Translation of "Pequeña" in Turkish

0.012 sec.

Examples of using "Pequeña" in a sentence and their turkish translations:

Grande o pequeña,

küçük ya da büyük olsun,

- Él tiene una pequeña ventaja.
- Tiene una pequeña ventaja.

Onun küçük bir avantajı var.

- Ella tiene una pequeña ventaja.
- Tiene una pequeña ventaja.

O küçük bir avantaja sahiptir.

- Adoptaron a la pequeña.
- Adoptaron a la niña pequeña.

O, küçük kızı evlatlık aldı.

- Esta mochila no es pequeña.
- Esta bolsa no es pequeña.

Bu çanta küçük değil.

Agarran una pequeña piedra.

Küçük bir taş alıyorlar.

Soy una niña pequeña.

Ben küçük bir çocuğum.

Mi casa es pequeña.

Evim küçüktür.

Necesito una pequeña compañía.

Küçük bir şirkete ihtiyacım var.

Nuestra clase es pequeña.

Bizim sınıfımız küçük bir sınıf.

Mi familia es pequeña.

Ailem küçük.

Causa pequeña, gran efecto.

Küçük neden büyük etki.

La ciudad es pequeña.

- Şehir pek büyük sayılmaz.
- Şehir küçük.

Le costaría una pequeña fortuna.

bu onlara küçük bir servete mal olur.

Eso significa ser “pequeña agricultora“.

Bu da ''küçük çiftlik sahibi'' anlamına geliyor.

Entonces puso una pequeña fábrica

Bu yüzden küçük bir fabrika kurdu

Entonces, la izquierda era pequeña

O dönemde sol kesim küçüktü

También queremos encontrar información pequeña

Aynı zamanda da bazı küçük bilgilere de ulaşın istiyoruz

Logró construir una casa pequeña.

Küçük bir ev inşa edebildi.

Esta casa es muy pequeña.

Bu ev çok küçük.

Aquí hay una pequeña laguna.

Burada küçük bir gölet vardır.

La niña pequeña siguió llorando.

Küçük kız ağlamaya devam etti.

Esta casa es demasiado pequeña.

Bu ev fazla küçük.

Esta casa es bastante pequeña.

Bu ev oldukça küçük.

Vivo en una ciudad pequeña.

Küçük bir kasabada yaşıyorum.

¿Tiene una talla más pequeña?

Daha küçük ölçün var mı?

La falda pequeña es rosada.

Kısa etek pembe.

Esta silla es demasiado pequeña.

Bu sandalye çok küçük.

Ann es una niña pequeña.

Ann küçük bir kızdır.

La pequeña isla se vio.

Küçük ada göründü.

La niña pequeña me sonrió.

Küçük kız bana gülümsedi.

Mi habitación es muy pequeña.

- Benim odam çok küçük.
- Odam çok küçük.

Tiene una cintura muy pequeña.

- Onun dar bir beli var.
- Onun küçük bir beli var.

Esa aula es demasiado pequeña.

O sınıf çok küçük.

Entonces era una niña pequeña.

O, o zaman küçük bir kızdı.

¿Hacia donde vas, pequeña liebre?

Nereye koşuyorsun, küçük tavşan?

Esa casa es muy pequeña.

- O ev çok küçüktür.
- O ev çok dar.

La tierra es demasiado pequeña.

Dünya çok küçük.

- Esta camiseta es demasiado pequeña para mí.
- Esa camisa me queda muy pequeña.

Bu Tişört benim için çok küçük.

- ¿Ves esa pequeña casa?
- ¿Puedes ver esa pequeña casa?
- ¿Puedes ver aquella casita?

Şu küçük evi görebiliyor musun?

Mi pequeña parte fue muy simple:

Benim görevim oldukça basitti:

Pero me ofrecieron esta pequeña consolación,

Ama bana küçük bir parça güvence verdiler.

Esta es la generación más pequeña,

Bu en küçük jenerasyondur,

Basado en esa pequeña observación crítica,

Bu küçük ama önemli gözleme dayanarak

Es muy pequeña, es muy rara,

bayağı küçük, bayağı garip,

Tenemos una pequeña sorpresa para ti.

Senin için küçük bir sürprizim var.

Él creció en una pequeña aldea.

O, küçük bir köyde büyüdü.

Tom vive en una pequeña villa.

