Translation of "Yol" in Finnish

0.017 sec.

Examples of using "Yol" in a sentence and their finnish translations:

Yol uzun.

- Tie on pitkä.
- Se tie on pitkä.
- Matka on pitkä.
- Se matka on pitkä.

Bu yol çıkmaz.

Tämä tie on umpikuja.

Bu yol tehlikelidir.

Tämä polku on vaarallinen.

- Açılın!
- Yol ver!
- Yol ver, değmesin!
- Değmesin, yağlı boya!

Tietä!

Bakın, bir yol görünüyor!

Tie näkyy.

Bakın, burada yol ayrılıyor.

Tunneli haarautuu.

Çoğu kilometrelerce yol tepmiştir.

Moni on kulkenut kilometrejä.

Kutup gecesinde yol alıyorlar.

kulkemassa napapiirin yöhön.

Bir araba yol kesti.

Auto kiilasi eteen.

Bu yol istasyona götürür.

Tämä tie johtaa asemalle.

Yol çok pürüzlü idi.

Tie oli hyvin epätasainen.

Belki bir yol bulabiliriz.

Ehkäpä saamme jonkin ratkaisun aikaiseksi.

Buradan uzun bir yol.

- Se on kaukana täältä.
- Se on pitkän matkan päässä täältä.

Umarım yol tariflerim açıktı.

Toivon että ohjeeni olivat selvät.

Yol ıslak ve kaygan.

- Tie on märkä ja se on liukas.
- Tie on märkä ja liukas.

Bu bir yol haritası.

Tämä on tiekartta.

Tercih etmediğimiz birçok yol vardı.

Matkalla oli reittejä, joita emme valinneet.

Bakın, aşağıda bir yol var.

Alhaalla näkyy tie.

Biz uzun bir yol geldik.

Olemme tulleet pitkän matkan.

Çamurlu yol yeni ayakkabılarımı mahvetti.

- Mutainen tie pilasi minun uudet kenkäni.
- Se mutanen tie pilas mun uudet kengät.

Bir yol haritası alabilir miyim?

Saisinko tiekartan.

Erken kalkan erken yol alır.

Aikainen lintu madon nappaa.

Bu siste yol işaretlerini göremiyorum.

En pysty nähdä liikennemerkkejä tässä sumussa.

Bu yol seni anıta götürecek.

Tämä tie johtaa monumentille.

Bu yol seni istasyona götürecek.

Tämä tie vie asemalle.

Bunun doğru yol olduğunu düşünüyorum.

Luulen tämän olevan oikea polku.

Belki de beklediğimiz kestirme yol burasıdır.

Ehkä se on toivomamme oikotie.

Evet, bir yol! Bu medeniyet demek.

Kyllä. Se on tie. Se tarkoittaa sivilisaatiota.

Doğruca şehir merkezine çıkan ana yol.

päätietä pitkin suoraan keskustaan.

Baloncuklar, ışıkların altında yol gösterici oluyor.

Valoissa - kuplat toimivat majakkana,

Aşağıya kadar uzun bir yol var.

Alas on pitkä matka.

Ama katetmemiz gereken çok yol var.

Meillä on pitkä matka edessä.

Karım yol yapımında bana yardım ediyor.

Vaimoni auttaa minua teiden rakentamisessa.

Bu, istasyona giden doğru yol mu?

Pääseekö tätä tietä rautatieasemalle?

Hâlâ gidecek uzun bir yol var.

On vielä pitkä matka kuljettavana.

Yol dik yamaca doğru zikzak çiziyordu.

- Polku meni siksakkia ylös jyrkkää rinnettä.
- Polku pujotteli jyrkkää rinnettä.

Herhangi bir soruna yol açmak istemiyoruz.

- Emme halua tuottaa hankaluuksia.
- Emme halua aiheuttaa hankaluuksia.

- Biri öncülük etmeli.
- Biri yol göstermeli.

Jonkun täytyy ottaa johto.

Para kazanmak için kolay bir yol.

- Se on helppo tapa tienata rahaa.
- Se on helppo tapa ansaita rahaa.

