Translation of "Neredeyse" in Arabic

0.012 sec.

Examples of using "Neredeyse" in a sentence and their arabic translations:

neredeyse ama neredeyse

تقريبا ولكن تقريبا

Neredeyse.

- بالكاد .
- تقريباً.

- Neredeyse boğuluyordum.
- Neredeyse boğuldum

كدت اغرق

Neredeyse üç.

لقد قاربت الساعة على الثالثة.

Neredeyse boğuluyordu.

كادت تغرق

Neredeyse ölüyordun.

أنتَ تقريباً مت.

Neredeyse 2.

فتقريباً عدد التكاثر الأساسي هو فقط 2

Neredeyse altı.

قاربت على السادسة.

- Çocuk neredeyse boğuluyordu.
- Oğlan neredeyse boğuluyordu.

كاد الولد أن يغرق.

Ama neredeyse hemen,

ولكنني سرعانَ

Neredeyse ücretsiz sayılırdı.

وكان عملياً مجانية.

Neredeyse bir asırdır,

لقد قاموا بحماية عملية حصاد سرطان البحر هناك

Kutu neredeyse boş.

الصندوق فارغ تقريبا

Resim neredeyse bitti.

مازال الرسم بعيدا عن الاكتمال.

Tom neredeyse kovulacaktı.

كاد توم أن يُطرد من العمل.

Neredeyse arabama çarpıyordun.

أنتَ تقريباً تحطمت في سيارتي.

Ben neredeyse hazırım.

أنا جاهز تقريباً.

O neredeyse bayılacaktı.

- كاد أن يُغمى عليها.
- كادت أن تفقد وعيها.

Bu neredeyse hepsi.

هذا كل شيء تقريبا.

Neredeyse herkes geldi.

- تقريبا الكل اتي
- تقريبا الكل جاء

Tom neredeyse boğuluyordu.

كاد توم يغرق

Tom neredeyse ölüyordu.

كاد توم يموت

Neredeyse donarak ölecektik.

كدنا أن نموت من البرد.

Leyla neredeyse ölmüştü.

كادت ليلى أن تموت.

- Nerede olduğumu neredeyse unuttum.
- Neredeyse nerede olduğumu unuttum.

أكاد أنسى أين أنا.

- Neredeyse kimse ona inanmıyordu.
- Neredeyse kimse ona inanmadı.

بالكاد لم يصدّقها أحد.

Sonunu görebiliyorum. Neredeyse vardık.

‫يمكنني رؤية نهايته.‬ ‫كدنا نصل.‬

Genç nüfusunun neredeyse yarısı

لا يمكن لبلد أن يكون ناجحاً

neredeyse hep Adam Sandler'dır.

لقد كان في أغلب الأوقات آدم ساندلير.

Neredeyse ormanın zihni gibi.

‫الأمر أشبه بعقل الغابة تقريبًا.‬

Neredeyse tüm öğrenciler sınıftaydı.

كل التلاميذ تقريبا كانوا في القسم.

Neredeyse bir gözünü kaybediyordu.

كان على وشك أن يفقد عينه.

Tom neredeyse konferansı unuttu.

توم تقريباً نسيَ المؤتمر.

Neredeyse yarım saattir bekliyorum.

انتظرت قرابة النصف ساعة.

Sami neredeyse hayatını kaybediyordu.

كاد سامي أن يموت.

Ve artık neredeyse çok geç.

وتقريباً متأخرون جداً لمد يد المساعدة.

Bu neredeyse susturulmuş insanlar arasında

من بين هؤلاء الناس الذين شبه أُسكِتت أصواتهم

Neredeyse 10 yıl önce tanıştık

التقينا منذ عشر سنوات،

Neredeyse iki yıldır araba kullanıyorum.

وأنا أقود السيارة منذ عامين تقريباً،

Neredeyse ABD nüfusunun iki katı.

وهذا ما يقرب ضعف سكان الولايات المتحدة.

Ancak alacakaranlık bölgesi neredeyse araştırılmıyor.

