Translation of "Bulmalı" in English

O iş bulmalı.

He must find work.

Tom bir iş bulmalı.

- Tom should get the job.
- Tom needs to find a job.

Yemen'deki savaş son bulmalı.

The war in Yemen has to end.

Vahşi hayatta kaynaklar bulmalı ve değerlendirmelisiniz.

[Bear] Part of surviving in the wild is being resourceful,

Aile yoluna devam edip su bulmalı.

The family must move on and find water.

Tom'un bunu yapmanın bir yolunu bulmalı.

Tom needs to find a way to do that.

Biri enflasyonu durdurmak için bir yol bulmalı.

Someone must find a way to stop inflation.

Tom çalıştığı yerden çok uzakta olmayan bir daire bulmalı.

Tom needs to find an apartment not too far from where he works.

- Tom bir iş bulmalı.
- Tom'un bir iş bulması gerekiyor.

Tom needs to find a job.