Translation of "Verdiğimiz" in English

0.007 sec.

Examples of using "Verdiğimiz" in a sentence and their english translations:

Bilgilere verdiğimiz bir eğilimdir.

and protects us from any negative feedback.

Bu olaylara verdiğimiz tepkiler

it is how we are responding to those things

Hikâyeler dünyaya yön verdiğimiz araçlar.

Stories are the means by which we navigate the world.

Sınavdan sonra, verdiğimiz cevapları karşılaştırdık.

After the exam we compared the answers we'd written.

Deneyim sadece hatalarımıza verdiğimiz isimdir.

Experience is simply the name we give our mistakes.

Sana söz verdiğimiz şeyi yaptık.

We did what we promised to do for you.

Onu kime verdiğimiz umurumda değil.

I don't care who we give it to.

Sana verdiğimiz şeyi seveceğini umuyorum.

I hope you like what we gave you.

Verdiğimiz partiden bütün arkadaşlarına bahset.

Tell all your friends about the party we're having.

Adını verdiğimiz şeyle bir araya getirilmişti.

to what we call the Neolithic package.

Bu "binanın ruhu" adını verdiğimiz şey.

It's what we call the soul of a building.

Neye karar verdiğimiz hakkında Tom'u bilgilendireceğiz.

I'll inform Tom about what we decided.

Benimsediğimiz veya tepki verdiğimiz fikirler olarak değil.

and not simply the ideas that we project onto them or react to.

Bizim doğaya verdiğimiz zararın intikamı da olabilir

it can be the revenge of our damage to nature

Bu şimdiye kadar verdiğimiz en başarılı partiydi.

That was the most successful party we've ever had.

Ama belki de buna verdiğimiz tepkide ve toplumdaki erkeklerden

but perhaps there is something wrong with how we react to that

- Mücadelesini verdiğimiz şey, özgürlük.
- Mücadelesini veriyor olduğumuz şey, özgürlük.

Freedom is what we're fighting for.

Bu akşam verdiğimiz parti için yiyecek ve içecekler almak zorundayım.

I have to buy food and drinks for the party we're giving this evening.

- Karar verir vermez size bildireceğiz.
- Karar verdiğimiz anda size bildiririz.
- Karar verir vermez sizi bilgilendiririz.

As soon as we decide, we'll let you know.

- Rahatsızlık verdiğimiz için özür dileriz.
- Rahatsızlık için özür dileriz.
- Sıkıntı için özür dileriz.
- Zahmet için özür dileriz.

We apologize for the inconvenience.