Tom küçük bir köyde yaşar.

Esa camisa me queda muy pequeña.

Bu Tişört benim için fazla küçük.

Cuando era pequeña, me encantaba leer.

Çocukken okumayı severdim.

Esta cámara es la más pequeña.

Bu fotoğraf makinesi en küçüğü.

- ¿Es demasiado pequeño?
- ¿Es demasiado pequeña?

O çok küçük mü?

Él creció en una ciudad pequeña.

Küçük bir kentte büyüdü.

Australia es más pequeña que Sudamérica.

Avustralya Güney Amerika'dan daha küçüktür.

Cuando ella era pequeña cantaba bien.

O bir çocukken iyi şarkı söyleyebilirdi.

La niña pequeña vive en Brasil.

Küçük kız Brezilya'da yaşıyor.

Mi hermana pequeña me quiere matar.

Küçük kız kardeşim beni öldürmek istiyor.

Una compañía pequeña emplea 50 personas.

Küçük bir şirket 50 kişi çalıştırmaktadır.

He vivido en una ciudad pequeña.

Küçük bir kasabada yaşadım.

Nos quedamos en una habitación pequeña.

Küçük bir odada kaldık.

La pequeña Sophie no era obediente.

Küçük Sophie itaatkar değildi.

¡Es hora de una pequeña pausa!

Küçük bir mola için tam zamanı.

- Tiene un escritorio grande en una pieza pequeña.
- Tiene un gran escritorio en su pequeña habitación.

Küçük odasında büyük bir masası var.

Resultó que mi pequeña amaba el reggae

Kızımın regi sevdiği ortaya çıktı,

Una pequeña parte del tesoro del abdomen.

Karun hazinesinin küçük bir kısmı

Hagamos una pequeña onda en la piscina

havuzda küçük bir dalgalandırma yapalım

Una pequeña caminata me trajo al lago.

Kısa bir yürüyüş beni göle getirdi.

La pequeña isla llegó a la vista.

Küçük ada göründü.

Estoy sentado en una silla muy pequeña.

Ben çok küçük bir sandalyede oturuyorum.

Es de una pequeña aldea en Nagano.

O, Nagano'da küçük bir kasabadandır.

Esta ropa es muy pequeña para él.

Bu giysiler onun için çok küçük.

Vive en una pequeña ciudad del interior.

O, sahilin arkasındaki bölgede küçük bir kasabada yaşıyor.

Su hermana pequeña es muy dulce, ¿verdad?

Küçük kız kardeşi çok tatlı, değil mi?

Reparé la linterna utilizando una pequeña herramienta.

Ben küçük bir parça kullanarak el fenerini onardım.

Échate una pequeña siesta en el sofá.

Kanepede azıcık kestir.

Es una ciudad pequeña, pero muy hermosa.

Küçük bir kent ama çok güzel.

Necesito tener una pequeña charla con Tom.

Tom ile biraz sohbet etmem gerekiyor.

Ahora vivo en una casa muy pequeña.

Şu anda çok küçük bir evde oturuyorum.

Esa casa pequeña fue limpia y organizada.

O küçük ev temiz ve düzenliydi.

Oí a una pequeña niña pidiendo ayuda.

Ben bir genç kızın yardım çağrısı yaptığını duydum.

Esta camisa es demasiado pequeña para ponérmela.

Bu gömlek giyemeyeceğim kadar küçük.

Tom enseñaba francés en una pequeña escuela.

Tom küçük bir okulda Fransızca öğretti.

Nos hicieron quedarnos en una habitación pequeña.

Küçük bir odada kaldık.

Mi hermana es más pequeña que tú.

Kız kardeşim senden daha küçük.

Esta mesa es demasiado pequeña para Tom.

Bu masa Tom için çok küçük.

¿Por qué no hacemos una pequeña pausa?

- Neden küçük bir ara yapmıyoruz?
- Neden kısa bir ara vermiyoruz?

Tomás y María tienen una pequeña granja.

Tom ve Mary küçük bir organik çiftliğe sahip.

Yo estoy viviendo en una ciudad pequeña.

Ben küçük bir kasabada yaşıyorum.

Yo quiero vivir en una ciudad pequeña.

Küçük bir kasabada yaşamak istiyorum.

Después del puente hay una pequeña cabaña.

Köprünün ötesinde küçük bir kulübe var.