Translation of "çıkarmak" in Japanese

0.005 sec.

Examples of using "çıkarmak" in a sentence and their japanese translations:

Kendimi denklemden çıkarmak.

私情を捨てる努力です

Dışa bağımlı olmaktan çıkarmak

自身の不幸を

Odada şapkanı çıkarmak zorundasın.

君は部屋の中では帽子をとらなくてはならない。

Sırrını açığa çıkarmak istemiyordu.

彼女は自分の秘密を明かすことには気が進まなかった。

Kahve lekesini çıkarmak zordu.

コーヒーの染みは拭い取るのが難しい。

Hanımefendilerin huzurunda şapkalarınızı çıkarmak zorundasınız.

婦人のいる所では帽子をとらなければならない。

Burada ayakkabılarımı çıkarmak zorunda mıyım?

ここで靴を脱がなければなりませんか。

O, arazisini elden çıkarmak istiyor.

彼は土地を処分したがっている。

O kürk ceketini elden çıkarmak zorundaydı.

彼女は毛皮のコートを手放さなければならなかった。

Kulaklarınızdaki kulak kirini çıkarmak için ne kullanırsınız?

耳あかを取るのに何を使いますか。

Biz eve girdiğimizde ayakkabılarımızı çıkarmak bizim geleneğimizdir.

家に入るときは靴を脱ぐのが私たちの習慣です。

Tom parayı elden çıkarmak için zaman kaybetmedi.

トムはただちにその金を手放した。

Onun mücevher kutusunu elden çıkarmak zorunda kaldı.

彼女は宝石箱を手放さなければならなかった。

Bu kazak çıkarmak ve giymek için rahat.

このセーターは脱ぎ着が楽だ。

Onu temize çıkarmak için delil gösterebilir misin?

あなたは彼の潔白を証明する証拠を出せますか。

Yeni başlayanlar için rüzgar sörfünün keyfini çıkarmak zordur.

初心者がウィンドサーフィンをするのはむずかしい。

Onlar onu mesele çıkarmak için sınıfta olmakla suçladılar.

- 彼らは彼が面倒を起こすために教室にいると責めた。
- 彼のせいでクラスにトラブルが起きるのだと、彼らは彼に言い掛かりをつけた。

O borca batmıştı ve evini elden çıkarmak zorundaydı.

彼は借金で首が回らなくなり、家を手放さざるえなかった。

Telefon görüşmesi onu evden çıkarmak için bir hileydi.

電話は彼を家から出すための策略だった。

Güzel manzaranın tadını çıkarmak için fazla hızlı sürdük.

私たちはあまりにも速く走ったので美しい景色を味わう事も出来ないくらいだった。

Burada yemek için mi yoksa çıkarmak için mi?

- 持ち帰りですか。それともここでたべますか。
- こちらで召し上がりますか、それともお持ち帰りにしますか。

Kendi ana dilinde doğal ses çıkarmak ve ana dilin olmayan bir dilde doğal olmayan ses çıkarmak çok kolaydır.

自分の母語で自然な表現をするのはたやすいが、母語以外の言語ではとかく不自然な表現になりやすい。

- O kitaplarını elden çıkarmak istiyor.
- O, kitaplarını satmak istiyor.

彼は本を処分したく思っている。

Yakında buradaki yiyecek ve içeceğin tadını çıkarmak için geleceksin.

あなたはすぐにそこの食べ物や飲み物の楽しみ方がわかってくるでしょう。

Bu da demek oluyor ki sadece bu sesi çıkarmak için

つまり1秒間に120回 ぶつかり合ってるわけです

O borç batağına saplanmıştı ve evini elden çıkarmak zorunda kaldı.

彼は借金で首が回らなくなり、家を手放さざるえなかった。

Jim son üç haftadır beni akşam yemeğine çıkarmak için çalışıyor.

ジムはここ3週間私を夕食に連れ出そうとしている。

Daha çok yerli bir konuşmacı gibi ses çıkarmak için ne yapabilirim?

もっとネイティブスピーカーみたいに聞こえるには、どうすればいいの?

O iyi bir manzaranın tadını çıkarmak için üst katta bir oda kiraladı.

彼はよい眺めが楽しめるように最上階の部屋を借りた。

Yavrunun ufacık boynuzunu almak için onu keserek annenin karnından çıkarmak tek kelimeyle korkunç.

母親の腹を切って 胎児の小さなツノを取るの 本当に残酷よ

İki uzay aracını kenetlemek ve çıkarmak için NASA'nın yeni pilotlama teknikleri icat etmesi ve bunları kusursuz bir şekilde

2つの宇宙船をドッキングおよびドッキング解除するには、NASAは新しい水先案内技術を発明し、