Translation of "Kalmadığını" in Portuguese

Tom bana zamanımız kalmadığını söyledi.

Tom me disse que estávamos sem tempo.

Leyla fazla zamanının kalmadığını biliyordu.

Leila sabia que não lhe restava muito tempo.

Onun otelde kalıp kalmadığını merak ediyorum.

- Será que ela está ficando nesse hotel?
- Será que ela está ficando naquele hotel?

Altı yaşında o, daktiloyu kullanmayı öğrendi ve öğretmenine el ile yazmayı öğrenmesine gerek kalmadığını söyledi.

Aos seis anos de idade ele tinha aprendido a usar a máquina de escrever e disse ao professor que ele não precisava aprender a escrever a mão.