Translation of "Vahşi" in English

0.034 sec.

Examples of using "Vahşi" in a sentence and their english translations:

Vahşi.

Wild!

Bu vahşi.

This is wild.

Tom vahşi.

Tom is fierce.

Oldukça vahşi.

It's pretty wild.

Vahşi rüzgar esiyordu.

The wild wind was blowing.

Vahşi hayvanlardan korkarım.

- I'm afraid of wild animals.
- I'm scared of wild animals.
- I am afraid of wild animals.

O oldukça vahşi.

That's pretty wild.

Vahşi hayvanları beslemeyin.

Don't feed wild animals.

Mary vahşi davranıyor.

Mary is acting wild.

Bu çocuklar vahşi.

These boys are wild.

Bu kızlar vahşi.

These girls are wild.

Vahşi değil mi?

Isn't it wild?

Bu çok vahşi.

That's so wild.

Vahşi bir geceydi.

It was a wild night.

- Her hayvan vahşi değildir.
- Tüm hayvanlar vahşi değildir.

Not all animals are wild.

- Vahşi Batı'ya hoş geldiniz.
- Vahşi Batı'ya hoş geldin.

Welcome to the Wild West.

- Tom bir vahşi doğa fotoğrafçısı.
- Tom vahşi yaşam fotoğrafçısıdır.

Tom is a wildlife photographer.

Özellikle vahşi hayvanlara karşı.

Especially wild creatures.

Tilki vahşi bir hayvandır.

A fox is a wild animal.

O kadar vahşi değilim.

I'm not that wild.

Vahşi hayvanlar ormanda yaşarlar.

Wild animals live in the jungle.

O vahşi değil mi?

Isn't that wild?

Her vahşi dans edebilir.

Every savage can dance.

Çok vahşi olma Jack.

Don't be so wild, Jack.

Vahşi köpeğe dikkat edin!

Look out for the wild dog!

Vahşi bir tahmin yapalım.

Let me take a wild guess.

Tom vahşi bir adamdır.

Tom is a wild man.

Perth, Avustralya'nın Vahşi Batısıdır.

Perth is Australia's Wild West.

- Leyla vahşi köpeklerin uluduğunu duydu.
- Leyla vahşi köpeklerin ulumasını duydu.

Layla heard the wild dogs howling.

- Bazı vahşi hayvanlar yok olma eşiğinde.
- Bazı vahşi hayvanlar tükenme eşiğinde.

Some wild animals are on the verge of extinction.

Vahşi yaşama düşman, betondan ormanlar.

Concrete jungles, hostile to wildlife.

Vahşi doğada ağaç kovuklarına tünerler.

In the wild, they roost in tree hollows.

Kovboy kostümlü o vahşi adam...

That wild man in the chaps ...

Vahşi bir köpek kıza saldırdı.

A fierce dog attacked the girl.

Çimde yatan vahşi hayvanları görebiliriz.

We can see wild animals lying in the grass.

Tom vahşi hayvanlar tarafından öldürüldü.

Tom was killed by wild animals.

Vahşi bir hayvan tarafından ısırıldı.

She was bitten by a wild animal.

Amazon ormanının çoğu hâlâ vahşi.

Most of the Amazon jungle is still wild.

Alaska'da milyonlarca vahşi hayvan yaşıyor.

Millions of wild animals live in Alaska.

Vahşi Jaguarlar hakkında rüya gördü.

She dreamt about wild jaguars.

Şarkıcı vahşi çakallar tarafından öldürüldü.

The singer was killed by wild coyotes.

Bu yer vahşi hayat doludur.

This place is full of wildlife.

- O vahşi hayvanlar hakkında çok şey bilir.
- Vahşi hayvanlar konusunda bilgisi çoktur.

He knows a lot about wild animals.

- Bu ormanda çok vahşi hayvan var.
- Bu ormanda birçok vahşi hayvan var.

There are many wild animals in this forest.

Barsoom en büyük Mars kentiydi. En süslü salona sahipti. Orası Vahşi, Vahşi Kırmızıydı.

Barsoom was the biggest Martian town. It had the fanciest saloon. It was the Wild, Wild Red.

Hindistan Vahşi Yaşamı Koruma Derneğine göre

According to the Wildlife Protection Society of India,

Vahşi doğada sadece 14.000 pars kaldı.

Only 14,000 remain in the wild.

Vahşi doğada, her zaman teknolojiye güvenemezsiniz.

[Bear] In the wild, you can't always depend on technology.

Vahşi doğada gireceğiniz mücadeleleri dikkatli seçin.

Pick your battles in the wild.

Vahşi hayatta kaynaklar bulmalı ve değerlendirmelisiniz.

[Bear] Part of surviving in the wild is being resourceful,

Vahşi doğada yiyecek ararken seçiçi olamazsınız!

