Translation of "Nadar" in Turkish

0.021 sec.

Examples of using "Nadar" in a sentence and their turkish translations:

- Puedes nadar.
- Sabes nadar.

Yüzebilirsin.

- Ojalá pudiera nadar.
- Ojalá supiera nadar.
- Ojalá fuera capaz de nadar.
- Desearía poder nadar.

Keşke yüzebilsem.

- Nadar es fácil.
- Nadar es sencillo.

- Yüzme kolaydır.
- Yüzmek kolaydır.

- Tom puede nadar.
- Tom sabe nadar.

Tom yüzebilir.

- ¿Te gusta nadar?
- ¿Os gusta nadar?

Yüzmeyi sever misin?

- Mary sabe nadar.
- Mary puede nadar.

Mary yüzebilir.

Puedes nadar.

Yüzebilirsin.

nadar.

Yüzebilirim.

Prohibido nadar.

Yüzmek yasaktır.

Sabes nadar.

Yüzebilirsin.

¿Sabes nadar?

- Sen yüzebiliyor musun?
- Yüzebilir misin?
- Yüzme biliyor musun?
- Yüzme biliyor musunuz?

Sabemos nadar.

Nasıl yüzeceğimizi biliyoruz.

- Ella intentó nadar.
- Ella trató de nadar.

O yüzmeye çalıştı.

- Ella no sabe nadar.
- No sabe nadar.

O, nasıl yüzeceğini bilmiyor.

- Me gusta mucho nadar.
- Me encanta nadar.

Yüzmeyi seviyorum.

- Voy a nadar.
- Yo voy a nadar.

Yüzeceğim.

- No quería nadar.
- Yo no quería nadar.

Ben yüzmek istemedim.

- ¿Puedes nadar como Tom?
- ¿Podés nadar como Tom?
- ¿Puede usted nadar como Tom?
- ¿Pueden nadar como Tom?

Tom gibi yüzebiliyor musun?

- Me gusta nadar, pero no quiero nadar aquí.
- Me gusta nadar, pero no me gusta nadar aquí.

Yüzmeyi severim fakat burada yüzmeyi sevmiyorum.

Me gusta nadar, pero no quiero nadar aquí.

Yüzmeyi seviyorum, ama burada yüzmek istemiyorum.

- Te diré cómo nadar.
- Te explicaré cómo nadar.

Nasıl yüzüleceğini sana anlatacağım.

- Pronto, Tom sabrá nadar.
- Tom podrá nadar pronto.

Tom yakında yüzebilecek.

- Lo enseñé a nadar.
- Le enseñé a nadar.

Ona nasıl yüzeceğini öğrettim.

- Él sabe nadar bien.
- Él puede nadar bien.

O iyi yüzebilir.

- ¿No quieres nadar hoy?
- ¿Hoy no quieres nadar?

Bugün yüzmek istemiyor musun?

- A él le gusta nadar.
- Le gusta nadar.

O yüzmeyi sever.

- Los conejos pueden nadar.
- Los conejos saben nadar.

Tavşanlar yüzebilirler.

- El pez puede nadar.
- El pez sabe nadar.

Balık yüzebilir.

- Venga, intenta nadar.
- ¡A ver si puedes nadar!

Yüzmeye çalış!

- No puedes nadar aquí.
- No podéis nadar aquí.

Sen burada yüzemezsin.

Sabes nadar, ¿verdad?

Yüzebilirsin, değil mi?

Ya puedes nadar.

Şimdi yüzebilirsin.

No sé nadar.

- Ben yüzemem.
- Yüzemem.

Me gusta nadar.

- Ben yüzmeyi seviyorum.
- Yüzmeyi severim.

La vi nadar.

Onun yüzdüğünü gördüm.

Sé cómo nadar.

Ben yüzmeyi biliyorum.

Apenas puedo nadar.

Ben hemen hemen hiç yüzemem.

Él sabe nadar.

O yüzmeyi bilir.

Vayamos a nadar.

Yüzmeye gidelim.

No sabes nadar.

Sen yüzmeyi bilmiyorsun.

No sabe nadar.

O yüzemez.

Nadar es fácil.

- Yüzme kolaydır.
- Yüzmek kolaydır.

No podéis nadar.

Siz yüzemezsiniz.

nadar bien.

Ben iyi yüzebilirim.

Puedo nadar aquí.

Burada yüzebilirim.

¿Tom sabe nadar?

Tom yüzebilir mi?

No quiero nadar.

Ben yüzmek istemiyorum.

Me encanta nadar.

Yüzmeyi seviyorum.

Ojalá supiera nadar.

Yüzmeyi bilmek istiyorum.

¿Sabes nadar bien?

İyi yüzebilir misin?

Tom puede nadar.

Tom yüzebilir.

- Puedo nadar muy rápido.
- Yo puedo nadar muy rápido.

Ben çok hızlı yüzebilirim.

- Nadar es un buen ejercicio.
- Nadar es buen ejercicio.

Yüzme iyi egzersizdir.

- Aquí no se puede nadar.
- No puede nadar aquí.

- Burada yüzmemen gerekiyor.
- Burada yüzemezsin.

- Sé nadar, pero no me gusta nadar en el río.
- Yo sé nadar, pero no me gusta nadar en el río.

Nasıl yüzeceğimi biliyorum, sadece nehirde yüzmeyi sevmiyorum.

- Está demasiado frío para nadar.
- Hace demasiado frío para nadar.

Yüzmek için hava çok soğuk.

- ¿Sientes ganas de ir a nadar?
- ¿Quieres ir a nadar?
- ¿Tiene usted deseos de ir a nadar?
- ¿Tienes ganas de ir a nadar?

Canın yüzmeye gitmek istiyor mu?

Aunque ya sabía nadar,

Yüzmeyi bilmeme rağmen

Los perros pueden nadar.

Köpekler yüzebilir.

No sabes nadar, ¿verdad?

- Yüzemezsin, değil mi?
- Yüzme bilmiyorsun, değil mi?

Un pez puede nadar.

Bir balık yüzebilir.

Nadar me es divertido.

- Ben yüzmeyi eğlenceli buluyorum.
- Yüzmeyi eğlenceli bulurum.

Te llevaré a nadar.

Seni yüzmeye götüreceğim.

Tom puede nadar bien.

Tom iyi yüzebilir.

Él aprendió a nadar.

O yüzmeyi öğrendi.

Creo que deberías nadar.

Sanırım yüzmelisin.

Prefiero ir a nadar.

Yüzmeye gitmeyi tercih ederim.

Ken sabe nadar, ¿no?

Ken yüzebilir, değil mi?

Nadar es mi pasatiempo.

Yüzme benim hobim.

Quiero aprender a nadar.

Nasıl yüzüleceğini öğrenmek istiyorum.

Puede nadar muy rápido.

O çok hızlı yüzebilir.

¿De verdad sabes nadar?

Gerçekten yüzebilir misin?

Ella trató de nadar.

O yüzmeye çalıştı.

Nadar desarrolla nuestros músculos.

Yüzme kaslarımızı geliştirir.

Prefiero nadar a esquiar.

Yüzmeyi kayak yapmaya tercih ederim.