Translation of "Leyla" in Portuguese

0.009 sec.

Examples of using "Leyla" in a sentence and their portuguese translations:

- Leyla beyaza döndü.
- Leyla beyazlaştı.

Leila ficou branca.

Leyla yakalandı.

Layla foi presa.

- Leyla pozisyonunu kaybetti.
- Leyla makamını kaybetti.

Layla perdeu a sua posição.

Leyla çok doğurgandı.

Layla era muito fértil.

Lütfen başlama, Leyla.

Por favor, não comece, Layla.

Leyla hamile kalabilir.

Layla poderia ficar grávida.

Leyla, Fadıl'la kaçtı.

Layla fugiu com Fadil.

Leyla namusunu kaybetti.

Layla perdeu a virgindade.

Leyla işe gitmedi.

Layla não apareceu para trabalhar.

Leyla karanlıkta bekliyordu.

Leila estava esperando na escuridão.

Leyla yardım aldı.

- Leila recebeu ajuda.
- A Layla recebeu ajuda.

Leyla hayata tutunmuş.

- Leila se apegava à vida.
- Leila tinha apego à vida.

Leyla kahvaltı ediyordu.

- Leila estava tomando o café da manhã.
- A Layla estava a tomar o pequeno-almoço.

Leyla kimseyi incitmez.

- Leila nunca machucará alguém.
- A Layla nunca irá magoar alguém.

Leyla neredeyse ölmüştü.

Layla quase morreu.

Leyla dingolardan korkuyordu.

Leila tinha medo de dingos.

Leyla ölmeye hazırdı.

Layla estava preparada para morrer.

- Leyla büyüleyici bir kadındı.
- Leyla çekici bir kadındı.

Layla era uma mulher encantadora.

- Leyla yalnız ölmek istemedi.
- Leyla yalnız ölmek istemiyordu.

- Leila não queria morrer sozinha.
- Leila não queria estar sozinha quando morresse.

- Sami, Leyla ile muhabbet ediyor.
- Sami, Leyla ile konuşuyor.

O Sami tem falado com a Layla.

Leyla, Fadıl'ın evinden kaçtı.

Layla fugiu da casa de Fadil.

Leyla kaçtıysa, nereye gidebilirdi?

Se Layla tivesse fugido, para onde poderia ter ido?

Leyla bir kaçak değildir.

Layla não é uma fugitiva.

Leyla dokuzuncu bebeğini doğurdu.

Layla deu à luz seu nono bebê.

Leyla bekaretini vermek istemedi.

Layla não queria perder a virgindade.

Leyla annesi tarafından reddedildi.

Layla foi rejeitada pela mãe.

Leyla korkacak bir kadın.

Layla é uma mulher para ser temida.

Leyla görmezden gelinmekten hoşlanmaz.

Layla não gosta de ser ignorada.

Leyla silah seslerini duydu.

Layla ouviu os tiros.

Leyla yalnız seyahat ediyordu.

Layla viajou sozinha.

Leyla misafir odasında uyudu.

Layla está dormindo no quarto de hóspedes

Leyla duyduğu şeyi beğenmedi.

Leila não gostou do que ouviu.

Leyla için karar gecesi.

É noite de decisão para Leila.

Leyla bu şapkayı sevecek.

Layla vai adorar este chapéu.

Leyla yorumlarınızdan gerçekten incindi.

Leila sentiu-se realmente ofendida por teus comentários.

Leyla araçla eve gidiyordu.

Leila estava dirigindo para casa.

Leyla acımasız saldırıyı hatırlayamıyor.

Leila não consegue lembrar o brutal ataque.

Leyla hiçbir şey hatırlamıyordu.

Leila não se lembrava de nada.

Leyla tekrar Kahire'ye döndü.

Leila voltou para o Cairo.

Leyla, Kahire'ye geri geliyordu.

- Leila estava voltando para o Cairo.
- A Layla estava a voltar para Cairo.

Leyla verandasında kahvaltı yapıyordu.

Leila estava tomando o café da manhã na varanda.

Leyla yaptıklarının sorumluluğunu aldı.

- Leila assumiu a responsabilidade pelo que fizera.
- A Layla assumiu a responsabilidade pelo que tem feito.

Leyla çok kilo verdi.

Layla perdeu muito peso.

Leyla bir motor duydu.

Leila ouviu um motor.

Leyla kızını alışverişe götürdü.

Layla levou a sua filha às compras.

- Leyla sıradan bir ev hanımıydı.
- Leyla sıradan bir ev kadınıydı.

Layla era uma dona de casa comum.

- Leyla o zaman çok sinirliydi.
- Leyla o zaman çok gergindi.

Leila estava muito nervosa naquela ocasião.

- Leyla, Sami ile konuşmaya son vermedi.
- Leyla, Sami ile konuşmayı bırakmadı.

Layla não parou de falar com o Sami.

Leyla bugün çok güzel görünüyor.

Layla está muito bonita hoje.

Fadıl ve Leyla lanetli görünüyordu.

- Fadil e Layla pareciam amaldiçoados.
- Parecia que Fadil e Layla eram amaldiçoados.

Leyla tamamen Fadıl'ın kontrolü altındaydı.

Layla estava completamente sob o domínio de Fadil.

Leyla karşı konulmaz hale geldi.

Layla tornou-se irresistível.

Leyla, Fadıl'la parası için evlendi.

Layla casou-se com Fadil por dinheiro.

Leyla, Fadıl'ın özel ilgisini çekti.

Layla recebia atenção especial de Fadil.

Fadıl ve Leyla birlikte uyuyorlardı.

