Translation of "Masa" in English

- Masa tahtadan yapılmış.
- Masa ahşap.

The table is made of wood.

Ahşap masa

Wood table

Hangi masa?

Which table?

Masa yeşil.

The table is green.

Masa nerede?

Where's the table?

Masa kırmızıdır.

The table is red.

Masa sallanıyor.

The table is wobbling.

Bu masa o masa kadar iyidir.

This desk is as good as that one.

- Bu masa tahtadan yapılmıştır.
- Bu masa ahşaptan yapılmıştır.
- Bu masa ahşaptır.

This table is made of wood.

O aslında bir masa, 'taula' masa demek.

It's really a table: 'taula' means table.

- Odada hiç masa yok.
- Odada masa yok.

- There isn't a table in the room.
- There is no table in the room.
- There are no tables in the room.
- There's no table in the room.

- Bu masa tahta.
- Bu masa ağaçtan yapılmıştır.

- This table is made out of wood.
- This table is made of wood.

- Bu masa sallanıyor.
- Bu masa dengede durmuyor.

This table is wobbling.

Masa çekmecesi açık.

The desk drawer is open.

Masa örtüsü dolapta.

The tablecloth is in the cabinet.

Masa ahşaptan yapılmıştır.

- The desk is made of wood.
- The table is made of wood.

Şu bir masa.

- That is a table.
- That's a table.
- This is a table.

Bu masa iyidir.

This desk is good.

Bu masa benim.

- This desk is mine.
- This is my office.

Bu masa temiz.

This table is clean.

Bu masa ağır.

This table is heavy.

Masa oturma odasında.

The table is in the living room.

Bu bir masa.

- It is a table.
- It's a table.

Bu masa buradadır.

This table is here.

Bu masa beyaz.

This table is white.

Bu masa ahşap.

This table is wooden.

Bir masa var.

There's a table.

Bu masa pahalı.

This table is expensive.

Masa tozla kaplıydı.

The table had been covered with dust.

Bu masa ahşaptır.

That table is made of wood.

Bu masa kırık.

This desk is broken.

Küçük masa gridir.

The small table is gray.

Masa Tenisini severim.

I like ping pong.

Bu masa tahta.

This table is made out of wood.

- Odada bir masa yoktur.
- Odada hiç masa yok.

- There is no table in the room.
- There's no table in the room.

Masa meyve ile doldurulmuştu.

The table was loaded with fruit.

Kutu, masa işlevi görecek.

The box will serve as a table.

Ken'in kullandığı masa eskidir.

The desk Ken uses is old.

Yeni bir masa isteyeceğim.

I'm going to ask for a new desk.

Odada hiç masa yok.

There are no tables in the room.

Yeni masa örtün nerede?

Where is your new tablecloth?

Odada bir masa yok.

There isn't a table in the room.

Masa kırık, tamir edilmelidir.

The table is broken, it must be repaired.

Masa çekmecenizde bunu buldum.

I found this in your desk drawer.

Tom masa çekmecelerine bakıyor.

Tom is looking through his desk drawers.

Masa üstüne kısayol attım.

I created a shortcut on the desktop.

Bu tahta bir masa.

This is a wood table.

Masa, yatak odasında değil.

The table is not in the bedroom.

Masa rezervasyonunuz var mı?

Have you got a table booked?

Bu bir masa değil.

This is not a table.

Tom masa lambasını yaktı.

Tom turned on the table lamp.

Birlikte masa tenisi oynadılar.

They played table tennis together.

Bu Tom'un kullandığı masa.

This is the desk that Tom uses.

Bu masa tahtadan yapılmıştır.

This table is made from wood.

Masa oyunları oynamayı severim.

I like to play board games.

Kısa bir masa istiyorum.

I want a low table.

Tom masa lambasını kapattı.

Tom turned off his desk lamp.

- Masa odadadır.
- Tablo odadadır.

The table is in the room.

Bu masa ahşaptan yapılmıştır.

This desk is made of wood.

Bu masa nereye gidiyor?

Where does this desk go?

Bu masa meşeden yapılmıştır.

This table is made of good oak.

Ken'in kullandığı masa eski.

The desk which Ken uses is old.

Masa toz içinde kalmıştı.

The desk was covered in dust.

Bu büyük bir masa.

That's a big table.

- Bu masa Tom tarafından kullanılıyor.
- Bu masa Tom tarafından kullanılır.

This desk is used by Tom.

- Bu tablo, sabit değildir.
- Bu masa sallanıyor.
- Bu masa dengede durmuyor.

- This table isn't steady.
- This table is wobbling.

Ahşap masa almak istiyorum.Nereden alabilirim?

I want to buy a wooden table. Where can I get it?

Yeni bir masa istediniz mi?

Did you request a new desk?

Terasta bir masa alabilir miyiz?

Could we have a table on the terrace?

Masa Meg için çok küçük.

- The desk is too small for Meg.
- That desk is too small for Meg.
- This desk is too small for Meg.

O, masa örtülerini çamaşırhaneye götürdü.

She took the tablecloths to the laundry.

Masa görgüsünü onlara kim öğretti?

Who taught them table manners?

O altı kişilik masa hazırladı.

She laid the table for six.

Ben büyük masa lambalarını sevmiyorum.

I don't like big desk lamps.

Burada masa lambaları satıyor musunuz?

Do you sell desk lamps here?

Bu masa Tony tarafından kırıldı.

This desk was broken by Tony.

Masa niye bu kadar sallanıyor?

Why is the table so wobbly?

Bu masa Yumi tarafından kullanılır.

This desk is used by Yumi.

Bu masa Tom tarafından kullanılıyor.

This desk is used by Tom.

Biz bir yuvarlak masa aldık.

We bought a round table.

Onlar masa ve sandalye kullanmazlar.

They don't use the table and chairs.

Odanın kenarında bir masa var.

There is a table in the corner of the room.

Bu odada bir masa vardır.

There is a desk in this room.

Şu odadaki masa çok iyi.

The table in that room is very nice.

Tom makası masa çekmecesine koydu.

Tom put the scissors in his desk drawer.

Masa çok yer işgal etmiyor.

- The table doesn't take up much room.
- The table does not occupy much space.

Bu masa çok yer kaplıyor.

- This desk takes up too much room.
- This table takes up too much space.

Odanın köşesinde bir masa var.

There is a desk in a corner of the room.