Translation of "Canı" in Japanese

0.003 sec.

Examples of using "Canı" in a sentence and their japanese translations:

Canı ağlamak istiyordu.

- 彼女は泣きたい気がした。
- 彼女は泣きたい気持ちだった。
- 彼女は泣きたい気分だった。

Hepinizin canı cehenneme!

てめぇら、死にやがれ!

Sürücünün canı dinlenmek istedi.

運転手は休みたい気がした。

Canı plandan vazgeçmek istedi.

彼女はその計画をあきらめたい気がした。

Onun canı dansetmek istedi.

彼女は踊りたい気分だった。

Onun canı yürümek istedi.

彼女は散歩したい気分だった。

Canı tekrar Tohoku'ya gitmek istedi.

彼女はもう一度東北に行きたい気がしました。

Parayla canı ne isterse yapabilir.

彼は好きなことは何でもお金ですることができる。

Artık onların canı oynamak istemiyordu.

彼らはそれ以上遊ぶ気がしなかった。

Onun canı yürüyüşe çıkmak istedi.

彼女は散歩したい気分だった。

Öğle yemeği yemeyi canı istemedi.

彼女は昼食を食べるような気分ではなかった。

Tom'un canı dans etmek istedi.

トムはダンスがしたかった。

O, canı istediğinde beni görmeye geldi.

彼は僕を訪ねたいと思うときはいつでも訪ねてきた。

Onun canı öğle yemeği yemek istemiyordu.

彼女は昼食を食べるような気分ではなかった。

Onun canı öğle yemeği yemek istemedi.

彼女は昼食を食べるような気分ではなかった。

Tom'un canı şimdi bir şey yemek istemiyor.

今、トムさんは何も食べたくないです。

- O elinden geleni yaptı.
- O canı gönülden yaptı.

それに全身全霊を傾けた。

Onun canı bazen Japon tarzı yemek yemek istiyor.

時々、和食が食べたくなります。

Tom'un bu sabah köpeği ile yürümeyi canı istemiyor.

トムは今朝は犬の散歩に行く気が起きない。

Tom'un niye canı bu kadar sıkkın, merak ediyorum.

トムは何であんなに落ち込んでるんだろう。

- Bir kedi dokuz canlıdır.
- Bir kedinin dokuz canı vardır.

猫に九生あり。

Hava o kadar sıcaktı ki onun canı dondurma yemek istedi.

とても暑かったのでアイスクリームを食べたい気がした。

Babasının ölüm şoku kolay kolay geçmedi ve onun canı hiç dışarı gitmek istemedi.

父の死のショックが後を引いていて、彼女は外出する気力がなかった。