat etmek zorundayız.
Bir plan önermeliyiz.
Bu nedenle mücadele etmek zorundayız.
Dinle, bizim konuşmamız gerek.
Acele etmeliyiz.
- Hepimiz yemeliyiz.
- Hepimiz yemek zorundayız.
Biz tetikte kalmalıyız.
- Ayrılmak zorundayız.
- Terk etmek zorundayız.
Açlıktan ölmek zorunda değiliz.
Bir şey yememiz lâzım.
Ona yardım etmeliyiz.
Seninle konuşmak istiyorum.
Biz yardım almak zorundayız.
Biz tahliye etmek zorundayız.
Derhal başlamalısın.
Biz bilgi toplamak zorundayız.
Biz çok çalışmalıyız.
Kuralları değiştirmeliyiz.
Onu nasıl yapacağımızı öğrenmek zorundayız.
Kuzey Sibirya'da eriyen kar suyuyla
Sağ kalmak için, yaşamak için mücadele ediyoruz.
Bu yüzden tedbirli davranmalıyız.
Bunu tekrar denemeliyiz.
Pekâlâ, hızlıca bir karar vermeliyiz.
Pekâlâ, seçeneklerimizi gözden geçirmeliyiz.
yani acele etmeliyiz.
Onları yurt dışından almak zorundayız.
Yerel geleneklere saygı duymak zorundayız.
Toplumu düşünmek zorundayız.
Derhal başlamalıyız.
- Ölüm cezasını iptal etmeliyiz.
- Ölüm cezasını kaldırmalıyız
Kışın kuşları beslememiz gerekir.
Biz onu yapmak zorunda değiliz.
Biz daha dikkatli olmak zorundayız.
- Onlara bir şey göndermek zorundayız.
- Onlara bir şey göndermemiz gerekiyor.
Bir şey hakkında konuşmamız gerekiyor.
Gerçekten acele etmek zorundayız.
Buradan bir çıkış yolu bulmak zorundayız.
Gidecek uzun bir yolumuz var.
Önce Tom'u bulmak zorundayız.
Hızlı hareket etmek zorundayız.
İşi görüşmek zorundayız.
- Onu okumak zorunda değilsin.
- Onu okumak zorunda değiliz.
Kalmak zorunda olmamızın nedeni bu.
Biz bunu hızlı bir şekilde yapmalıyız.
Henüz gitmemiz gerekmiyor.
Bazı gecikmeler için izin vermeliyiz.
Hepimiz birlikte kalmalıyız.
Yakında bir şey önermeliyiz.
Kendimize iyi bakmalıyız.
Tartışmamız gereken bir şey var mı?
- Onunla konuşmalıyız.
- Onunla konuşmamız gerek.
Biletleri hemen almalıyız.
Biz kesin olarak bilmeliyiz.
Gerçekten oraya gitmek zorunda mıyız?
Ne bilmemiz gerekiyor?
Bir yere gitmek zorunda değiliz.
- Onunla konuşmalıyız.
- Onunla konuşmamız gerekiyor.
Onu yatağa götürmek zorundayız.
Derhal Tom'a söylemek zorundayız.
Polisi aramak zorundayız.