Translation of "Verdiğini" in French

0.010 sec.

Examples of using "Verdiğini" in a sentence and their french translations:

Bizim sessizliğimizin izin verdiğini anladım.

permet à de tels abus de continuer.

Biraz mekanik ses verdiğini biliyorsun.

ça sonnait un peu de façon mécanique.

Bunu sana kimin verdiğini biliyorum.

- Je sais qui t'a donné ça.
- Je sais qui vous a donné cela.

Jackson'ların bir parti verdiğini düşündüm.

Je croyais que les Jackson organisaient une fête.

Tom'un onu kime verdiğini bilmiyorum.

Je ne sais pas à qui Tom a donné cela.

AB'den çıkmak için oy verdiğini söyledi

Il m'a dit qu'il avait voté pour le Brexit

Televizyonun çocuklara zarar verdiğini düşünüyor musunuz?

- Pensez-vous que la télévision fasse du mal aux enfants ?
- Penses-tu que la télévision fasse du mal aux enfants ?

Bunu sana kimin verdiğini bilmek istiyorum.

- Je veux savoir qui t'a donné ça.
- Je veux savoir qui vous a donné cela.

Tom'un sana dedesinin kemanını verdiğini duydum.

J'ai entendu dire que Tom t'a donné le violon de son grand-père.

Onun söz verdiğini kesinlikle unutmuş, galiba.

Elle a dû complètement oublier sa promesse.

Tom'un neden gitmemeye karar verdiğini öğrenmek istiyorum.

J'aimerais savoir pourquoi Tom a décidé de ne pas venir.

Biz Fransız Devriminin neden patlak verdiğini öğrendik.

On a appris pourquoi la révolution française a éclaté.

Onu sana kimin verdiğini bana söylemeni istiyorum.

- Je veux que tu me dises qui t'a donné cela.
- Je veux que vous me disiez qui vous a donné cela.

Tom Mary'ye resmi ona kimin verdiğini sordu.

Tom a demandé à Mary qui lui a donné la photo.

Tom'un bunu bana neden verdiğini merak ediyorum.

Je me demande pourquoi Tom m'a donné ceci.

Eğer onların neye önem ve değer verdiğini anlamazsanız

Si vous ne comprenez pas ce qui leur importe et les intéresse,

Ve herkesin neden bu şekilde tepki verdiğini anlamıyor.

et pourquoi tout le monde réagit ainsi.

Onun işini terk etmek için karar verdiğini bilmiyordum.

J'ignorais qu'il avait décidé de quitter son travail.

Tom'a neden bu kadar çok para verdiğini biliyorum.

Je sais pourquoi vous avez donné autant d'argent à Tom.

Kanser ve demans hastaları için olumlu sonuçlar verdiğini düşünüyorum.

pourrait améliorer la guérison des gens atteints de cancer ou de démence.

Bunun üzerinde düşün ve bana neye karar verdiğini söyle.

- Réfléchis-y et dis-moi ce que tu décides.
- Réfléchissez-y et dites-moi ce que vous décidez.

O, dün gece onu aramak için söz verdiğini unuttu.

- Elle a oublié qu'elle avait promis de l'appeler la nuit dernière.
- Elle a oublié qu'elle avait promis de l'appeler la nuit passée.

Tom Mary'nin eski gitarını kime vermeye karar verdiğini bilmiyor.

Tom ne sait pas à qui Marie a décidé de donner sa vieille guitare.

Tom, Mary'nin eski gitarını kime vermeye karar verdiğini bilmiyordu.

Tom ne savait pas à qui Marie avait décidé de donner sa vieille guitare.

Bana kitabı onun mu verdiğini yoksa satın mı aldığımı sordu.

Il m'a demandé si elle m'avait donné le livre, ou si je l'avais acheté moi-même.

Tom, Mary'nin niçin Tom'la birlikte pikniğe gitmemeye karar verdiğini biliyor.

Tom sait pourquoi Marie décida de ne pas aller au pique-nique avec Tom.

Yoksa bu ağacın arka tarafına gidip doğanın bana verdiğini mi kullanacağız?

Ou bien on se cale derrière l'arbre en utilisant ce que la nature nous offre ?

Yoksa bu ağacın arka tarafına girip doğanın bana verdiğini mi kullanacağız?

Ou bien on se cale derrière l'arbre en utilisant ce que la nature nous offre ?

Yoksa bu ağacın arka tarafına gidip doğanın bana verdiğini mi kullanacağız?

Ou bien on se cale derrière l'arbre en utilisant ce que la nature nous offre ?

- TV'nin çocuklar için kötü olduğunu düşünüyor musun?
- Televizyonun çocuklar için kötü olduğunu düşünüyor musun?
- Televizyonun çocuklara zarar verdiğini düşünüyor musunuz?

- Pensez-vous que la télévision fasse du mal aux enfants ?
- Penses-tu que la télévision fasse du mal aux enfants ?