Fadil e Layla estavam dormindo juntos.

Leyla nazik, tatlı ve sevecendi.

Layla era gentil, meiga e atenciosa.

Leyla, Fadıl'a akşam yemeği pişirdi.

Layla fez o jantar para Fadil.

Leyla sadece tek çözüm görüyor.

A Leila vê apenas uma solução.

Leyla kendi evinde vurularak öldürüldü.

Layla foi morta a tiros na casa dela.

Leyla taksi için para ödedi.

Layla pagou pelo táxi.

Leyla mahallenin bütün fahişelerini biliyordu.

Layla conhecia todas as prostitutas do bairro.

Leyla dünyanın en iyi kızıdır.

Leila é a melhor filha do mundo.

Leyla ve Sami çizgiyi aşıyorlar.

- Leila e Sami estão passando dos limites.
- Leila e Sami estão ultrapassando os limites.
- Leila e Sami estão indo além dos limites.

Leyla dört kez göğsünden bıçaklandı.

- Leila foi apunhalada quatro vezes no peito.
- Layla foi esfaqueada quatro vezes no peito.

Polis, Leyla için kenti aradı.

A polícia vasculhou a cidade procurando Leila.

Leyla çalıntı bir araba kullanıyordu.

- Leila estava dirigindo um carro roubado.
- A Layla estava a conduzir um carro roubado.

Leyla arkadaşını almaya gitmek istedi.

Layla queria ir buscar a amiga.

Leyla çölde yalnız başına öldü.

Leila morreu sozinha no deserto.

Leyla fazla zamanının kalmadığını biliyordu.

Leila sabia que não lhe restava muito tempo.

Fadıl gibi Leyla da Kahire'de büyüdü.

Tal como Fadil, a Layla também cresceu em Cairo.

Fadıl ve Leyla ayrı düşmeye başladılar.

- Fadil e Layla começaram a se afastar um do outro.
- O Fadil e a Layla começaram a afastar-se.

Fadıl ve Leyla evlilik konuşmaya başladılar.

- Fadil e Layla começaram a falar em casamento.
- O Fadil e a Layla começaram a falar sobre casamento.

Fadıl ve Leyla şehir dışına taşındılar.

- Fadil e Layla mudaram-se para fora da cidade.
- O Fadil e a Layla mudaram-se para fora da cidade.

Bebeklerinin ölümü Leyla için çok fazlaydı.

A morte de seus bebês foi demais para Layla.

Leyla asla bir anne olmak istemedi.

A Layla nunca desejou ser mãe.

Leyla masum ve savunmasız bebekleri öldürdü.

Layla matou inocentes e indefesos bebês.

Leyla çok yumuşak ve çocukça konuşuyordu.

Layla tinha uma voz muito suave e infantil.

Leyla ayrı bir odaya bile taşındı.

Layla até se mudou para um quarto separado.

Asla Leyla gibi bir kadınla evlenmeyin.

Nunca se case com uma mulher como Layla.

Leyla çok hoş tatlı bir kadındı.

Layla era uma mulher muito amável e encantadora.

Leyla, Fadıl'ı kavga etmeden terk etmiyordu.

Layla não ia se separar de Fadil sem lutar.

Leyla, polise Fadıl tarafından dövüldüğünü söyledi.

Layla contou à polícia que tinha sido espancada por Fadil.

Fadıl onu Leyla olmadan yapmak istedi.

Fadil queria fazer aquilo sem Layla.

Fadıl ve Leyla birbirlerine mesaj gönderdiler.

Fadil e Layla trocavam entre si mensagens de texto.

Leyla sözünü tutmamasının bedelini Fadıl'a öğretti.

Layla ensinou a Fadil qual era o preço de quebrar promessas.

Leyla yarı zamanlı bir güzellik uzmanıydı.

Layla era uma esteticista a tempo parcial.

Leyla güzel bir kız bebek doğurdu.

Leila deu à luz uma linda menina.

Leyla, Kahire'de Sami'nin adresine sahip değildi.

Leila não tinha o endereço de Sami no Cairo.

Çölün ortasında kalan Leyla ölmeyi diledi.

Encalhada no meio do deserto, Leila desejou morrer.

Leyla bedeninin kurtlar tarafından yenmesini istemiyordu.

Leila não queria que seu corpo fosse devorado pelos lobos.

Leyla, dingonun ne olduğunu bile bilmiyor.

Leila nem sequer sabe o que é um dingo.

Leyla dingoların devasa canavarlar olduğunu düşünüyor.

Leila pensa que os dingos são monstros enormes.

Sami ve Leyla aynı şirkette çalışıyor.

Sami e Layla trabalham para a mesma empresa.

Sami ve Leyla aşık olup evlendiler.

Sami e Leila se apaixonaram e se casaram.

Sami Leyla Müslüman olduğunu açıklayınca ağladı.

Sami chorou quando a Layla anunciou a sua conversão para o Islã.

Leyla, Sami'nin hayatta olduğunu fark etti.

Leila se deu conta de que Sami estava vivo.

Leyla zamanını evinin dışında geçirmeyi tercih etti.

Layla preferia passar seu tempo fora de casa.

Leyla, Fadıl'ı diğer kadınları ziyaret etmekle suçladı.

Layla acusou Fadil de se encontrar com outras mulheres.

Fadıl ve Leyla aynı çatı altında yaşıyorlardı.

Fadil e Layla estavam vivendo sob o mesmo teto.

Fadıl ve Leyla aşık olmaktan mutlu görünüyorlardı.

Fadil e Layla pareciam felizes no amor.