Examples of using "Estatus" in a sentence and their turkish translations:
Onun şirketteki statüsünü biliyor musun?
Pahalı bir araba bir statü sembolüdür.
Bugün, gergedan boynuzu zenginlerin statü sembolü olarak görülüyor.
Bir insanın değeri onun sosyal konumundan daha çok onun karakteriyle değerlendirilmelidir.
Eğitimin amacı servet veya statü değil ama kişisel gelişim.