Translation of "Bulunan" in Italian

0.005 sec.

Examples of using "Bulunan" in a sentence and their italian translations:

bulunan bir köye götürmek.

in un villaggio remoto nel cuore della giungla.

Meksika, Kuzey Amerika'da bulunan bir ülkedir.

- Il Messico è uno Stato dell'America del Nord.
- Il Messico è un paese dell'America del Nord.

Uçakta bulunan beş yüz yolcu vardı.

L'aereo aveva cinquecento passeggeri a bordo.

"Anlam, madde aleminde bulunan bir şey değildir;

"Il senso non lo si trova nel mondo delle cose reali;

Tatoeba'ya katkıda bulunan başka Berberiler var mı?

Ci sono altri berberi che contribuiscono a Tatoeba?

Keşke Tatoeba'ya katkıda bulunan birçok berber olsa.

- Spero che ci siano molti berberi che contribuiscono a Tatoeba.
- Io spero che ci siano molti berberi che contribuiscono a Tatoeba.

50 ila 500 çalışanları bulunan şirketlere uygulanıyor.

aziende con un numero di dipendenti compreso tra 50 e 500.

Sana çok nadir bulunan bir şey vermek istiyorum.

- Voglio darti qualcosa di raro.
- Voglio darvi qualcosa di raro.
- Voglio darle qualcosa di raro.

Bunun sebebi sabunun içinde bulunan iki yönlü moleküllerdir.

Questo accade perché, al suo interno, il sapone ha molecole bipolari.

Gözlerinde bulunan yansıtıcı katman çok az olan ışığı kuvvetlendirir.

Uno strato riflettente nei loro occhi amplifica la poca luce presente.

Bunlar üç yıldır terörist izleme listesinde bulunan iki kardeşti.

i due fratelli sulla lista nera del terrorismo per tre anni.

Andorra, İspanya ve Fransa arasında bulunan küçük bir prensliktir.

- L'Andorra è un piccolo principato situato tra la Spagna e la Francia.
- L'Andorra è un piccolo principato situato tra Spagna e Francia.

Vay canına, burası dağın yan tarafında bulunan devasa bir mağara.

Wow, è una grossa caverna che scende nella montagna.

Gözlerinde bulunan aynaya benzer hücreler var olan düşük ışığı kuvvetlendiriyor.

Cellule oculari simili a specchi amplificano la poca luce presente.

Pediseller, uçlarında üç küçük diş bulunan uzun ve parmağa benzeyen uzantılardır.

Le pedicellarie sono appendici lunghe, simili a dita con tre dentini all'estremità.

Binlerce ufak lensten oluşan gözleri ortamda bulunan en ufak ışığı bile süzer.

I suoi occhi, fatti di migliaia di minuscole lenti, raccolgono ogni frammento di luce disponibile.

Halkbilimci Jonathan Young ona zarar verebilecek tek şeyin, insan tükürüğünde bulunan bir silah olduğunu söylüyor.

L'esperto di folklore Jonathan Young dice che l'unico modo per difendersi era un'arma bagnata di saliva umana.

Şu küçük ev, küçük bir kızken ninemin yaşadığı, papatyalarla kaplı ve etrafında elma ağaçları olan bir tepede bulunan küçük eve çok benziyor.

Questa casetta somiglia proprio a quella in cui viveva mia nonna quando ero bambino, costruita su una collina ricoperta di margherite e circondata da meli.