Translation of "Istemiyordu" in Japanese

0.047 sec.

Examples of using "Istemiyordu" in a sentence and their japanese translations:

Dükkan onu istemiyordu.

商店も彼を欲しがりませんでした。

Sırrını açığa çıkarmak istemiyordu.

彼女は自分の秘密を明かすことには気が進まなかった。

O, biriyle konuşmak istemiyordu.

彼女はだれにも話しかけたくなかった。

O seni incitmek istemiyordu.

彼には君を傷つけるつもりなんてなかったのだ。

Tom, Mary'yle görülmek istemiyordu.

トムはメアリーと一緒にいるところを見られたくなかった。

Tom bir eş istemiyordu.

トムは妻が欲しくなかった。

Artık onların canı oynamak istemiyordu.

彼らはそれ以上遊ぶ気がしなかった。

Tom, Mary'nin Boston'a gitmesini istemiyordu.

トムはメアリーにボストンに行って欲しくなかった。

Canım gerçekten dışarı çıkmak istemiyordu.

- あまり出かけたくなかった。
- あまり出かける気分じゃなかった。

O, zaten dışarı çıkmak istemiyordu.

彼女はとにかく外出したくなかった。

Canım bir araba almak istemiyordu.

- 私は車を買う気がしない。
- 車を買う気にはならなかったんだ。

Tom pahalı bir kamera istemiyordu.

トムは高いカメラが欲しくはなかった。

Tom, Mary ile çalışmak istemiyordu.

トムはメアリーと一緒に仕事したくなかった。

Tom Mary'nin arabasını sürmesini istemiyordu.

トムはメアリーに彼の車を運転して欲しくなかった。

Tom Mary'nin buraya gelmesini istemiyordu.

トムはメアリーにここに来て欲しくなかった。

Onun canı öğle yemeği yemek istemiyordu.

彼女は昼食を食べるような気分ではなかった。

O, onun hakkında artık konuşmak istemiyordu.

彼はその事について、それ以上話したがらなかった。

Onlar eski yaşam tarzlarından vazgeçmek istemiyordu.

- 彼らは自分たちの古い生活様式を捨てたくなかった。
- 彼らは従来の生活スタイルを捨てたくなかった。

Nancy tek başına yurt dışında yaşamayı istemiyordu.

ナンシーは外国で一人で暮らすのを嫌がらなかった。

Yorgundum ve canım hiçbir şey yapmak istemiyordu.

疲れていたので何もする気がしなかった。

Nişanlı olsak da, o beni öpmek istemiyordu.

婚約しているのにキスを拒否された。

Tony, bir dükkân veya bir fabrikada çalışmak istemiyordu.

トニーは店や工場で働きたいとは思いませんでした。

- Tom, Mary'nin ölmesini istemiyordu.
- Tom, Mary'den ölmesini istemedi.

トムはメアリーに死んで欲しくなかった。

Tom Mary ile konuşmak istemiyordu ama başka seçeneği yoktu.

トムはメアリーと話したくはなかったが、そうせざるを得なかった。

Tom şarkı söylemeyi seviyordu. Fakat hiç kimse onu dinlemek istemiyordu.

トムは歌うのが大好きでしたが、トムの歌を聞きたがる人は誰もいませんでした。

Christine tüm gün gölgede kaldı, çünkü güneş yanığı olmak istemiyordu.

クリスティーンは1日中日陰にいました。なぜなら彼女は日焼けしたくないからです。

Tom şarkı söylemeyi severdi fakat hiç kimse onun şarkı söylemesini dinlemek istemiyordu.

トムは歌うのが大好きでしたが、トムの歌を聞きたがる人は誰もいませんでした。

Alkollü içkileri her gün içmek istemiyordu. Fakat bira onun sevdiği içkisidir, bu yüzden o her gün alkolsüz bira içiyor.

彼女はお酒を毎日飲みたくなかったが、ビールは彼女の大好きな飲み物なので、ノンアルコールビールをほとんど毎日飲んでいる。