Translation of "Disfrutar" in Turkish

0.007 sec.

Examples of using "Disfrutar" in a sentence and their turkish translations:

Quiero disfrutar.

Onun tadını çıkarmak istiyorum.

Trata de disfrutar.

Keyfine bakmaya çalış.

La gente necesita disfrutar.

İnsanların eğlenmesi gerekiyor.

Tom va a disfrutar esto.

Tom bunu beğenecek.

Se recuestan así, oh déjame disfrutar

yaslanıyorlar böyle arkaya oh keyfime bakayım

Ella solía disfrutar estar con él.

O, onunla birlikte olmaktan hoşlanırdı.

Tom solía disfrutar estar con Mary.

Tom Mary ile olmaktan zevk alırdı.

Podremos disfrutar de una conversación íntima.

- Derin bir sohbetin keyfine varabileceğiz.
- Esaslı bir muhabbetin tadını çıkartabileceğiz.

Es hora de disfrutar del sol cálido

Gece tekrar gelmeden önce...

Él parecía disfrutar su vida y trabajo.

Yaşamını ve işini seviyor gibi görünüyordu.

Le encantaba reír y disfrutar de la vida.

O, gülmeyi ve hayattan zevk almayı severdi.

Pocas cosas nos hacen disfrutar tanto como la música.

Birkaç şey bize müzik kadar çok zevk verir.

Si no hubiera nubes, no sabríamos disfrutar del sol.

Bulutlar olmasa güneşin tadını çıkaramayız.

Tom pensó que iba a disfrutar de la fiesta.

Tom partiden zevk alacağını düşündü.

Abro la ventana para poder disfrutar el aire fresco.

Temiz havanın keyfini çıkarabilmem için pencereyi açıyorum.

Creo que los niños de hoy no pueden disfrutar mucho

şimdiki çocuklar pek bunun keyfini çıkaramıyor sanırım

Me preguntaba por qué Tom parecía no disfrutar pescando con nosotros.

Tom'un neden bizimle balık avlamaktan hoşlanmıyor gibi görünmediğini merak ettim.

El baño no fue bastante cálido así que no lo pude disfrutar.

Banyo yeterince sıcak değildi ve ben zevk alamadım.

Deberías disfrutar tu vida sin hacer desagradable la vida de los otros.

Başkalarının hayatını tatsız yapmadan hayatından zevk almalısın.

Usted pronto vendrá a disfrutar de la comida y la bebida aquí.

Yakında buradaki yiyecek ve içeceğin tadını çıkarmak için geleceksin.

Para así poder disfrutar los primeros años de la vida familiar, incluso yo.

aile yaşamının tadını çıkarmak için işi tamamen bıraktığını gözlemliyorum.

Todos me recomiendan que me quede acostado, pero yo quiero salir y disfrutar.

Herkes yatakta kalmamı öneriyor fakat ben dışarı çıkmak ve eğlenmek istiyorum.

Yo no quise ir; preferí quedarme en casa a disfrutar de mi soledad.

Gitmek istemedim; evde kalıp yalnızlığın keyfini çıkarmayı tercih ettim.

Tom claramente pareció disfrutar de la fiesta de la noche del viernes pasado.

Tom kesinlikle geçen cuma gecesi partiden hoşlanıyor gibi görünüyordu.

Pero Qutuz, quien fuera conocido como el "león de Ain Jalut”, no pudo disfrutar su triunfo.

Fakat Ayn Calut'un Aslanı olarak anılan Qutuz bu zaferin tadını hiç çıkaramadı.

Necesitaba establecer una base donde su ejército pudiera pasar el invierno y disfrutar del botín de sus incursiones.

Ordusunun kışı geçirebileceği ve yağmasının şımarıklığını yapabileceği yeni bir üs kurmaya ihtiyacı vardı.

Cada año, ciento cincuenta mil turistas vienen a esta isla para disfrutar de los impresionantes paisajes y maravillosas playas.

Her yıl, yüz elli bin turist etkileyici manzara ve harika plajlardan zevk almak için bu adaya gelir.