إلا أن منطقة الغسق لم يتم استكشافها بعد.

Bu jaguar neredeyse iki yaşında.

‫هذا النمر يكاد يبلغ من العمر عامين.‬

Asla pes etmeyin, neredeyse geldik.

‫لذا لا تستسلم، كدنا نصل.‬

Ve bunları neredeyse takılmadan diyebiliriz

ويمكننا أن نقولها تقريبًا دون أن تتعثر

Çin virüsü neredeyse yendi diyebiliriz

يمكننا القول أن الفيروس الصيني يكاد يضرب

Neredeyse hiçbir Norveçli hayatta kalamadı.

عمليا لم ينج أي من النرويجيين.

Neredeyse bir araba tarafından çarpılıyordum.

كادت أن تصدمني سيارة.

Yani neredeyse gezegendeki herkes hassas.

و هذا يعني ان الجميع على الكوكب معرضون له

O, neredeyse senin kadar uzundur.

إنها بنفس طولك تقريباً.

Neredeyse ona bir bisiklet çarpıyordu.

كادت أن تصدمها دراجة.

Neredeyse her gün banyo yaparım.

أستحم كل يوم تقريباً.

O, neredeyse okula geç kalmıştı.

كادت أن تتأخر عن المدرسة.

Tom neredeyse beni ikna etti.

أقنعني توم تقريباً

Neredeyse bir kamyon tarafından eziliyordum.

- كادت شاحنةٌ تدهسُنِي.
- أوشكتْ شاحنة على دهسي.

Buralarda neredeyse seni hiç görmüyoruz.

من الصعب أن نراك هنا.

Sami ve Leyla neredeyse ayrılamazdı.

كان سامي و ليلى يكادان لا يتفارقان.

1920'lerde neredeyse 200 kişi ölmüş.

كما ترون في 1920 كان هناك حوالي 200

Dozun aslında doğru olduğundan neredeyse emin -

تحاول عندها إقناع نفسها بأن الوصفة مناسبة،

Kesinlikle, bugün neredeyse haber değeri yok.

بالضبط، إنها بالكاد تستحق الشهرة.

neredeyse hiç görmedikleri bir şeyle karşılaştırıyoruz:

وبين شيء نادراً ما يرونه:

Küçük bedeni neredeyse hiç ısı üretmiyor.

‫جسده الصغير لا ينتج أي حرارة تقريبًا.‬

Devamında bir şehir neredeyse yok oluyor

ثم تختفي المدينة تقريبا

Ayasofya neredeyse mermer ile kaplı diyebiliriz

يمكننا القول أن آيا صوفيا مغطاة بالرخام تقريبًا.

Her toplumda her inanışta neredeyse mevcuttur

تقريبا متوفر في كل دين في كل مجتمع

Bu referandum neredeyse tamamen internette gerçekleşti.

هذ الاستفتاء تم بالكامل على الإنترنت.

Kutsal Smolensk şehri neredeyse yerlebir edilmiş.

كانت مدينة سمولينسك المقدسة عمليا دمرت.

İki proje neredeyse tamamlandı, ancak liman

متراً تم الانتهاء تقريباً من المشروعين الا ان الميناء لا

Neredeyse tüm Japonlar koyu saça sahiptir.

جميع اليابانيين تقريبا لديهم شعر داكن اللون.

Everett neredeyse iki saat boyunca konuştu.

تحدث ايفرت لقرابة الساعتين.

Birçok defa hava sıcak olmadığında, neredeyse donma

وأحيانٍ أخرى، كنا نظن أننا سنتجمد حتى الموت

Ama, 40'lı yaşlarda, neredeyse yolun yarısında,

ولكن عندها، وبحدود العمر 40، قرب منتصف العمر،

Vakaların neredeyse tümünde hastalar depremin merkezinde yaşıyordu.

تقريباً في كل حالة، كان المرضى يعيشون بالقرب من مركز الزلزال.

