Translation of "Gitmesini" in Japanese

0.004 sec.

Examples of using "Gitmesini" in a sentence and their japanese translations:

Onun gitmesini istediğini hissettirdi.

彼女は彼に帰ってもらいたいとほのめかした。

Ona yalnız gitmesini önerdiler.

彼らは彼にひとりで行ってはどうかと提案した。

Derhal oraya gitmesini önerdim.

彼がすぐそこへ行ってはどうかと私は提案した。

Tom Mary'nin gitmesini istemiyor.

トムはメアリーに行ってほしくない。

Onun oraya gitmesini istiyorum.

私は彼にそこへ行ってもらいたい。

Ona yalnız gitmesini önerdim.

- 私は彼女が一人で行った方が良いといいました。
- 私は彼女が一人で行くのがよいといいました。
- 私は彼女が1人で行くのがよいと言いました。

Onun oraya gitmesini istedim.

私は彼にそこへ行ってほしかった。

Burs onun üniversiteye gitmesini sağlamıştır.

奨学金で彼女は大学へ行くことができた。

Acil iş onun gitmesini engelledi.

急用のため彼は行けなかった。

Olay onun Amerika'ya gitmesini engelledi.

その事件が彼の渡米を妨げた。

Hastalık Jane'in okula gitmesini engelledi.

病気のためジェーンは学校に行けませんでした。

Tom Mary'ye eve gitmesini söyledi.

トムはメアリーに家へ帰るように言った。

Tom, Mary'nin Boston'a gitmesini istemiyordu.

トムはメアリーにボストンに行って欲しくなかった。

Yarın oraya gitmesini rica ettim.

私は彼に明日そこへ行くように頼みました。

Gözlüğüm için odama gitmesini istedim.

私は、彼に、私の眼鏡を取りに私の部屋へ行くように頼んだ。

O, onun bankaya gitmesini hatırlattı.

彼女は彼に、銀行へ行くことを思い出させた。

Tom Mary'nin Boston'a gitmesini istemiyor.

トムはメアリーにボストンに行ってほしくない。

Tom Mary'ye hastaneye gitmesini söyledi.

トムはメアリーに病院に行くように言った。

Yeni köprü köylülerin kasabaya gitmesini kolaylaştırdı.

新しい橋ができて村人が町にいくのがよういになった。

Acil iş onun konsere gitmesini engelledi.

急用ができて、彼は音楽会にいくことができなかった。

Ani bir hastalık oraya gitmesini engelledi.

急病のために彼はそこへ行くことができなかった。

Onun ailesi onun üniversiteye gitmesini istiyor.

両親は、彼に大学へ行ってもらいたいと思っている。

Onun polise gitmesini tavsiye ettin mi?

彼に警察へ行くよう忠告しましたか。

Öğretmenimiz, Jim'e hemen eve gitmesini söyledi.

私たちの先生はジムにすぐ帰宅するように言った。

Şiddetli yağmur onların oraya gitmesini engelledi.

激しい雨が彼らの行く手を妨げた。

O onun oraya gitmesini tavsiye etti.

彼女は彼にそこに行くよう勧めた。

Hayat her zaman gitmesini istediğimiz tarzda gitmez.

人生は思うようにはいかないものだ。

- Onun terk etmesini istiyorum.
- Onun gitmesini istiyorum.

彼には出て行ってもらいたい。

Belirli değerler üzerinden gitmesini hayal etmek kolay olurdu..

隠れていた価値観に基づいて徐々に—

Yönetmen yerel Asahi muhabirinin suç mahalline gitmesini istedi.

局長は、現地の朝日の記者を現場に行かせようとしていた。

Onun gitmesini ve kendisini huzur içinde bırakmasını istiyor.

彼は、彼女が立ち去ってそっとしておいてくれることを願っている。

Kate kaba şekilde gitmesini isteyerek onun kalbini kırdı.

ケイトが彼にあっちに行ってと冷たく言ったので、彼の心は傷つきました。

Tom'a gitmesini söyleyecek misin yoksa ben mi söylemeliyim?

外すよう、トムに言ってくれる? それとも俺が言わなきゃダメ?

Para kaybı onun yurt dışına gitmesini imkansız hale getirdi.

金をなくしたために彼は外国に行けなくなった。

O ona hâlâ gençken yurt dışına gitmesini tavsiye etti.

彼女は彼がまだ若いのに海外へ行くようアドバイスした。

Onun büyük geliri onun her yıl Paris'e gitmesini sağlıyor.

彼女は収入がたくさんあるので毎年パリに行くことが出来る。

O ona hastaneye gitmesini tavsiye etti fakat o onun tavsiyesine uymadı.

彼女は彼に病院に行くよう勧めたが、彼は彼女の勧めには従わなかった。

Tom Mary'ye bitişik komşuya gitmesini ve komşunun yardıma ihtiyacı olup olmadığını anlamasını söyledi.

トムは、お隣さんの所に行って手伝いが必要か見てくるよう、メアリーに言った。