Translation of "Reír" in Turkish

0.010 sec.

Examples of using "Reír" in a sentence and their turkish translations:

- ¡No me hagas reír!
- No me hagas reír!

Beni güldürme!

Me hiciste reír.

Beni güldürdün.

Dejé de reír.

Gülmeyi bıraktım.

Dejaron de reír.

Gülmeyi bıraktılar.

Te vi reír.

Senin güldüğünü gördüm.

Me haces reír.

Beni güldürürsün.

- No podíamos parar de reír.
- No pudimos parar de reír.

Kıkır kıkır gülmeyi durduramadık.

No me hagas reír.

Beni güldürme.

¡No me hagas reír!

Beni güldürme!

Eso me hizo reír.

O beni güldürdü.

Me hacía reír mucho.

O beni çok güldürdü.

Me encanta verte reír.

Gülmeni görmeyi seviyorum.

Tom me hace reír.

- Tom beni güldürüyor.
- Tom beni güldürür.

Te vas a reír.

- Güleceksin.
- Güleceksiniz.

Tom dejó de reír.

Tom gülmeyi durdurdu.

¿Qué te hizo reír?

Seni ne gülümsetti?

Tom sabía hacerme reír.

Tom beni nasıl güldüreceğini biliyordu.

No los quería hacer reír.

Onları güldürmek istemedim.

La mayoría te hace reír

Çoğu güldürüyor

Es nuestro turno de reír.

Gülme sırası bizde.

No puedo reír ni llorar.

Ben gülüp ağlayamam.

Intentemos hacer reír a Tom.

Tom'u güldürmeye çalışalım.

Incluso hice reír a Tom.

Tom'u bile güldürmüştüm.

Nunca te he visto reír.

Asla güldüğünü görmedim.

Por favor deja de reír.

Lütfen gülmeyi bırakın.

No me voy a reír.

Gülmeyeceğim.

Tom hizo reír a Mary.

Tom, Mary'yi gülümsetti.

Nunca la he visto reír.

Onun güldüğünü hiç görmedim.

No tengo ganas de reír.

Canım gülmek istemiyor.

Sus bromas nos hicieron reír.

Esprileriyle bizi güldürdü.

Algunas personas me hacen reír.

Bazı insanlar beni güldürürler.

Algunos separatistas me hacen reír.

Bazı ayrılıkçılar beni güldürüyor.

Él pasa de jugar y reír

Oynama ve gülüşmeler,

No sé si reír o llorar.

Ağlasam mı yoksa gülsem mi bilmiyorum.

Los alumnos se echaron a reír.

Öğrenciler kahkahalara boğuldular.

Sólo los seres humanos pueden reír.

Yalnızca insanlar gülebilir.

Pensé que eso la haría reír.

Ben bunun onu güldüreceğini düşündüm.

¿A que te he hecho reír?

Seni güldürdüm, değil mi?

Nunca he visto reír a Tom.

Tom'un güldüğünü hiç görmedim.

Este libro me hizo reír mucho.

Bu kitap bana iyi bir kahkaha attırdı.

¿Cómo puedo darle una oportunidad para reír?"

Ona gülme fırsatını nasıl verebilirim?

La mitad empezó a reír de inmediato,

Yarısı hemen gülmeye başladı,

Qué feliz si pudiéramos reír y entretener

Eğer ki güldürebildiysek ve eğlendirebildiysek ne mutlu

Todo el mundo se echó a reír.

Herkes kahkahaya boğuldu.

El niño llora en vez de reír.

Çocuk gülmek yerine ağlar.

Sus bromas nos hicieron reír a todos.

Onun şakaları hepimizi güldürdü.

Su broma nos hizo reír a todos.

Onun şakası hepimizi güldürdü.

No pude contener las ganas de reír.

Ben gülme arzumu bastıramadım.

No me gusta su forma de reír.

Onun gülme tarzını sevmiyorum.

Nadie podía hacer reír a la princesa.

Hiç kimse prensesi güldüremedi.

Tom no sabía si reír o llorar.

Tom güleceğini mi yoksa ağlayacağını mı bilmiyordu.

De que contaba mis historias para hacer reír.

hikayelerimi güldürmek için anlattığımı fark ettim.

A veces nos hizo reír en la pantalla

ekranda bazen de güldürüyordu bizi

El noventa y nueve siempre me hace reír.

Doksan dokuz her zaman beni güldürür.

Me gusta la forma de reír de ella.

Onun gülme şeklini seviyorum.

Nos pusimos a reír cuando contó el chiste.

O, fıkrayı anlattığında biz gülmeye başladık.

Le encantaba reír y disfrutar de la vida.

O, gülmeyi ve hayattan zevk almayı severdi.

Me encantan las personas que me hacen reír.

Beni güldüren insanları severim.

Y la gente empieza a reír; lento pero seguro.

insalar yavaş yavaş ama içten şekilde gülmeye başladı.

Aquí logró hacer reír a la gente con comedias

burada ise durum komedisi ile insanları güldürmeyi başardı

Tom no fue capaz de hacer reír a Mary.

Tom, Mary'yi güldüremedi.

Cuando Mary vio a Tom desnudo, se puso a reír.

Mary, Tom'u çıplak görünce gülmeye başladı.

Ni vamos a reír ahora ni vamos a llorar después.

Ne şimdi güleceğim ne de sonra ağlayacağım.

Haga lo que haga, no logro hacer reír a Tom.

Ne yaparsam yapayım Tom'u güldüremem.

- No puedo parar de reírme.
- No puedo dejar de reír.

Gülmemek elimde değil.

- Las niñas se pusieron a reír.
- Las niñas empezaron a reírse.

Kızlar gülmeye başladılar.

No puedo hacer reír a Taninna. No le gustan mis bromas.

Taninna'yı güldüremiyorum. Şakalarımdan hoşlanmıyor.

- Hizo que los niños se rieran.
- Hizo reír a los niños.

O, çocukları güldürdü.

- Todo el mundo se empezó a reír.
- Todos empezaron a reírse.

Herkes gülmeye başladı.

En el momento en que ella me vio, empezó a reír.

Beni gördüğü an gülmeye başladı.

Cuando vamos a regiones más templadas, los murciélagos hacen reír este movimiento.

daha ılıman bölgelere gittiğimizde ise yarasalar bu hareketi gülük olarak yaparlar

¿Te acuerdas de cuando te hacía reír? ¿A que nos divertíamos mucho?

Seni güldürdüğüm zamanı hatırlıyor musun? Ne çok eğlenmiştik, değil mi?

A pesar de que Fatih Portakal nos hizo enojar, nos hizo reír mucho y se divirtió mucho

Fatih Portakal'ı sinirlendirse de bizi çok güldürmüştü ve çok eğlenmiştik

- El hombre es el único animal capaz de reír.
- El hombre es el único animal que puede reírse.

İnsan gülebilen tek hayvandır.

- Era la primera vez que imitaba a la profesora e hice reir a todos los estudiantes.
- Era la primera vez que imitaba a la profesora e hice reir a todos los compañeros.
- Fue la primera vez que imité al profesor e hice reír a mis compañeros.

İlk kez öğretmeni taklit ettim ve tüm öğrencileri güldürdüm.