Yol boyunca yavaş sürmek zorunda kaldık.

Meidän oli pakko ajaa hiljaa koko matka.

- Adadan yol yok.
- Adadan çıkış yok.

Saarelta ei pääse mitenkään pois.

Ne Roma İmparatorluğu'nun çöküşüne yol açtı?

- Mikä aiheutti Rooman valtakunnan luhistumisen?
- Mikä aiheutti Rooman valtakunnan tuhon?

Bunun doğru yol olduğundan emin misin?

Oletko varma, että tämä on oikea reitti?

Onu yapmak için bir yol bulacağım.

Minä vielä keksin miten sen voi tehdä.

Yaşamak için sadece bir yol vardır.

On vain yksi tapa elää.

Ben adamla karşılaştım, bana yol gösterdi.

Tapasin miehen, joka näytti minulle reitin.

- İsteğin olduğu yerde, bir yol vardır.
- İstenirse her şey mümkündür.
- İstenirse mutlaka bir yol bulunur.

- Missä on tahto, siellä on myös tie.
- Mistä löytyy tahtoa, löytyy myös keinoja.

Tamam, iz sürmek için iki yol var.

On kaksi tapaa paikantaa se.

Bakın, görebilirsiniz. Burası daha önce işaretlediğim yol.

Merkitsin reittini tähän aiemmin.

Genç yavrular birlik olarak yol almaya çalışıyor.

Kuutit etsivät turvaa joukosta.

Bir dizi olay savaşın başlamasına yol açtı.

Tapahtumaketju johti sodan puhkeamiseen.

Pasaport almam için en iyi yol nedir?

Miten parhaiten saan passin?

Bunu yaptırmak için bir yol bulabileceğimize eminim.

Olen varma, että keksimme tavan, jolla saamme tämän tehtyä.

Ve bu diğer büyük farka yol açar.

Tämä johtaa seuraavaan suureen eroavaisuuteen.

Şiddetli yağmur bir hayli zarara yol açtı.

Rankkasade teki melkoista tuhoa.

Aşk için hiçbir yol yoktur. Aşk yoldur.

Rakkauteen ei ole tietä. Rakkaus on se tie.

Bu yol kamyonların geçemeyeceği kadar çok dar.

Tämä tie on rekka-autoille liian kapea.

Gündüzleri uzun yol gitmek bu yeni doğmuş yavru için çok zor. Hava serinken olabildiğince yol almalılar.

Pitkien matkojen kulkeminen päivisin uuvuttaa vastasyntyneen poikasen. Niiden on kuljettava mahdollisimman pitkälle, kun on viileää.

Tamam, başka bir yol bulup bulamayacağımıza bir bakalım.

Katsotaan, löydämmekö toisen reitin.

Dana'yı bulmak için hangi yol daha güvenli olur?

Kumman vaihtoehdon avulla pääsemme Danan luo turvallisemmin?

Matarayı kullanmak çok daha iyi bir yol olurdu.

Termospullo olisi ollut parempi valinta.

Geceleri 40 kilometreye kadar yol teperek yemek arar.

Se kulkee jopa 40 kilometriä yössä ruokaa etsien.

Yol kenarındaki bu açıklık tam buluşmalık bir yer.

on täydellinen tapaamispaikka.

Karanlıkta yol alırken üstüne yapışan remora kortejini saymazsak.

lukuun ottamatta remorasaattuetta, joka seuraa sitä - sen matkatessa pimeyden halki.

Kilometrelerce yol yapıp geleceği biçimlendirecek olanlara ulaşmaya çalışıyorum.

Matkustan pitkälle ja yritän puhua asiasta, joka on tärkeä tulevaisuuden kannalta.

İki ev arasındaki yol kar tarafından bloke edildi.

Kahden talon välinen polku on lumen tukkima.

Oraya ulaşmak için uzun bir yol yürümek zorundasın.

Sinun täytyy kävellä pitkän matkaa päästäksesi sinne.

Bunu yapmak için daha kolay bir yol var.

On helpompi tapa tehdä se.

- Mastürbasyon deliliğe neden olur.
- Mastürbasyon deliliğe yol açar.

