Examples of using "Pequeña" in a sentence and their turkish translations:
küçük ya da büyük olsun,
Onun küçük bir avantajı var.
O küçük bir avantaja sahiptir.
O, küçük kızı evlatlık aldı.
Bu çanta küçük değil.
Küçük bir taş alıyorlar.
Ben küçük bir çocuğum.
Evim küçüktür.
Küçük bir şirkete ihtiyacım var.
Bizim sınıfımız küçük bir sınıf.
Ailem küçük.
Küçük neden büyük etki.
- Şehir pek büyük sayılmaz.
- Şehir küçük.
bu onlara küçük bir servete mal olur.
Bu da ''küçük çiftlik sahibi'' anlamına geliyor.
Bu yüzden küçük bir fabrika kurdu
O dönemde sol kesim küçüktü
Aynı zamanda da bazı küçük bilgilere de ulaşın istiyoruz
Küçük bir ev inşa edebildi.
Bu ev çok küçük.
Burada küçük bir gölet vardır.
Küçük kız ağlamaya devam etti.
Bu ev fazla küçük.
Bu ev oldukça küçük.
Küçük bir kasabada yaşıyorum.
Daha küçük ölçün var mı?
Kısa etek pembe.
Bu sandalye çok küçük.
Ann küçük bir kızdır.
Küçük ada göründü.
Küçük kız bana gülümsedi.
- Benim odam çok küçük.
- Odam çok küçük.
- Onun dar bir beli var.
- Onun küçük bir beli var.
O sınıf çok küçük.
O, o zaman küçük bir kızdı.
Nereye koşuyorsun, küçük tavşan?
- O ev çok küçüktür.
- O ev çok dar.
Dünya çok küçük.
Bu Tişört benim için çok küçük.
Şu küçük evi görebiliyor musun?
Benim görevim oldukça basitti:
Ama bana küçük bir parça güvence verdiler.
Bu en küçük jenerasyondur,
Bu küçük ama önemli gözleme dayanarak
bayağı küçük, bayağı garip,
Senin için küçük bir sürprizim var.
O, küçük bir köyde büyüdü.
Tom küçük bir köyde yaşar.
Bu Tişört benim için fazla küçük.
Çocukken okumayı severdim.
Bu fotoğraf makinesi en küçüğü.
O çok küçük mü?
Küçük bir kentte büyüdü.
Avustralya Güney Amerika'dan daha küçüktür.
O bir çocukken iyi şarkı söyleyebilirdi.
Küçük kız Brezilya'da yaşıyor.
Küçük kız kardeşim beni öldürmek istiyor.
Küçük bir şirket 50 kişi çalıştırmaktadır.
Küçük bir kasabada yaşadım.
Küçük bir odada kaldık.
Küçük Sophie itaatkar değildi.
Küçük bir mola için tam zamanı.
Küçük odasında büyük bir masası var.
Kızımın regi sevdiği ortaya çıktı,
Karun hazinesinin küçük bir kısmı
havuzda küçük bir dalgalandırma yapalım
Kısa bir yürüyüş beni göle getirdi.
Küçük ada göründü.
Ben çok küçük bir sandalyede oturuyorum.
O, Nagano'da küçük bir kasabadandır.
Bu giysiler onun için çok küçük.
O, sahilin arkasındaki bölgede küçük bir kasabada yaşıyor.
Küçük kız kardeşi çok tatlı, değil mi?
Ben küçük bir parça kullanarak el fenerini onardım.
Kanepede azıcık kestir.
Küçük bir kent ama çok güzel.
Tom ile biraz sohbet etmem gerekiyor.
Şu anda çok küçük bir evde oturuyorum.
O küçük ev temiz ve düzenliydi.
Ben bir genç kızın yardım çağrısı yaptığını duydum.
Bu gömlek giyemeyeceğim kadar küçük.
Tom küçük bir okulda Fransızca öğretti.
Küçük bir odada kaldık.
Kız kardeşim senden daha küçük.
Bu masa Tom için çok küçük.
- Neden küçük bir ara yapmıyoruz?
- Neden kısa bir ara vermiyoruz?
Tom ve Mary küçük bir organik çiftliğe sahip.
Ben küçük bir kasabada yaşıyorum.
Küçük bir kasabada yaşamak istiyorum.
Köprünün ötesinde küçük bir kulübe var.