[Bear] When foraging for food in the wild you can't be picky!

Vahşi doğada yiyecek ararken seçici olamazsınız!

[Bear] When foraging for food in the wild, you can't be picky!

Vahşi istilacı sonunda veterinerler tarafından yatıştırılıyor

The wild intruder finally sedated by veterinary staff

Güneş vahşi bir renk aleviyle batıyor.

The sun goes down in a wild blaze of color.

O, vahşi hayata geri dönmek istiyor.

He wants to go back to the wild.

Onun pek çok vahşi fikirleri vardır.

He has too many wild ideas.

O, vahşi köpeğin bağlı tutulmasını istedi.

He demanded that the savage dog be kept tied up.

Buralarda bir sürü vahşi hayvan var.

There are many wild animals around here.

Tom'a vahşi bir hindi tarafından saldırıldı.

Tom was attacked by a wild turkey.

O, vahşi bir hayvan gibi kudurdu.

He raged like a wild beast.

Bu köpekler göründükleri kadar vahşi değil.

Those dogs aren't as ferocious as they look.

Aday rakibi karşısında vahşi suçlamalar yaptı.

The candidate made wild accusations against his opponent.

Bu ormanda çok vahşi hayvan var.

There are many wild animals in this forest.

Kaplan çok vahşi bir hayvan türüdür.

A tiger is a very ferocious kind of animal.

O, Amerika'nın vahşi alanlarını korumaya inanıyordu.

- He believed in protecting America's wilderness areas.
- He believed in protecting the United States' wilderness areas.

- Vahşi hayvanlardan korkarım.
- Yabani hayvanlardan korkarım.

I'm scared of wild animals.

Tom vahşi bir hayvan tarafından ısırıldı.

Tom was bitten by a wild animal.

İş, Sami'nin vahşi hayallerinin ötesinde idi.

The job was beyond Sami's wildest dreams.

Yahya'nın yiyecekleri çekirge ve vahşi baldı.

John's food was grasshoppers and wild honey.

Bazen vahşi doğada işler beklenmedik şekilde sonuçlanabilir.

[Bear] Sometimes in the wild, things take an unexpected turn.

Dördüncü nesil bir vahşi yaşam izcisi olarak

As a fourth generation wildlife tracker,

Kış yaklaştıkça vahşi doğada yiyecek iyice azalıyor.

In the wild, food becomes scarcer as winter approaches.

Vahşi doğadayken unutmamanız gereken iki şey vardır.

Two things I'll always remember when I go into the wild.

Vahşi, özgür bir hayvan tarafından bütünüyle kabullenilmek

To be utterly accepted thus by a wild, free animal

O günlerde orada vahşi bir kabile yaşadı.

A savage tribe lived there in those days.

O adada hâlâ bazı vahşi kabileler var.

There are still some savage tribes on that island.

Onlar, oğullarının vahşi davranışlarıyla kendilerini rezil hissettiler.

They felt disgraced by their son's wild behavior.

Barbarlar kızgın vahşi bir hayvanın görünüşünden korkuyorlar.

Savages fear the appearance of a fierce wild beast.

Orada vahşi lavantanın dışında hiçbir şey yetişmiyordu.

Nothing grew there besides wild lavender.

Tom vahşi bir su aygırı tarafından ezildi.

Tom was trampled by a wild hippopotamus.

Sirkin harika bir vahşi hayvan koleksiyonu var.

The circus has a wonderful collection of wild animals.

Avcılık oyunu bu huzurlu vahşi doğada yasaklanmıştır.

Hunting game is forbidden in this tranquil wilderness.

Bazı vahşi kediler komşumun evinin altında yaşarlar.

Some wild cats live under my neighbor's house.

Bir sürü vahşi hayvan yiyecek yokluğundan öldü.

A lot of wild animals died for lack of food.

Kedi insanların evlerinde yaşayan vahşi bir hayvandır.

The cat is a wild animal that inhabits the homes of humans.

Çiftlik kedileri genellikle vahşi veya yarı vahşidir.

Farm cats are usually feral or semi-feral.

Bir vahşi çiftlik kedisi Tom'un elini ısırdı.

A feral farm cat bit Tom's hand.

Sami, Kanada'nın geniş, vahşi doğasında yürüyüşe bayılıyordu.

Sami loved hiking in the vast Canadian wilderness.

Şehirler genişleyip vahşi yaşam alanları daralırsa ne olur?

What happens when cities expand and wildlife habitats shrink?

Insanlar artık adım adım vahşi alanlara girmeye başladı.

people are now steadily creeping into wild spaces,

Ama geceleri şaşırtıcı derecede vahşi bir ortam oluşur.

But at night, they are surprisingly hostile.