Itsetyydytys johtaa hulluuteen.

Neyse ki başarıya ulaşmak için birden fazla yol var

Onneksi valittavana on useita polkuja seikkailun onnistumiseksi.

Bu yol, buradan çıkmak için en iyi şansım olacak.

Se on paras mahdollisuus päästä täältä pois.

Güneydeki ormanlık alanın derinlerinde saklı eski bir yol var.

Syvällä eteläisissä metsissä on piilossa vanha tie.

Ekip, bana hızlı yol katedebileceğim bir şey getirebilir misiniz?

Voitteko tuoda minulle jotain, jolla pääsen liikkumaan - maastossa nopeasti.

Fakat bu engin, tekdüze kumullarda karanlıkta yol bulmak zor.

Mutta yksitoikkoisilla dyyneillä on vaikea navigoida pimeässä.

Lastikler lastik ve yol yüzeyi arasındaki sürtünme nedeniyle yıpranır.

Renkaat kuluvat kumin ja tienpinnan välisen hankauksen takia.

Alışılmadık sıcak hava, elma hasadı için sorunlara yol açtı.

Epätavallisen lämmin sää aiheutti ongelmia omenasadolle.

Affedersiniz,ama bu metro istasyonu için doğru yol mu?

Anteeksi, mutta onko tämä oikea tie metroasemalle?

Onu yapmak için bunun doğru yol olduğundan emin misin?

Oletko varma, että tämä on oikea tapa tehdä se?

Onlar, onun Britanya ile bir savaşa yol açabileceğine inandılar.

He uskoivat, että se voisi aiheuttaa sodan Britannian kanssa.

...ve ay ışığını yansıtan taç yaprakları yol gösterici işlevi görür.

ja kuunvaloa heijastavat terälehdet toimivat majakkana.

Derinize değmesi bile ani yanıklara ve su toplamalarına yol açar.

Sen joutuminen iholle voi aiheuttaa palovammoja ja rakkuloita.

- Gidecek uzun bir yolumuz var.
- Önümüzde uzun bir yol var.

Meillä on pitkä matka kuljettavana.

- İyi niyetle söylenen yalan mübahtır.
- Hedefe giden her yol mübahtır.

Tarkoitus pyhittää keinot.

James Cameron film yapmak için yeni bir yol ortaya çıkardı.

James Cameron loi uuden tavan tehdä elokuvia.

Tom bana onu yapmak için daha iyi bir yol gösterdi.

Tom näytti minulle tuohon paremman tavan.

En güvenli yol bu olsa gerek. En azından bu halatı tanıyorum.

Varmaankin turvallisin valinta. Tiedän, missä köysi on ollut.

Bu yolculukta kolay bir yol yok. Bu yüzden yardımınıza ihtiyacım var.

Tällä matkalla ei ole helppoja polkuja. Siksi tarvitsen apuasi.

öyle sağlam bir yol yaptım ki küçük araçlar bile güvenle geçebilir.

olen rakentanut niin kestävän tien, että pienet ajoneuvot voivat kulkea sillä turvallisesti.

İyi de eder. Bir eş bulmak için 400 metre yol alması gerekebilir.

Hyvä niin. Se voi kulkea 400 metriä löytääkseen kumppanin.

Şehir ışıkları gece gökyüzünü aydınlığa boğduğundan hayvanlar, yıldızlara bakarak yol bulamaz oluyor.

Kun kaupungin valot peittävät yötaivaan, eivät eläimet voi enää suunnistaa tähtien avulla.

- Buradan dışarıya sadece bir yol var.
- Buradan tek bir çıkış yolu var.

Täältä on vain yksi tie ulos.

Gabriel Roiter ölçüsünü tanımlamak için daha sezgisel olabilen ikinci bir yol vardır.

On olemassa toinen, kenties intuitiivisempi, tapa määritellä Gabriel-Roiterin mitta.

Ancak, yine de okyanuslarda gezinmek için basit ve güvenilir bir yol sağlar.

Mutta se antaa yksinkertaisen ja luotettavan suunnan merillä.