Translation of "Dengede" in English

0.004 sec.

Examples of using "Dengede" in a sentence and their english translations:

Menisküs, dizleri dengede tutmaya yarar,

The meniscus helps stabilize the knee

Ve her şeyi dengede tutuyor.

And it just keeps everything in balance.

Otoriteler dövizi dengede tutmayı başardı.

The authorities managed to stabilize the currency.

İp üstünde dengede kalmaya çalışıyor.

He is balancing on a tightrope.

- Bu masa sallanıyor.
- Bu masa dengede durmuyor.

This table is wobbling.

O, iş ve ev yaşamını dengede tutmaya çalışıyor.

She's trying to balance her work and home lives.

Bu nedenle de talep ve arz hala bir şekilde dengede.

and so therefore, supply and demand were still somewhat balanced.

Birçok çalışan anne, ev ve iş hayatlarını dengede tutmaya çabalıyor.

Many working mothers struggle to balance their home and work lives.

Hayat bisiklet sürmek gibidir. Dengede kalmak için hareket etmeye devam etmelisin.

Life is like riding a bicycle. To keep your balance you must keep moving.

- Bu tablo, sabit değildir.
- Bu masa sallanıyor.
- Bu masa dengede durmuyor.

- This table isn't steady.
- This table is wobbling.

- Tom ince bir çizgi üzerinde yürümek zorundadır.
- Tom iki tarafı da dengede tutmak zorundadır.

Tom has to walk a fine line.