Translation of "Encantaba" in Turkish

0.006 sec.

Examples of using "Encantaba" in a sentence and their turkish translations:

Te encantaba la poesía.

Sen şiiri severdin.

- Les encantó.
- Les encantaba.

Onlar onu seviyordu.

Creí que te encantaba nadar.

Ben yüzmeyi sevdiğini sanıyordum.

Cuando era pequeña, me encantaba leer.

Çocukken okumayı severdim.

A mi abuelo le encantaba leer.

Büyük babam okumaktan hoşlanırdı.

De niña me encantaba trepar árboles.

Çocukken ağaçlara tırmanmayı severdim.

Me encantaba ir a la playa.

Ben plaja gitmeyi severdim.

En aquellos días me encantaba jugar damas.

O günlerde, dama oynamayı severdim.

Le encantaba reír y disfrutar de la vida.

O, gülmeyi ve hayattan zevk almayı severdi.

De niño le encantaba trepar a los árboles.

Çocukken ağaçlara tırmanmayı çok severdi.

Pero a todos mis conocidos les encantaba comer animales.

fakat tanıdığım herkes, hayvan yemeyi de seviyordu.

Vivía en Perth y le encantaba andar en patineta.

Perth'te yaşıyor ve kaykay yapmayı seviyordu.

Al gatito le encantaba perseguir las monedas que iban rodando.

Kedi yavrusu yuvarlanan sikkeleri kovalamayı severdi.

Los niños me dijeron que les encantaba el helado de frutilla.

Çocuklar çilekli dondurma sevdiklerini söylediler.

A Tom le encantaba el color del nuevo vestido de Mary.

Tom Mary'nin yeni elbisesinin rengini sevdi.

De pequeño me encantaba recoger melocotones en el huerto de mi abuelo.

Bir çocukken dedemin bahçesinde şeftali toplamayı severdim.

Me encantaba ver los deportes en la tele, sobretodo el boxeo, con mi padre.

babamla televizyonda boks maçları izlemeyi severdim.

Y aunque me encantaba trabajar para John, simplemente la política no era lo mío.

John için çalışmayı sevsem de politikada başarılı olamadım.

Roger Miller empezó a escribir canciones porque le encantaba la música que oía en la radio.

Roger Miller radyoda dinlediği müziği sevdiği için şarkılar yazmaya başladı.

Cuando era pequeña tenía una peonza, me encantaba hacerla girar y esperar a ver cuándo se paraba.

Küçükken topacım vardı. Çevirip durana kadar izlemeyi severdim.

- A las mujeres les encantaba.
- A las mujeres les encantó.
- Las mujeres lo adoraban.
- Las mujeres lo adoraron.

Kadınlar onu seviyordu.