Translation of "Riqueza" in Turkish

0.006 sec.

Examples of using "Riqueza" in a sentence and their turkish translations:

Creará riqueza y oportunidades,

ve bu şekilde zenginlik ve fırsat yaratarak

La salud es riqueza.

- Sağlık zenginliktir.
- Sağlık servettir.

Tom heredó su riqueza.

Tom servetini miras olarak aldı.

La riqueza es relativa.

Zenginlik görecelidir.

Quieren sexo, riqueza y fama.

Onlar seks, zenginlik ve ün istiyorlar.

La salud es mejor que la riqueza, para el que solo tiene riqueza.

Sadece zenginliği olanlar için sağlık zenginlikten iyidir.

Su sentimiento sobre riqueza y dinero,

Servet ve para hakkındaki hislerinizi,

Les sacan un poco de riqueza.

Onların servetlerinin birazını alırlar.

Y agrega riqueza a tu fortuna

ve servetine servet katıyor

La vida es nuestra mayor riqueza.

Yaşam bizim en büyük zenginliğimizdir.

La fiesta maravillaba por su riqueza.

Partinin müsrifliği herkesi şaşırttı.

Tom desea conseguir riqueza y fama.

Tom zenginlik ve şöhret istiyor.

Sami tenía adicción a la riqueza.

Sami zenginlik bağımlısıydı.

Que han capturado la riqueza del mundo.

dünyanın varlıklarını ellerine geçirdi.

Su riqueza no le ha hecho feliz.

Onun serveti onu mutlu etmedi.

No soy feliz pese a mi riqueza.

Tüm zenginliğime rağmen mutsuzum.

La salud es mejor que la riqueza.

- Sağlık servetten daha iyidir.
- En büyük servet sağlıktır.
- Sağlık zenginlikten iyidir.

La guerra redujo la riqueza del país.

Savaş ülkenin zenginliği azalttı.

Cómo distribuir la riqueza es un gran problema.

Serveti nasıl dağıtacağın büyük bir sorundur.

Ella valora más la salud que la riqueza.

O sağlığa zenginliğin üzerinde değer verir.

La salud está por encima de la riqueza.

- Sağlık zenginliğin üstündedir.
- En büyük servet sağlıktır.

La salud es más importante que la riqueza.

- Sağlık zenginlikten daha önemlidir.
- En büyük servet sağlıktır.

Comencemos desde arriba, sus sentimientos sobre riqueza y dinero.

Hadi en baştan başlayalım, para ve servetle ilgili hisleriniz.

De convertir situaciones de pobreza en riqueza y prosperidad.

bolluk ve refaha çevirebilecek güce sahip olduğuna inanıyorum.

A pesar de toda su riqueza, él es canuto.

Bütün servetine rağmen, o cimridir.

A pesar de toda su riqueza y fama, es infeliz.

Bütün serveti ve şöhretine rağmen, o mutsuz.

Huelga decir que la salud es más importante que la riqueza.

Sağlığın servetten daha önemli olduğunu söylemeye gerek yok.

- Prefiero vivir en la pobreza pero en paz que en la riqueza pero con miedo.
- Preferiría vivir pacíficamente en la pobreza que atemorizado en la riqueza.

Ben zenginlik ve korku içinde yaşamaktansa huzurlu yoksulluk içinde yaşamayı tercih ederim.

No hace falta decir que la salud es más importante que la riqueza.

Söylemeye gerek yok, sağlık zenginlikten daha önemlidir.

"La verdadera riqueza del hombre es el bien que hace en este mundo".

''Bir adamın gerçek hazinesi bu dünyada yaptığı iyi işlerdir''

El objetivo de la educación no es la riqueza ni el estatus, sino la formación personal.

Eğitimin amacı servet veya statü değil ama kişisel gelişim.

Brasil es muy rico; su riqueza es inmensa; el café es una de sus mayores riquezas.

Brezilya çok zengindir; onun zenginliği çok büyüktür; kahve onun en büyük zenginliklerinden biridir.

- Incluso con toda su salud y fama, él es infeliz.
- A pesar de su riqueza y su fama, él es infeliz.

Bütün zenginliği ve şöhretine rağmen o mutsuzdur.