Bu kadim hayvanlarla neredeyse 30 yıl çalışmış

‫بعد حوالي 30 عاماً من العمل‬ ‫مع هذه الحيوانات القديمة،‬

Çocukluk arkadaşlarımın neredeyse hepsi ülkeyi terk etti.

تقريباً كل أصدقاء طفولتي غادروا البلاد،

Bu durumda kuru ağaç bulmak neredeyse imkânsız.

‫في هذه الظروف يكاد يكون أمراً مستحيلاً‬ ‫أن تعثر على حطب جاف.‬

Fakat "birini yap" kısmı neredeyse hiç olmamıştı.

ولكن "فعل واحد" كان بالكاد متاح.

Neredeyse her zaman hikâye burada son bulur.

‫ولكن ليس اليوم.‬

Ve neredeyse sekiz yüz çeşit elma yetişiyordu.

وما يقارب 800 صنف من التفاح تنمو في الولايات المتحدة.

30 dönüm neredeyse 30 futbol sahası demek.

30 فدانًا تعادل حوالي 30 ملعب كرة قدم.

Ay, Afrika Savanı'nda neredeyse en karanlık evresinde.

‫في السافانا الإفريقية،‬ ‫يكاد ضوء القمر يخبو تمامًا.‬

Dişi puma görebiliyor. Guanako ise neredeyse kör.

‫يمكنها الرؤية...‬ ‫بينما الغوناق عمياء تقريبًا.‬

Günlük yaşantınızdaki neredeyse her fiziğe erişmenizi sağlar.

تقريباً إلى كل الفيزياء في حياتنا اليومية.

Borsayla uğraşan insanlar bilir. Bu neredeyse imkansızdır.

الناس الذين يتعاملون مع سوق الأوراق المالية يعرفون. هذا شبه مستحيل.

Neredeyse çok geçti. Ancak muazzam bir beceriyle,

لقد فات الأوان تقريبا. ولكن بمهارة هائلة ، تمكن

Bazıları neredeyse üçlü Koalisyon hükümdarlarına kadar ulaştı.

حتى أن البعض وصل تقريبًا إلى ملوك التحالف الثلاثة.

Adam akıllı cebinden hiç para harcamıyor neredeyse

يكاد الرجل لا ينفق المال في جيبه الذكي

Neredeyse her turist yanında bir kamera taşır.

تقريباً يحمل جميع السياح آلة تصوير معهم.

Neredeyse her gün bu foruma katkıda bulunuyorum?

أساهم في هذا المنتدى كل يوم.

Tom neredeyse her şeyi kendisi yapmayı seviyor.

غالبًا يُفضل توم عمل الأشياء بنفسه

Senin oğlun neredeyse senin babanın bir kopyası.

ابنك يكاد أن يكون نسخة من أبيك.

Neredeyse yemeğe, barınağa ve sekse ihtiyaç duyduğumuz kadar.

نحن نرغب به تقريبًا كما نرغب في الطعام والمأوى وممارسة الجنس.

Toplumsal bilinç sahibi, neredeyse her zaman uyuşturucu karşıtıydı

فقد كان فن واعي، و ضد المخدرات،

O anda kalmak için neredeyse zorlayıcı bir mekanizma.

إنها تقريباً آلية إجبارية لتكون في اللحظة.

Ayrıca kardiyak vaka oranı neredeyse iki katına çıktı,

كما تضاعف تقريباً معدل المشاكل القلبية لديها،

Ve bu tersyüz pozisyonda neredeyse her şeyi yapabiliyorlar.

ويمكنهم فعل أى شيء فى هذا الوضع المقلوب.

Aslında bu yüzden karımı doğum odasında neredeyse bıraktım,

لهذا السبب كنت على وشك ترك زوجتي في غرفة الولادة،

Ve intihar dâhil, hapishanede gerçekleşen ölümlerin neredeyse yarısı

وحوالي نصف وفيات السجن الإجمالية بما فيها حالات الانتحار،

neredeyse her gün evlerde, köylerde ve okullarda görülüyorlar.

‫تظهر بشكل يومي في المنازل‬ ‫والقرى والمدارس.‬