Translation of "çıkmak" in Chinese

0.004 sec.

Examples of using "çıkmak" in a sentence and their chinese translations:

Buradan çıkmak istiyorum!

我想要离开这里!

- Yürüyüşe çıkmak ister misin?
- Yürüyüşe çıkmak ister misiniz?

你要出去散步吗?

Dışarı çıkmak istemiyor musun?

你不想出去嗎?

Şimdi dışarı çıkmak imkansız.

現在不可能出去。

Bu gemi sefere çıkmak üzeredir.

船快要開了。

Canım bugün dışarı çıkmak istiyor.

我今天想出門。

Telefon çaldığında dışarı çıkmak üzereydim.

我正要出門的時候,電話就響起了。

Canım gerçekten dışarı çıkmak istemiyordu.

我不是很想出去。

Beş dakika içinde çıkmak zorundayız.

我们必须在五分钟之内离开。

Onun canı yürüyüşe çıkmak istedi.

她想去散步。

O, onunla birlikte çıkmak istiyor.

她想和他約會。

Ben bir yürüyüşe çıkmak havasında değilim.

我没心情散步。

Sen telefon ettiğinde ben çıkmak üzereydim.

你打來的時候我正準備出門。

Yağmur yağıyor ama dışarı çıkmak istiyorum.

现在正在下雨,但是我想出去。

Şu anda canım dışarı çıkmak istemiyor.

我现在不想出去。

Bazen sabahleyin yalnızca yataktan çıkmak istemem.

我有时早上不想下床。

O, dışarı çıkmak için şapkasını giydi.

她戴上了帽子准备出去。

Bu öğleden sonra dışarı çıkmak istemiyorum.

我今天下午不想出外。

Bir gün yurt dışına çıkmak isterim.

我想有一天去国外。

Bu sabah canım yürüyüşe çıkmak istemiyor.

我今天早上不想散步。

Tom canının dışarı çıkmak istemediğini söylüyor.

汤姆说他不想出去。

Durumla başa çıkmak benim için zor.

我处理这事有困难。

Bu yağmurda dışarı çıkmak söz konusu değil.

在雨中走出去是不可能的。

Yürüyüşe çıkmak istiyorum ama gün çok sıcak.

我本来很想走走,但是天太热了。

Tom erken çıkmak için Mary'nin iznini istedi.

汤姆请玛丽允许他早走。

Ben mümkünse dünyanın etrafında bir geziye çıkmak istiyorum.

如果可能的話我想去世界各地旅行。

O kadar soğuktu ki kimse dışarı çıkmak istemedi.

天太冷了,以至于没人想去外面。

Öğle yemeğini yedikten sonra, dışarı çıkmak için hazırlandı.

吃過午飯後,她準備好要出門了。

- Yurt dışına çıkmak istiyorum.
- Yurt dışına gitmek istiyorum.

- 我想去外国。
- 我想要出国。

Bir yerde içki içmek için dışarı çıkmak ister misiniz?

一起出去喝杯怎么样?

- Yapmak istediğim tek şey balık tutmaya gitmek.
- Tek istediğim balığa çıkmak.

我唯一想做的是去釣魚。

Cambridge Üniversitesi'nde öğrenim zorluğu çok yüksek olmasına rağmen, çok sayıda öğrencinin hâlâ dışarı çıkmak ve eğlenmek için zamanı var.

尽管在剑桥学习压力很大,很多学生还是有时间出去玩儿。