Translation of "Imkânsız" in Dutch

İmkânsız.

Onmogelijk.

Kulağa imkânsız mı geliyor?

Lijkt dit vergezocht?

Yani bir şeyi araştırmak imkânsız.

Het is dus onmogelijk om iets te achterhalen.

Eğer inanırsan hiçbir şey imkânsız değildir.

Niets is onmogelijk als je maar gelooft.

İmkânsız gibi görünen bir yarışın eşiğinde

En tegenover een schijnbaar onmogelijk probleem

Yumurtalar arka tarafta, karanlıkta. Görülmeleri imkânsız.

De eieren worden achterin gelegd, in het donker. Onmogelijk te zien.

Bu durumda kuru ağaç bulmak neredeyse imkânsız.

Onder deze omstandigheden is het bijna onmogelijk... ...om droog hout te vinden.

Ister kabul et, ister etme gibi imkânsız bir duruma sokulursunuz.

word je in een onmogelijke te-nemen-of-te-laten positie geplaatst.

Her ne kadar onunla arkadaş kalmaya çalıştıysam da, bu imkânsız görünüyordu.

Hoewel ik geprobeerd heb vrienden met haar te blijven, bleek dit onmogelijk.

- Olanaksız kelimesinin ne anlama geldiğini bilmem.
- İmkânsız kelimesi benim lügatimde yoktur.

Ik weet niet wat het woord 'onmogelijk' betekent.

Bu hayvan, bulunması imkânsız olmayı öğrenmek için milyonlarca yılını harcadı. Ahtapot izlerinin görünüşünü öğrenmem gerekiyordu.

Dit dier heeft miljoenen jaren geleerd om onmogelijk te vinden te zijn. Ik moest leren hoe octopussporen eruitzagen.